24 Haziran Pazar günü ülkemizde Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak.
Bu seçim daha önce yapılan seçimlerden farklı.
 Başkanlık sistemi olarak tanımlanan seçimle Cumhurbaşkanı parlamentonun da görevlerini kapsayan çok büyük yetkililerle donatılacak. 
Tüm kararlarda söz sahibi olacak. Ülke gündeminde tek karar sahibi o olacak.
Yeterli ön çalışması yapılmadan, dünyada benzeri olmayan, sadece ülkemize has bir seçim sisteminin ülkemiz demokrasisini nereye yönlendireceğini, parlamentonun hakkının tek kişinin denetimine verilmesinin getirebileceği sakıncaları ancak uygulamada göreceğiz.
 Yarın sandığa gidip oy kullanacak vatandaşlarımız, oylarını kullanırken parti sevdasını bir yana bırakıp geleceğini dikkate alarak oy kullanmak zorundadır.
 Bu seçim ile ülkemiz, bugüne kadar alışık olmadığımız yeni bir idare sistemine girecek.
 İllerden seçilip bizi temsil etmesi için Ankara’ya gönderdiğimiz parlamenterlerin etki ve yetkileri eskisi gibi olmayacak. 
Parlamenterler mecliste sorunlarımızı kapsayan herhangi bir konuda önerge verip parlamentoda görüşülmesini sağlayamayacaklar. Bakanlar, seçtiğimiz milletvekillerinden oluşmayacak. Cumhurbaşkanının talebi ile dışarıdan atanacak.  İcraatlarında milletvekillerine karşı sorumluluğu olmayacak. Atanmışlar seçilmişlerin önüne geçecek.
 Kısa sürede getirilip halka onaylattırılmak istenen bu yönetim sistemi halkımız tarafından yeterince bilinmiyor.” Benim başkanlarım yanlış yapmaz, o ne söylerse doğrudur” mantığı ile oy verildiğinde sorumluluk halkımızın olacaktır.
 Uzun yıllar parlamenter sistemle idare olan, halkın parlamenterlerine sorunlarını ilettiği bu sistemin yerine  gelen bu yeni idari sistemin  getireceği sonuçları  oy veren halkımız çok iyi düşünmek zorundadır.
Yetkilerin tek elde toplanmasının bir kişiye gereğinden fazla yetki verilmesinin ne derece doğru olacağı konusunda kararı halkımız verecektir.
OY GÜVENLİĞİMİZ YOK MU?
Daha önceki seçimlerde oy vermek için sandık başına giden vatandaşların, sandıklarda hile yapılacak oylar çalınacak gibi endişeleri yoktu
Böyle tehlikelere son iki seçimde tanık oluyoruz. 
Bakıyoruz özellikle muhalefet partileri oylarının çalınmaması için ekipler oluşturuyor, sandık güvenliği sağlamaya çalışıyor.
 Bir ülkede halkın oylarının çalınma tehlikesi varsa orada demokrasinin sağlıklı şekilde uygulandığını kim iddia edebilir
Bu tür endişelerle halkın diğer devlet kurumlarına güveni azalmış olmaz mı?
 Eskiden halkımız güle oynaya sandıkları gider oyunu kullanır huzur içinde evine gelir seçim sonuçlarını beklerdi. Kimsenin “ Oylarımız çalınabilir” gibi şüphesi olmazdı.
 Böyle bir durumun ortaya çıkması halkın oylar çalınıyor endişesine düşmesi demokrasimiz açısından  utanılacak bir durumdur.
 Sen verdiğin oyla yetinmeyecek türlü entrikalarla halkın oylarını başka partilere aktaracaksın bu olmamalı. 70 yılı aşkın devam eden çok partili demokrasi deneyimizde geldiğimiz yere bakınız.
Ülkemizde  böyle endişelerin yaşanmasıyla  medeni ülkeler karşısında utanılacak hale geliyoruz.
 Bakıyoruz bazı partililer her şeyi bir kenara bırakmış oylarımızı nasıl güvence altına alırız hesabını yapıyor.
 Oy hırsızlığı yapanların devletin diğer uygulamada da aynı yöntemi uygulamayacaklarını kim garanti edebilir 
 Tüm bu olumsuzluklara rağmen oy veren halkımıza kendi hür iradesiyle attığı oyun koruma oy hırsızlığına meydan vermeme zorunluluğu da düşüyor 
 Dileğimiz o ki  inşallah, yapılacak seçimlerde oyların konusunda  halkın kafasında şüphe yaratacak uygulama olmaz  herkes hakkına razı olur, halkın iradesi sandığa yansır.
 Oyların sayılmasından çıkacak sonuçlara da hepimizin kabullenmesi gerekir.
Arzumun ülkemizde huzur içinde şaibesiz bir seçimin yapılması. Bu arada “ ben sandığı gitsem ne olacak” deyip  o günü başka yerlerde,sahillerde geçirenlerin  çıkacak sonuçlar konusunda söz söylemeye hakları olamaz.
Eğer mevcut idareyi destekliyor veya karşı çıkıyorsan gidip sandıkta oyunu kullanacaksın. 
Bunu yapmadığın takdirde  şikayetçi olsan ne yazar.   

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

TÜRK BAYRAĞININ KISA TARİHİ
İlk Türk Bayrağını kimin yaptığı kesin olarak bilinmese de Türkler Müslüman olmadan önce de yaptıkları savaşlarda başarı gösterenlere ipten yapılmış çeşitli bayraklar verirdi.
 Türk boylarının kendilerine özgü bayrakları vardı. Türk boyları birleşip han buyruğunun altına girince hanın bayrağı savaş alanlarında görülmeye başladı.
Son yıllarda Türkistan’da yapılan kazılarda, üzerinde insan ve hayvan resimleri bulunan bayraklar ortaya çıktı.
Osmanlılılarda 1. Sultan Mahmut devrinde yeşil renkte olan donanma bayrakları 3. Selim zamanında kırmızı oldu ve üstündeki hilale sekiz köşeli yıldız eklendi. Cumhuriyet dönemine kadar bayrakta değişiklikler oldu.
 Saltanat kaldırılıp 29 Mayıs 1936’da Bayrak Yasası yürürlüğe girince bayrağımız bugünkü şeklini aldı.
SON ARZU
İhtiyar Giritli ömrünün son dakikalarının geldiğini hissetmişti. Karısını başucuna çağırarak, ”Bak karıcığım her geçen dakika biraz daha kötüleşiyorum ölümüm yaklaşıyor. Bu arada sana bir şey soracağım, Bu konuda sen de bana doğru cevap vereceksin.
Dört çocuğumuz oldu. Son çocuğumuzun gerçekten benden olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Görüyorsun ki artık bu dünyaya veda ediyorum” der.
 Kadın kocasının bu sözü üzerine tereddüt ederek:
İyi ama ya ölmezsen” der
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.