Ülkemizde uzun zamandır 65 Yaş üzeri vatandaşlarımız adeta evlere hapsedildi. Hafta arasında ancak kısa sürede sokağa çıkabiliyor,Onun dışında dört duvar arasında  yaşam mücadelesi veriyor.Yaşlı insanların evlerine kapanıp kalmaları hareketsiz olmaları yaşlılıktan kaynaklanan bazı hastalıklarının da nüksetmesine neden oluyor.Yaşlı vatandaşlarımızın bu alanda yakınmaları artmış görünüyor.Yaşlı insanlarımız sokağa çıkmayalı  adeta yürümeyi  unuttular.Kısa sürede sokağa çıktıklarında zorlukla adım atıyor.Sağ olsun devletimiz yaşlıları ölüm riskini dikkate alarak aşı yapmada öncelik tanıdı.

Bu yaşlılarımızı az da olsa mutlu etti.Peki bu yeterli mi? Onlar için sokağa çıkma saatlerinin arttırılması gerekmez miydi?

Gün boyu evlerine kapanacaklarına biraz olsun dışarı çıkıp hava almaları,stres atmaları onların sağlığı açısından gerekli değil mi?

Bu mikrobun sorumlusu gibi yaşlı insanlarımızı günah keçisi yapmak  bu hastalığın azalmasına nasıl bir katkı yapacak,?Yapmadığını  görüyoruz.Yaşlılarımıza araçlara binme kısıtlaması getirildi .Kendi aracı olana böyle bir kısıtlama yok Toplu taşıma araçları sadece yaşlılar için kapalı.Bu yaşlılarımıza yaşamının son evresini yaşayan insanlarımıza haksızlık olmuyor mu? Bugüne kadar yaşamın çilesini çekmiş,bütün zorluklara göğüs gerip ömrünün son yıllarına gelen insanlarımıza bu çilenin çektirilmesi doğru mu?

Yaşlılar topluma adeta bu mikrobun kaynağı gibi gösteriliyor.Gerekli önlemlerde en duyarlı olan yaşlılarımız olduğu halde çarşı pazarda halk yaşlıların yanına sokulmaya çekiniyor:Bu tecrit yaşlı insanlarımıza uygulanan bu kısıtlama son bulmalı.

Corono illeti bir yana sırf bu sıkıntıya dayanamayıp vefat eden yaşlılarımıza  yazık değil mi,?

Yaşlılarımız evlere kapalı kaldıkları sürenin azalmasını ,bu bahar gününde sokağa çıkıp  doğanın güzelliklerinde kendilerinin de yararlanmasını istiyor.

Bunda da haklı değiller mi?

--------------------

İLK BAHARIN İKİNCİ AYINA GİRDİK

İlk baharın birinci ayı olan Mart ayı tamamlandı .İkinci ayına girdik.O da göz açıp kapanıncaya kadar bitecek.Yaz aylarına ulaşacağız.daha önceki yıllarda bu aylar ne kadar doğa ile baş başa olduğumuz aylardı.O günleri hatırlayanlar bilir.Özellikle köy olularında “Mart dokuzu” adında kır gezileri yapılırdı.

O gün geldiğinde öğrenciler evlerinde yiyeceklerini hazırlar bazıları  yiyeceği yumurtalar renkli olsun diye kaynayan sularına anneleri tarafından soğan kabukları konulurdu.

O zamanlar bugün olduğu gibi renkli yumurtalar yoktu.Kırlara yapılan piknik sırasında yumurtalar tokuşturulur yumurtası kırılan iddiayı kaybederdi.

Öğrenciler kırlarda bugün unutulan yarışmalar yapardı.Çuvalın içine girip kısa mesafe yarışma olurdu.Yumurtalar kaşığın içine konulur kaşık ağza alınarak yürüyüş yapılır yumurtasını düşürmeyen yarışmanın galibi sayılırdı.

Yine bu gezilerde çeşitli oyunlar  oynanırdı.O aylarda ağaç diplerinde çıkan mor menekşeler ve lalelerden bir demet yapılıp ailelere getirilirdi.Bugün  o güzel doğa ile baş başa geçen günlerin anısı kaldı.Özellikle bu mikrop nedeniyle insanlarımız tabiatın güzelliklerinde koptu.

Bugün halkın büyük bölümü evinin balkonundan varsa çevresindeki güzellikleri ,gökyüzünde uçan kuşları ve  bulutları seyrediyor.

Böyle günlerde doğanın güzelliklerine duyulan özlem katlanarak artıyor.

Temenni o ki, inşallah bu ölümcül mikrop defolup gider halkımız da doğa güzelliklerine kavuşur.

----------------------

FIKRA

KOKU

Alkol düşkünü eski bir futbolcu akşam meyhaneye gider iyice kafayı bulur, sonra eve gelirdi.

Karısı bir gün kocasına rest çekti:

“Bugünden sonra eve geldiğinde kapının önünden hohlarsın eğer ağzın içki kokuyorsa seni eve almam.”

Adam bu durumu arkadaşına anlatır.

Arkadaşı:

“Bu  işi çözmek çok kolay, sen meyhanede istediğiniğin kadar iç.Daha sonra sarımsak ye.

Sarılsak içki kokusunu yok eder.”

Eski futbolcu arkadaşının tavsiyesine uydu. Bir  gece yine çok içti ardından da sarımsak yedi.Evinin kapısına geldiğinde kapının açılmasından önce kapının deliğinden hohladı.Karısı  o anda bağırmaya başladı:

“Seni domuz herif seni.! Ben sana kapıya geldiğinde ağzınla hohla dedim,arkanı dön de yellen demedim”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.