Aralıklarla yağmasına rağmen etkili oldu. Tipi pek olmadı ama buzlanma oldu. Günlerce ve özellikle gecelerce ayazladı. Çatır çutur sesler duyduk hep. Düşmeler ve kazalar epey çoğaldı…

Böyle bir yazıya başlamışım, kim bilir ne zaman?Ayazdan, buzlanmadan söz etime göre, kışın göbek taşı olmalı.

Eskiler daha çok yaşadıkları için, bilirler. Trakya’nın kışı serttir. O zamanlar mı öyleydi, şimdilerde mi böyle? Vize’de öyle sert kışlar olurdu ki örneğin sokak kapısının üstünden geçer. Kartopu kızak ve yün örme giysiler öne çıkardı. Ortaokuldayken her kış soğuk tatilleri yaşanırdı. Bir yıl iki kez üst üste birer hafta tatil yaşandığını anımsıyorum.Köy yolları kapanır,ulaşım aksardı. Evrencik’te öğretmenken uzun süren bir kış yaşamıştık.Şubat tatili girmesine rağmen Vize’ye gidemiyoruz Sanırın 1963 kışıydı. Yat kalk yağıyor, yat kalk soğuk mu soğuk. Yerler ve yollar çıtır çıtır buz..Ancak bir hafta sonra hava açınca yola çıkmaya karar verdik adaşımla. Muhtar falan sakın ha, yıla çıkmayın demesine rağmen çıktık. 6 km. Yürüyerek ana yola ulaştık.Ne in ne cin…İki Km. daha yürüyerek bir köye kendimizi attık. Kahveye girdik. Yollar gene bomboş…Köylüler şaşkın şaşkın yüzümüze baktılar. Neyse bir süre sonra bir askeri jip geçiyordu Vize’ye doğru. Durdurup durumumuzu söyledik. Ve o jiple kasabaya ulaştım.On-On iki saat sürmüştü bu soğuk yolculuk.

Nerden çıktı şimdi bu kış anısı? Hiç unutmadım ki..

Ağustos’un son günlerinde yükselen sıcaklıklar bana bunu anımsattı sanırım. Baksanıza sıcaklar 34,35’dolaylarında ve yakıcı.Hava durumlarını izliyorum hemen hemen her gün. Bölgenin en sıcak kenti, hep Edirne. Ne oldu bu Kente son yıllarda böyle deyip düşünmekten kendimi alamıyorum. Sıcaklara karşı bu kent hep önde, Özellikle temmuz ve Ağustosta buralarda durmak hele hele çalışır olmak oldukça” zor dostum zor…”

Günün anlam ve önemine gelince:

En büyük bayram ( 30 Ağustos Zafer Bayramı) kentimizde ve ülke genelinde büyük bir coşku ile kutlandı.

Ortadoğu yangında anlamakta güçlük çektiğimiz gelişmeler,

Papazın salıverilmesi konusu ve ABD’nin tutumu.

Dünyayı saran felaket dalgaları (Yangınlar, depremler,savaşlar,seller…”

Ne oldu bu gezegenimize, bu güzel mavi portakala anlamak zor.

Eh, bir de şiir iyi gider:

SON BAHARIN AYAK SESLERİ

Son baharın ürperten ayak sesleri

Yaklaşırken düzayak dallarında

Kış babanın nefesi girer bacadan

Nasıl bir aşksa renklerin senfonisi kuşlar

Eylül ekim kasım kocakarı rüzgarları derken

Yaz değil, yaz-boz yakınlığına tutuklama

Istatistiklerin göbek taşında ufuk

Sonsuzun anahtarı nerde kırk haramiler

Safsata kol geziyor hüznün akşam sefası

İki uçlu değnekten al haberi/al

Adalarda kuşlar kuşkonmaz yalılar

Bölüşemedik şu bir dilim ekmeği

Tepenin tepesinde üşüyen kar adam

Toprağın altında neler saklar

Nefes kesen efe rüzgarlar

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.