Yaz aylarında  sınırları içinde yazlıkçıların  yer aldığı  belediyeler  bu mevsimde hizmette    zor durumda kalıyor.

 Edirne’de Keşan ve Enez ilçelerinin de yer aldığı belediyelerin deniz sahillerindeki nüfusu ilçe  nüfuslarını  kat kat aşan yazlıkçılarla doluyor.

Bu insanların altyapı hizmetleri çöplerinin alınması o belediyelere ait.

 Fakat, bu hizmete karşılık yazlıkçıların  belediyelere maddi  katkısı bulunmuyor.

Denizde sınırları olan illerle  ilgili mücavir alan olma  yasasının bugüne kadar bir türlü  çıkmaması nedeniyle yaz aylarından  sahil belediyeleri çok zor durumda kalıyor.

 Tatilini bu ölçeler sahilinde geçiren insanların belediyelere  hizmetleri karşılığında  bir katkıları  olmuyor.

Belediyelerin Bu konuda katkı payı olarak istekleri de sonuç vermiyor.

 Bir hafta süreyle kaldığım Keşan ilçemiz sınırları içinde yer alan Erikle sahilde buna tanıt oldum.

 Su sahillerde Keşan nüfusunu aşan,  yurdun dört bir yöresinden gelen yazlıkçılar, tatilciler var.

Bu bölgenin deniz sahilinin güzelliklerinden yararlanıyorlar.

 Keşan belediyesi de buralarının temizlik işlerini zor şartlar altında yapıyor.

 Bu insanların yapılan hizmet karşılığı belediye bütçelerine katkıları  yok

Sahil belediyeleri, özellikle Marmara Denizinde kıyısı bulunan belediyeler belediye mücavir alanı  yasanını çıkması için gayret sarf ediyor.

Bu çabalarından bugüne kadar sonuç alabilmiş değiller.

 Davul onların sırtında tokmak  başkasında. Bu hizmetlerine karşılık devletten de katkı almıyorlar.

 Sahilde faaliyet gösteren alışveriş merkezlerinin  de tamamına yakınının vergi kayıtları başka illerden  gelen esnaflardan oluşuyor.

Marketler de aynı durumda. Belediye tüm hizmetlerinden teşekkür dahi alamıyor.

Bakıyoruz bazı işgüzarlar, sahilde geçen hafta  festival yapılmış, Etkinliğin bitiminin ardından sahildeki çöpleri görüntüleyip  “ belediye çöpleri temizlemiyor” diye  haber yapıyor.

 Bu arada kimse “meydana çöp atmayın” diye uyarıda bulunma gereğini duymuyor.

 Deniz sahillerinde denize giren vatandaşlar yedikleri içtikleri şeylerin atıklarını çevreye saçmayı adet haline getirmiş.

 Oralarda yeteri kadar  belediyenin çöp araçları var. Buna rağmen çöpler meydana saçılıyor. Dinimizde dahi “temizlik imandan gelir” uyarısına karşın bir türlü çevreyi temiz tutma alışkanlığına kavuşamadık.

KENDİM ETTİM KENDİM BULDUM

CHP’de durum hala netleşmiş değil.  Bir yanda Genel Başkan ve kendisine destekleyenler kurultay yapmamakta ısrar ediyor.

Bu işe mahalli seçimler sonrasına bırakma kararlılığında.Bu konuda milletvekillerini ve il başkanlarının büyük bölümünü yanlarına almış  durumdalar.

 Diğer yandan Muharrem İnce ve onu destekleyen kurultay delegeleri  bir  an önce kurultay yapılmasının  partiye canlılık getireceği bu arada  tüzükte yapılacak değişiklikle  CHP’nin mahalli seçimlerde  başarılı olacağı iddiasını savunuyorlar.

 CHP şu anda tam ortadan  ikiye bölünmüş durumda. Bu iki kesimi bir araya getirmek şu an için  oldukça zor gibi görünüyor. Kurultay yapılsın veya yapılmasın partide bir küskünler gurubu oluşacak.

 Aslına bakılırsa kavganın özü mahalli seçimlerde senin benim adamımın olmasından kaynaklanıyor.

Yoksa bu  sürtüşmede  parti ilkelerini ön planda tutan onu savunan   yok denecek kadar az.

 Cumhuriyetin kuruluşuna katkı yapan Atatürk’ün kurduğu  ve bir asra yakın varlığını sürdüren bir partinin bu duruma düşmesi  en çok bu partiye yıllardır gönül verenleri üzüyor .

 Tuzu kuru olanlar, partiden nemalananların böyle bir endişesi yok. Milletvekilleri iki gurup arasında arabuluculuk yapıp  parti içinde  barış sağlaması gerektiği halde  tavırlarını genel merkezden yana koyup bir anlamda  bu hizipleşmeyi ateşlediler.

Aslında ülkemizde uygulamaya konulan   yeni idari  sistemle milletvekillerinin  yetkileri sıfırlanmış durumda.

  Milletvekillerinin bu yetkileri tekrar almak için çaba harcamaları gerektiği halde, partide  böyle taraf görünmeleri en çok kendi saygınlıklarını zarar verecektir.

Diyelim Kurultaya karar verildi . Muharrem İnce Genel başkan oldu, o zaman bu muhteremlerin tavrı hali  ne olacak. Açıkçası, parlamenterler kendilerini  merkez yoklamasıyla o makamlara getirenlere minnet borcunu ödüyor. Çok yazık.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?

MALTA SÜRGÜNÜ

1.Dünya  Savaşı sonrasında yenik düşen Osmanlı Devletinin  Başkenti İstanbul İngiliz,Fransız, Yunan askerleri tarafından işgal edildi.

 Bu işgalde en çok söz sahibi ülke İngiltere idi

 Bazıları  İngiliz güçleri , bazıları ise  Osmanlı Hükümetince 1919  yılı Mart ayında  başlatılan gözaltı girişiminde Osmanlı devletinden 145 işgal karşıtı yurtsever aydın O zaman İngiliz sömürgesi olan Malta adasına sürgün edildi

 Sürgün edilenler arasında 6. Ordu komutanı  Ali İhsan Sabis  paşa, Parti Başkanı Fethi Okyar, Gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın ve Sadrazam Sait Halim paşa da bulunuyordu.

UNUTULMAZ SÖZ VE DİZELER      

Dünyamızda bilim insanlarının, şairlerin devlet adamlarının öyle sözleri ve dizeleri vardır ki, aradan uzun yıllar geçse de önemini yitirmez. O günkü gibi varlığını korur.

Mustafa Kemal Atatürk’ün,’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ sözleri bunlardan biridir.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?

İlk Türk kadın tiyatro oyuncusu Afife Jale adında  bir genç kızdı.

 10 Kasım 1018 tarihinde beş yüz kuruş aylıkla  Darülbedayi’e  yardımcı oyuncu olarak girdi.

 Tahsin Nahit’in  Rakibe adındaki oyunuyla ilk sınavını verdi.

 Başarılı olan bu ilk sınavda Leyla rolüyle ilk defa  Hüseyin Suat’ın “Yamalar” oyununda oynadı.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.