Ülkemizde Mahalli Seçimler sonrası bakıyoruz bazı belediye başkanları görevi aldıkları zaman belediyenin önüne belediye’nin mali durumunu belirten listeleri asıyor.

Şeffaf bir görüntü sergiliyor. Böyle olduğu zaman  halk “ Paralar nereye gidiyor” Diye endişe etmez.

Yerli yersiz dedikodulara son verilir.

Bunlar her vatandaşın arzuladığı uygulamalar.

Dilerim her belediyede böyle  halka  güven verecek  hesap dökümünü ortaya çıkarıp kamuoyunu duyurur.

Hal böyle olunca, halk arasındaki dedikodular da son bulur.

Bu uygulamayı başlatan belediyeleri  şeffaflık konusunu başlattıkları için kutlamak gerekir.

Dilerim bu uygulama ülke genelinde yaygınlaşır.

Bu örnekleri gördükten sonra halkın da bu konuda istekleri artacaktır.

ALTIN YUMURTLAYAN TAVUĞU KESMEYELİM

Halkımız arasında  yaygın olan görüşe göre,  yararlı olan bir hizmetin,işlerin  kıymeti bilinip, onun  yok edilmesine mani olunması mealinde   ” Altın Yumurtlayan tavuk kesilmemeli” özdeyişi kullanılır.

Bunu günümüzde Edirne’deki duruma göre değerlendirdiğimizde. En çarpıcı örnek olarak, Talatpaşa Mahallesi Kırmızı Gül caddesini gösterebiliriz.

Bu cadde özellikle  hafta sonlarında  Yunanistan ve Bulgaristan’dan günü bilirlik alışveriş yapan insanlarımızla dolup taşıyor.

Gel gör ki, burada bir keşmekeşlik var. Bazı işyeri sahiplerince veya onların izin verdiği kişilerce kaldırımlar işgal ediliyor.

Şehir merkezinde kaldırımları kontrol eden belediye zabıtaları  burayı da kontrol etmeleri .

Özellikle hafta sonlarında burasını denetim altında bulundurmaları gerekir. Buraya gelen komşu ülke insanları Edirne ekonomisine büyük katkı yapıyor. Daha önceleri örneği görüldü.

Burada mal satanların sağlıklı ürün  satıp satmadığı  sıkı bir şekilde denetlenmeli.

Bazı fırsatçıların  bu insanlara fahiş fiyatla ve sağlıksız ürün satmaları engellemeli.

Onlar Edirne için velinimettir. Bunun kıymetini bilelim.

Eğer bir hata yapılıp bu insanların güveni kaybolursa,  bunun cezasını tüm Edirne çeker.

Daha önceki yıllarda bunu yaşadık.

Bugün yoğurdu üfleyerek yiyip komşu ülke insanlarının kıyametini bilmeliyiz.

----------------------------------------------------------------------------------------------------

KISSADAN HİSSE

Bir gün üniversitede felsefe profesörü elinde malzemelerle derse gelir.

Ders öncesi öğrencileri hiçbir şey söylemeden masanın üzerine bir kavanoz koyar.

Daha sonra kavanozu tenis toplarıyla doldurur.  Sonra öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söyler.

Bunun üzerine profesör önündeki kutuların birinden aldığı çakıl taşlarını kavanozu döker,

Çakıl taşları kayarak tenis topları arasından kavanozdaki boşlukları doldurur.

Profesör bir kez daha öğrencilere kavanozun dolup dolmadığını tekrar sorar.

Öğrenciler hep bir ağızdan “ Evet hocam dolu” derler.

Profesör masanın üzerindeki diğer kutuyu açarak içindeki kumu kavanoza döker.

Kumlar da çakıl taşlarının arasından kavanoz içindeki boşlukları doldurur.

Profesör öğrencilerine yine aynı soruyu yöneltir. Öğrenciler yine “ Doldu “ diye cevap verir.

Profesör bu defa masanın altında bulunan iki fincan kahveyi alır, kavanozun içine döker.

Kahve de kavanozun içindeki boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar.

Profesör öğrencilerine dönerek şöyle der ”Bu gördüğünüz kavanoz sizin hayatınızdır.

Tenis topları ise yaşamınızdaki önemli şeylerdir.

Yani aileniz,çocuklarınız, anne babanız, arkadaşlarınız gibi.

Diğer şeyleri kaybetseniz de bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise sizin için daha az önemi olan şeylerdir,

yani işiniz, eviniz akrabanız eş dostunuz gibi.

Kum ise hayatınızdaki diğer ufak tefek şeylerdir. Eğer kavanoza önce kum doldurursanız. Hayatınız için önemli olan tenis toplarına ve çakıl taşlarına yer kalmaz.

Aynı durum hayatınız için de geçerlidir.

Vaktinizi önemsiz ufak tefek şeylere harcarsanız, bu kez önemli şeyler için vaktiniz kalmayacaktır.

Dikkatinizi her zaman yaşamınızda önemli olan şeylere çeviriniz.,çocuklarınızla oynayın sağlığınıza dikkat ediniz Sevdiklerinizi kırmayın, dostluğunuzu sürdürün, evinizin ihtiyaçlarını karşılayın kötü alışkanlıklardan kaçının.

 Öncelikle tenis  toplarını kavanoza yerleştirin. Hayatınızda önceliklerinizi sıralamayı iyi yapınız.

Gerisi hep kumdur.” Der

Bu arada hocaya , meraklı öğrencisi şu soruyu sorar” peki hocam bu iki fincan kahve nedir,?”

Profesör gülümseyerek” Bu soruyu bekliyordum” der.

Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle  bir fincan kahve içecek kadar yer vardır diye sözünü noktalar.

FIKRA

İLK İŞ OLARAK

Ahmet eski arkadaşlarından birine rastlamıştı.

-“Nasılsın” diye halini sordu.

Arkadaşı “ bildiğin gibi..rahatsızım” diye cevap verdi.

Ahmet,” Canım hani seni bir doktora yıllamıştım, gitmedin mi?diye çıkışır.

-“ Gittim tabi..”

-“Benim yolladığımı da söyledin mi?”

-“ Söyledim”

-“ Peki ne yaptı?”

-“ Ne yapacak, senin selamını söyleyince ilk iş olarak tedavi ücretini peşin almak oldu”

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?

HAYRINA SU DAĞITMAYA 1826 YILINDA BAŞLADIK

Tarihimizde ilk Sebilci Örgütünün kuruluşu1826 yılına rastlar.

Yeniçeri ocağına  su taşımak, ocağa su sağlamakla görevli kişilere “ Sebilci” denirdi.

Sebilciler, sol omuzlarındaki kırba denilen içi su dolu kösele bir tulum ve ellerinde bir tas yahut maşrapayla su dağıtırlardı.

Elbiseleri keçi derisinden bir ceket,şalvar ve külahtı.Kırbanın altı,sebilcinin sırtındaki dört köşe tahtaya oturtulur,ağzına da musluk takılırdı.

Sebilciler, isteyene ellerindeki pirinç  ya da bakır kaplarla su verirlerdi.Sebil hayır için dağıtıldığından karşılığında para alınmazdı. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.