Yeni bir yıla girdik. Kutladık da; ama herkes kendi olanaklarına göre. Genellikle herkes kendi evinde. Mütevazi sofralar, biraz alkol ve TV..

İstersen dışarı çık. “Yandı gülüm keten helva”.

Ne demek istiyorum. Anladığınızı sanıyorum. Hayat pahalılığı yüzünden  bu böyle değil mi?

Ancak böyle zamanlarda KKTC’ne akın var akın. Çünkü orası cazip. En önemlisi de kumar. Eee parası olan şansını deneyecek değil mi? Ünlü sesler de orada olunca. Şarkıcıların  astronomik kazanımları… Bir gecede yüz binler… Nasıl iş anlamak zor dostum zor. Aklıma gelen bir soru da şu: Kumar neden orada serbest, ülkemizde yasak?  Bu arada ve bu nedenle Bulgaristan ve Yunanistan’a gidenler de az değil…

Biz yine evimizde idik.

Bir  çeyrek bilet, bir de On numara şans oyunu oynamıştık.

İkisi de hava cıva. Binlerce, beklide milyonlarca kişinin umutları bir kez daha kış dalları gibi kurudu gitti. “Ya çıkarsa” deyişi, kurulan hayaller ve beklentiler balonlar gibi uçuşup gitti.

Bir ocak 2020 sabahı her zaman ki gibi uyandık.  Çünkü 31 Aralık geçesi sabahlamamış  yeni yılı kutladıktan sonra uykuya yönelmiştik..

Sabah..

Şöyle bakındım. Issız, sessiz ve yorgun bir kent görünümü dikkatimi çekti. İr çok alış veriş merkezi ancak öğleye doğru açılabildi. Günlük gazeteleri bile öğle saatlerinde alabilmiştik.

Zaman… Bu kavram hep kafamı kurcalar. Bildiğini okuyan,dur durak bilmeyen bu kavram istek dışı geçip gidiyor. Zamanı durdurmak, sarsmak, geri döndürmek… asla olası değil. Yalnızca tüm canlılar içinde kavramı anlayan, izleyen tek yaratık insan. Zaten bu soyut kavramı somutlaştıran da insan.

Ancak beni mutlu eden bir olay da oldu.

Şair ve yazarımız Hasan Hüseyin Yalvaç, sakladığı bir gazete küpürü göndermişti bir süre önce. Güngör Gencay’ın kitap tanıtımlı yazısında ben de vardım: Yazı şöyle: (Evrensel, 22.3. 2007)

Güz Üşümeleri (2004)

Necdet  Tezcan

 “Daha önce değişik türlerde yedi kitap yayınlamış  olan Tecan’ın şiirlerini okurken:’Aşk ne yapsın/Kuşlarsız yazlar/aşk ne çalsın/sevdasız sazlar’ deyişindeki içtenlikli havanın rüzgarına kapılmamak olası değil.

1942 yılı Kırklareli/Vize doğumlu olan Tezcan, otuz iki yıl öğretmenlik yapmış, şiir de hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Özellikle yaşadığı yörenin gerçeklerini, içselleştirip ‘Kuşlarsız’ şiirini yapılandıran ‘Kuşlarsız kaldı yüreğimin köyleri/Son yürüyüşün en güzel insanı/Yalnızlıkların son ateşine en yakınken/Ağlayışı nihavent güz gülüşlerinin’ dört dizedeki gibi öz ve yalın biçimde okuyucu ile buluşturur. Bir Rumeli insanı olarak ‘Balkan Özlemi’ çocukluğunu da kucaklayıp kimi zaman satır aralarında, kimi zaman da kalın bir özsu damarı olarak yerini alır dizelerde. İlk söz olarak da: ‘duruşuma/ Istıranca karışmış/Gülüşümde yıldız izleri/Marmara’nın kirli mavisinden/Örülmüş yeleğim/sonsuzdan beri/Trakya acılarında/unutulmuş/Ergene duruşlu//Orpheus bakışlı/Bir Balkan yeliyim.’ Dizdeleriyle balkan Yeli şiirinde çıplak bir güzellikle tanımlar kendini.

Temiz birdil, usta bir şiir kurucu Necdet Tezcan. Üz Üşümeleri” sıcaklığını size aktaracak okuduğunuzda”….

Benim için beklide en güzel bir yılbaşı armağanı çok eskilerde kalsa bile benim için yeni gib…

Bir kez daha “Hoş geldin yeniyıl” Abe ojj  geledin be ya!...

------------------------------------

Ve Gazetemizden bir haber:

HOŞ GELDİN KAYA   BEBEK

Özel Trakya Hastenesi Yönetim Kurulu Üyesi, Vatandaş Gazetesi İmtiyaz Sahibi  ve Edirne Belediye  Meclis Üyesi Baran Yazgan ile Güliz Yazgan  çiftlerinin; “Kaya” ismini verdikleri erkek bebekleri, Özel Trakya Hastanesi’nde hayata merhaba dedi.”

Anne – babayı en içten dileklerle kutlar Kaya bebeğe uzun  ve sağlıklı bir ömür dilerim…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.