Bir yılı acı tatlı anılarıyla geride bırakıp, adı yeni olan yeni umutlar beklediğimiz bir yıla girdik.
Bu yıldan insanlarımızın çözümlenmeyen sorunları için yeni beklentileri, umutları var. yeni yıl kutlamalarında da bunlar dile getirilip yeni yılda mutluluk, huzur ve sağlıklı bir yaşamın gerçekleşmesi dilekleri sunuluyor.
Bunlar insanların yeni yılda süregelen temennileri.
Aslında yeni girdiğimiz 2020 yılının ocak ayının aralık ayından farkı olmayacak sadece takvimler değişecek. İnsanların yaşamları ne ise aynen devam ediyor.
Güneş yine aynı yerden doğup batıyor. Hayat pahalılığı ülke sorunları işsizlerin iş beklentileri,EYT’lilerin emeklilik özlemleri artarak sürüyor.
Hastalar yine hastanelerde şifa bekliyor. Siyasiler her zaman olduğu gibi yeni vaatler gerçekleşmeyen sözleriyle halkı avutuyor.
Geçimini sağlayamayan roman vatandaşlarımız çöplüklerden nafakalarını çıkarmaya devam ediyor.
------------------------------
YENİ YIL BİR EFSANE
İnsanlık yeni yıl diye bir efsanenin arkasına sığınmış Her aralık ayı sonunda toplumlar umuda yolculuğa çıkıyor.
Milli piyango alıp milyonerlik hayali görenler o gece biletlerin çekiliş saatine kadar umutla bekleyip daha sonra umudunu yitirip bir başka yeni yıla aktarıyor.
Kuşkusuz yeni olarak kabul edilen bir yılda dünyamızda, yeni beklentiler yeni umutlar gündeme gelmeli.
İnsanlar arasında süregelen husumet, kavgalar düşmanlık son bulmalı. Bunlar barıştan yana olanların her yıl tekrarladıkları sözler.
Öyle olmasına karşın geri kalmış ülkeleri sömürme alışkanlığı olan emperyalist ülkelerin bitmez tükenmez kazanma hırsları diğer ülkeleri birbiriyle savaş ortamına sokuyor. Burada olan geri kalmış ülkesinde birliği sağlanmamış sınırlarını koruyamayan, yardıma muhtaç olan ülkelere oluyor.
Bu çıkar savaşından olan birbiriyle kavga eden geri kalmış ülkeleri oluyor. Onların gelir kaynakları sömürülüyor büyük bir kısmı elden gidiyor.
Tarih boyunca her zaman insanlığın, ülkelerin en büyük tehlikesi savaş . Bunun acılarını yaşayarak çeken Mustafa Kemal Atatürk her zaman “ülkeler için savaş son çeredir” diye uyarıda bulunmuştur.. Tecrübeli devlet adamı ülkede huzur ve güvenin tesis edilmesi için de “ Yurtta Barış, Dünya’da barış” ilkesini savunmuştur.
--------------------------------
EMPERYALİST ÜLKELERİN EN BÜYÜK PAZARI İSLAM ÜLKELERİ
Ülkemizde uzun süre Atamızın bu ilkeleri doğrultusunda politika izlendi.
Dünya’da on milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği ikinci dünya savaşında savaşın acısını çeken zamanın ülke yöneticileri ülkemizi bu savaşın içine sokmamıştır.
Bu azımsanacak bir başarı değildir.
Yeni savaştan çıkan bir ülkenin yeniden savaşa girmesi ile ülkemiz ne duruma gelirdi.
O sıkıntılı yoksul günlerden şikayet eden “Bizi aç bıraktın” diyen çocuğa rahmetli İnönü şu veciz sözleriyle cevap vermiştir. “Sizi sıkıntıya soktum zorluklar yaşattım , fakat sizi öksüz bırakmadım” demiştir.
Halkı sömürmeye alışan savaş malzemesi satışları en önemli geliri olan ülkeler, dünya’da hiçbir zaman barışı istemez.
Onlar her zaman savaş malzemesi pazarlayıp kanla gözyaşıyla, ülkelerin kıkımı ile beslenirler .
Her zaman dünyada savaşın devamından yanıdırlar.
Yeni bir yıla girerken de dünyamızın, özellikle ülkemiz çevresinin huzur içinde olduğunu iddia edemeyiz.
Dünyada bir türlü sona ermeyen en geniş savaş alanı İslam ülkeleri çevresinde yaşanıyor.
Irak, Suriye, Yemen ve Afganistan’ın ardından şimdi savaş alanı Libya’ya çevrildi.
Bu ülkeyi kan gölüne çevirip milli kaynaklarına el koyan ülkeler şimdi akılları sıra bu ülkeyi kurtarma telaşında.
Ne acıdır ki bu tür sorunların kurbanı her zaman İslam ülkeleri oluyor. Buna rağmen yarım milyar Müslüman ülkesi bu kadar badireye ,kıyıma rağmen aralarında birlik ve beraberliği sağlayamıyorlar.
Emperyalist ülkelerin yedek lastiği olmaya devam ediyor.
-----------------------------
YERLİ MALI TARİHE Mİ KAVUŞUYOR
Daha öncesi yıllarda okullarımızda yerli malı haftası kutlanırdı.
Bu hafta süresinde tüm yerli ürünlerimiz tanıtılır, ülkemizde yetişen ürünlerin önemi anlatılırda.
Okullarda yerli malının önemini belirten şiirler okunurdu.”Yerli malı yurdun malı herkes onu kullanmalı” mealinde dizelerden oluşan şiirler okul müfredatında yer alırdı.
Son yıllarda yaygınlaşan hibrit tohum tutkusu, daha çok kazanma hırsı yerli malımızı öksüz hale getirdi.
Merak ediyorum. Yerli denilen ürünlerimizden bugün elimizde kaçı kaldı.
Yediğimiz ekmekten içtiğimiz süte,mutfağımızdaki yiyeceklere kadar yabancı menşeli ürünlerin olması bizim gibi tarım ülkesine, süre öncesine kadar dünyada tarımda kendi kendine yeterli 7 ülkeden biri olan bize yakışıyor mu?
Zararın neresinden dönülürse kardır denilir. Son yıllarda bu yozlaşmanın farkına varan bazı kurumlar,yerli ürüne yönelmek için çaba harcıyor.
Dileğimiz odur ki, bu çabaya Tarımsal Araştırma Enstitüsü de öncülük edip yerli ürünlerin artmasının yolu açılır.
Yediğimiz içtiğimiz her ürünün başka ülkelerden gelmesi bizim gibi tarım ülkesine yakışmıyor.
Bir görevlinin belirttiği gibi sınır kapılarından giren ithal ürünlerin çoğunun tarımla ilgili olması ülkemizin içinde bulunduğu durumu göstermiyor mu?
Son günlerde yerli otomobil gündemde. Bu güzel de; bunun yanında tarımın iyice dışa bağımlı hale gelmesi yerli meraklılarını huzursuz etmiyor mu?
Dilerim tarımın dışa bağımlı hale getirilmesine destek verenlerin aklı başına gelir de tekrar yerli tohum, yerli ırk hayvan yetiştirmek için çaba harcarız.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
FIKRA
AYRANIN İÇİNE FARE DÜŞMÜŞ
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak bir ricada bulunur:
- Çok susadım ve buralarda su bulamadım. Lütfen bana bir bardak su verir misiniz? Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak:
-“ İstersen ayran getireyim”, der.
Adam bu teklifi memnuniyetle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk:
- “İstersen daha getireyim,”der.
- “Zahmet olur yavrum.”
- “Hayır ne zahmeti. zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik!
Bunun üzerine, adam iğrenerek elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır:
- “Anneee, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı.”
-----------------------------------
ÖZLÜ SÖZ
Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok.
Nice elbise gördüm içinde insan yok.
Mevlana