Bu konuda birkaç gün köşe yazısı yazacağımı söyleyerek Ak Partiden başlamıştım.

Her gün olduğu gibi bu sabahta Yerel Gazeteleri okuduğum Bahri kardeşimin mekânına gidip Vatandaş Gazetesini elime aldığımda kendi yazımdan kendim ürktüm doğrusu..

Bu kadar uzun köşe yazısı mı olur? dedim ve yanlışlığı kabul ederek sizlerinde sıkılmadan bıkkınlık yaşamadan ve içinize sindirerek okuyacağınız boyutta köşe yazısı yazmam gerektiğine inandım ve uygulamaya koyma kararı da verdim.

İlkyazımda Ak Parti yöneticileri ve Partili yetkililerin neler yapması ve nelere dikkat etmesi gerektiğini belirttim.

Bunlar elbette benim naçizane görüş ve düşüncelerimdi.

Kale alırlar almazlar, dinlerler dinlemezler onların bileceği şey.

Ama ben tüm Partilerimiz ile ilgili yazacağım için bir partinin savunucusu veya akıl vericisi olarak görülme yanlışlığı yapılmasın sakın.

Pazartesi günü de CHP yi yazacağım ve onlara da ayni şekilde görüş ve düşüncelerimi aktaracağım gibi ilerleyen süreçte İYİ Parti, MHP ve aday çıkaracak olan partileri yazacağım.

Edirne’yi Ak Belediyecilik ile tanıştıracakları iddiasını her fırsatta dile getiren yöneticilerin davranış ve tutumlarının yanında çalışmalarında da önemli değişimler ve fazlalaşmalar yaşanmalıdır.

Bu güne kadar olduğundan daha fazla oy getirisi olmalı aday ve yöneticilerin.

Yoksa geçmiş yıllarda olduğu gibi Recep Tayip Erdoğan’ın getirdiği oylar yine yeterli olmaz.

Onun getirisi zaten işin kolaylaşmasını sağlıyor aslında ama üzerine konulan oylar yeterli olmayınca başarı elde edilemiyor tabiî ki.

Bana göre Siyasi Partilerdeki en önemli zafiyet yöneticilerin aklı başına seçim sathı mahalline girildikten sonra geliyor ne yazık ki.

Aslında yapılan her türlü çalışma seçim için değil, Partinin bir felsefesi ve uygulaması olarak kabul edilip tüm zamanlarda yapılmalıdır.

Vatandaşa beş yıldır selam vermemişsin, randövüsü görmezden gelmişsin, herhangi bir talebi olduğunda olumlu veya olumsuz bir cevap vermek lüzumunu hissetmemişsin, karşında el pençe duran gariban ve çaresiz vatandaşa “küçük dağları ben yarattım” edası ile bakmışsın ama seçimlere üç dört ay kalınca sarmaş dolaş olmaya çalışmışsın.

Kusura bakmayın ama bu millet bunu yemez.

Hangi partili olursa olsun, insan olarak kabul etmez ve bunun riyadan başka bir yaklaşım olmadığını anlar.

Çünkü dört yıl gönlünü alamadığın ve yanına sokmadığın insanla dört ayda can ciğer kuzu sarması olmak çok kolay değildir.

Dünkü yazımda da belirttiğim gibi siyaset uzun soluklu sabırla yapılması gereken özveri işidir

Zaten bu özveriyi gösteremeyen kişi siyasi partilerde görev almamalıdır çünkü zarar verirler.

Peki, dört yıl yapılması gerekenler yapılmamış olsa bile son dört ayda hiçbir şey mi yapmamak gerekir.

Tabiî ki hayır.

Hatta dört yılı dört aya sığdırmak için mümkün olan azami gayret ve çalışmayı göstermek gerekir.

Bakın Edirne’de yapılan bir yanlışlığı da gözlemledim ve hatırlatmak istiyorum.

Parti gezileri ne kadar fazla kişi ile olursa o kadar etkileyici olur.

Üç dört kişi bir arkadaşının yanına gidiyor, sohbet ediyorlar ve sosyal medyada “falanca yere gittik filanca kişi ile Edirne’yi konuştuk ve partimizin düşüncelerini anlattık”

Bunlar siyasi gezi değil bana göre.

Şimdi bazıları ama aday belirlendikten sonra o tür geziler yapılacak diyebilirler.

Bende şunu söylüyorum; aday belirlenmeden önce yapılacak olan geziler İl veya İlçe Başkanı Başkanlığında tüm Yönetim Kurulu üyelerinin katılımı ile yapılıp Başkanların konuşması ile tamamlanır.

Zarar mı yoksa kar mı elde edilir?

Benden söylemesi..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.