İktidar da olmanın avantajları olduğu kadar dezavantajları da vardır seçim dönemlerinde.
Çünkü istekler ve yardım talepleri İktidarda olan partiye yapılır.
Ülkeyi yönetmekte olan Ak Partinin yereldeki temsilcileri vatandaşın sorunları ve istekleri karşısında nasıl ki kendini görevli addedip sahip çıkmak zorunda ise,Edirne'yi yönetmekte olan CHP yöneticileri ve Partilerine mensup Belediye Başkan ve Meclisi de o kadar sorumludur.
İktidarda yani işin başında olandan daima istenir çünkü veren taraftır.
Edirne Belediyesi uzun süredir CHP ile yönetildiği için de vatandaşın karşılaştığı tüm sorunlarda baş vurulan merci olmuştur.
Dolayısıyla karınca kararınca vatandaşa yardımcı olup aş ve iş bulma konusunda tek adres olarak görüldüğü için fedakarlığın en fazlasını yapmak zorundadırlar.
Kısıtlı bir bütçeye sahip olması nedeniyle de zaman zaman sıkıntılı günler de yaşanmıyor değil tabii ki.
İller Bankasından gelen para dışında su ve Emlak gelirleri ile Edirne'yi yönetmeye çalışan Belediye,yatırımlar için iller Bankasından borç almak suretiyle iş üretmeye çalışmaktadır.
Ne var ki,borç miktarı da çoğalınca İller Bankası da ödenek gönderme konusunda çekimser davranıyor anladığımız kadarıyla.
Tüm Belediyelere ayni mi davranış sergileniyor bilemiyorum ama geçmişte Sedef kule yapımı için istenen yanlış hatırlamıyorsam 100 trilyon luk borçlanma talebi de,şimdiki alt yapıyı yenileme amaçlı talep gibi geri çevrilmişti.
Yani İller Bankasının borçlandırmalarda talepte bulunan Belediyenin gelir ve giderlerini hesaplayarak ödeme güçlüğü çekeceği ve ödeyemeyeceğine kanaat getirdiğinde para vermeme gibi bir yetkisi mi var sanırım.
Aslında bazı CHP'lilerin ifade ettiği gibi para verilse ve alt yapı çalışmaları başlamış olsa bu kış günlerinde birçok sıkıntılar yaşanacak ve belki de Parti için seçim kaybetme riski bile ortaya çıkabilecek.
Ha...bölüm bölüm başlayıp bitirerek devam ederse ne ala.
Gelelim CHP'nin seçim çalışmalarına.
CHP de şu anda geçmiş dönemlerin aksine sadece iki aday var.
Üçüncü isim olarak duyduğumuz İslatince'nin istifa edip etmediğini bilemiyoruz ama Recep Gürkan ve Şükrü Ciravoğlu yarışa hazırlar.
Genel merkez nasıl bir karar verecek bilemiyoruz tabii ki ama birçok kez mevcut Başkan Recep Gürkan'ın yeniden aday gösterileceği yine ifade ediliyor.
Hayırlısı ne ise o olsun tabii ki.
Her ikisi de sevdiğim ve takdir ettiğim kişilerdir.
Şükrü Ciravoğlu dürüst,efendi yardımsever hülasa dünya iyisi bir kardeşim,Recep Gürkan ise zeki,çalışkan ve becerikli yapısı ile çalışmalarını ve Edirne için yapmış olduğu hizmet ve yatırımları beğendiğim bir kardeşim.
CHP'yi iyi tanıyan,yapısını bilen ve defalarca yazmış bir kişi olarak,adayını muhalefetten çok eleştiren,düşmanını kendi içinden yetiştiren,eleştirecek ve kavga edecek başka partilileri arayıp bulmak yerine kendi partisini ve adayını eleştirme alışkanlığı fazla olan bir yapıya sahip olduğuna çok kez tanıklık etmişimdir.
Ben açık konuşan doğruları söylemenin erdemlilik olduğunu bilen ve kabul eden biri olarak CHP ve Başkan Gürkan hakkındaki görüş ve düşünceler çalışmaları ve yaptığı yapamadığı işlerden çok etrafındaki arkadaş ve yakınları ile ilgili olduğunu duyan biriyim.
Doğrudur yanlıştır demiyorum ama eleştirilen konu çevresi ile olan ilişkileri.
Bana göre defalarca zeki ve akıllı biri olduğunu bilip yazdığım için bu konuda da yanlış yapmış olabileceğini düşünmüyorum ve ifade edilen çemberi yarıp yanına yaklaşamamanın serzenişi olarak kabul ediyorum.
Recep Gürkan 2014 seçimlerinde göreve geldiğinde Edirne Belediyesi güllük gülistanlık değildi tabii ki.
Kendi ifadesi ile;"O günün şartlarında 5 aydır maaşı ödenmemiş işçiler, parmağındaki alyansını maaş alamadığı için satmak zorunda kalan emekçiler vardı. 140 trilyon belediye borcu, belediyenin hesaplarının ve mal varlıklarının üzerinde 25 trilyondan fazla haciz, böyle bir tabloda aldık belediyeyi.Altyapısı bitmiş yok olmuş ama son 30 yıldır altyapısına dönüp bakılmamış bir şehir aldık" demişti.
DEVAM EDECEĞİZ...
