Ülkemizde bir türlü bitip tükenmeyen terör, ilimizin  Uzunköprü ilçesi Derekörüyü’nden  uzman çavuş olarak vatan savunmasında görev yapan  Bayram Günay’ı da  kurban aldı.

Dereköy  Uzunköprü  ilçesinin ormanlık alanın çevresinde ilçenin sınır köyü   kıt kanaat geçimini  sağlayan  insanların bulunduğu bir köy .

Bu köyde yetişen, belki de bir  iş bulamadığı için Uzman Çavuş olarak görev  üstlenen vatan savunmasını görev  kabul eden   bir gencimiz vatanı uğruna   hain bir saldırı sonucu şehit oldu.

Yine  bir yoksul ailenin de ocağına ateş düştü.

Ne acıdır ki, şehirlerimizin dışında köy mezarlıklarımız da  şehit mezarlarıyla  dolu.

Genç yaşta yaşamdan kopan  vatan evlatlarının hayalleri de yok olup gidiyor.  Kınalı kuzularımızı birbiri ardına şehit veriyoruz.

Dileğimiz o ki,  ülkemiz bu terör belasından bir an önce kurtulsun.

----------------------

DAHA ÖNCEKİ YILLARDA DA YAŞANDI.

Kurtuluş savaşı öncesi Osmanlı Devletinin son yıllarında  yine o zaman Osmanlı toprağı olan Yemen, Fizan, Galiçye’de  vatan uğruna  binlerce şehit verdik.Bugün belki mezarları dahi belli olmayan atalarımız buralarda vatanı uğruna şehit oldular.

Savaşın korkunç yüzünü gören başta Mustafa Kemal Atatürk  olmak üzere İstiklal Savaşı önderleri, halkı savaş ortamına sokmamak için büyük  çaba harcadı.

Atatürk  bir ülke için savaşı en son başvurulması gereken bir durum olarak niteliyordu.

Ondan sonra gelen İkinci dünya savaşında on milyonlarca insan öldü. Savaşın korkunç yüzünü gören  zamanın yöneticileri  çeşitli politik manevralarla ,halkı yoksulluğa da sevk ederek  ülkeyi bu savaşa sokmadı.

Bu duruma dikkat çeken bir gencin “ Bizi aç bıraktınız” sorusuna  karşı İsmet İnönü’nün cevabı şu olur” Ben sizi aç bıraktım fakat öksüz bırakmadım.”

Ne acıdır ki savaş ve törör    babaların oğullarının cenazesini kaldırdığı  yıllar oluyor.

Ülkemizde daha sonra  izlenilen  politik  durum  değişti.

Amerika’nın  oyununa gelip binlerce kilometre ötede sırf Amerika’nın çıkarı ve Nato’ya  girmek  için yüzlerce   evlatlarımızı Kore’de şehit verdik.

Böylece “ Yurtta Barış Dünya’da Barış” ilkesi unutuldu.

Bugün bakıyoruz  yine terör belası ile genç evlatlarımız şehit oluyor. Bazısı yurt içi terör belgesinde, bazıları ise yut dışında sınırlarımızın ötesinden şehit haberleri alıp kahroluyoruz.

Elleri kınalanıp sevinçle askere gönderilen ve bu görevi seve seve yapan  evlatlarımızın  daha sonra  bayrağa sarılı tabutları  geliyor.

Dereköy’de  Bayram Günay’da bunlardan biri.Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun demenin ötesinde yapılacak bir şey yok.

Amacımız bir an önce bu kana cana doymayan terörün son bulması.

-----------------

SİSLİ HAVALARA DİKKAT!

Özellikle sonbahar ve kış aylarında yoğunlaşan sisli hava hem insan yaşamını hem de araç trafiğini olumsuz etkiliyor.

İnsan hayatı için tehlikesi dikkate alınarak , böyle havalarda solunum zorluğu çekenler yaşlı insanlarımız kesinlikle sokağa çıkmaması gerektiği bu işin uzmanlarınca tavsiye ediliyor.

Şu anda Edirne üzerine çöken sis sadece hava akımından kaynaklanan sıcak ve soğuk havadan kaynaklanan bir sis tabakası değil. O sisli havanın içinde insanı zehirleyen nefes almasını zorlaştıran zehirli gazlar da var.      

Kalorifer bacalarından  araçların egzoz gazı bu sisli havayı insanlar için tehlikeli duruma getiriyor.

Böyle havada sokağı çıktığınızda nefes almada zorlandığınızı görüyorsunuz.

-------------------------------------------------------------------------------------

HAVA SİRKİLASYONU YOK

Böyle sisli havalarda  hava kirliliğini temizleyecek olan hava sirkülasyonu kentin üzerinden esecek rüzgara bağlıdır.

Ne yazık ki Edirne’nin  havasını temizleyecek rüzgarın en çok geldiği kuzey bölgesi ” Buçuktepe” istikameti yüksek apartmanlarla kaplı olduğu için buradan esen rüzgar özellikle yeni yerleşim alanlarında  şehrin üzerinden teğet geçiyor Böylece kentin üzerine çöken  kirli havayı temizlemesi mümkün olmuyor.

Böylece  halkımız  şehrin üzerine çöken kirli havanın gitmesi için  sıcaklığın değişmesini veya güney veya  batı istikametinden rüzgarın esmesini beklemek zorunda kalıyor.

Bu mevsimde  Edirne üzerine sinen bu kirli hava  her geçen yıl daha da yoğunluk kazanıyor.

İnsanlarımız kirli havayı teneffüse devam ediyor.

Özellikle katı yakıt kullanan kaloriferli evler  havanın kirlenmesine büyük katkı sağlıyor.

Bunun için sormak gerekir. Hani evlerine doğal gaz bağlamayanlara yaptırım uygulanacaktı.

Bu  uygulamaya  ne old?.

Bu uyarıyı dikkate alan aileler harç borç evlerine doğalgaz bağlantısı yaptı.

Buna karşın siteler ne olduğu belli olmayan belki de kalorisi düşük katı yakıtla ısınmaya devam ediyor. İnsanlarımız onların kirli havasını teneffüs etmek zorunda mıdır?

------------------------------------------------------------------------------------------

BÖYLE HAVALARDA SİS LAMBALARI YAKILMALI

Sisli havalarda yolda seyreden araçların yasa gereği sis lambalarını yakma zorunluluğu var.

Çünkü böyle havalarda insan on metre önünü daha görmede zorlanıyor.

Bu hem yayalar hem de araç sürücüleri için önemli sorun. Onun için  trafiğe çıkan araçların kesinlikle  sis lambalarını yakmaları  gerekiyor. Ne yazık ki, bazı araç sürücüleri buna riayet etmiyor.

Normal zamanda olduğu gibi sis  lambalarını yakmadan yollarına devam ediyor. Yetkililerin bu konuya el atmaları bu kurala uymayan  sürücüleri uyarmaların gerekmez mi? .

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 SOLDA SIFIR

Atatürk bir toplantıda sol yanında oturan dönemin Milli Eğitim Bakanı  Hasan Ali Yücel’e sorar:

-“ Hasan Ali Bey  sıfır ne demektir tarif eder misin.?

Hasan Ali Yücel:

-“ Senin solunda sıfır benim Paşam” diye cevap verir

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İNİŞ VAR ÇIKIŞ VAR BENİMKİNİ VEREMEM

Toplumda ancak kendisi çalışarak elde edilen malın değerinin bilineceğini anlatmak için şöyle bir hikaye  ile  örnek gösterilir:

Tuzun kıt olduğu zamanlar adamın biri evde kullanılan tuzu  eve oldukça uzak olan tuzladan  sırtında taşıyarak getirmek zorunda kalırmış.

Tuzun eve kadar getirilişinde ne zahmet çekildiğini bilmeyen karısı  hiç idareli kullanmazmış.

Her isteyene bol bol verir, evdeki tuzu çabucak tüketirmiş. Bu savurganlık adamın canına tak etmiş.

Bir gün karısını da tuzluğa götürmüş. İkisi de sırtlarına birer tuz çuvalı yüklenerek evin yolunu tutmuşlar.

Yol inişli çıkışlı tuz çuvalı da ağır olduğu için, bin bir zorlukla evlerine ulaşmışlar.

 Kadıncağızın henüz yorgunluğu geçmeden, komşularından birkaçı kapısına gelip  her zamanki gibi tuz istemişler.

Kadın komşularını şöyle demiş.” İnişi var  çıkışı var  benim getirdiğim tuzu veremem. Kocamınkine ise karışmam” demiş.

------------------------------------

FIKRA

POLİTİKACILAR

Zamanın birinde bir otobüs dolusu politikacı seçim kampanyası için  Sivas’ın köylerini dolaşıyorlarmış.

Otobüs  bir çiftliğin yanından geçerken şoförün dalgınlığı yüzünden  derin bir şarampole yuvarlanmış.

Olayı gören çiftçiler hemen yardıma koşarlar.

Gece kurda kuşa yem olmasın diye cesetleri gömmeye başlarlar.

Ertesi sabah  jandarma komutanı  soruşturma için çiftliğe gelir.

Jandarma komutanı:

Otobüsteki bütün politikacıları gömdünüz demek…. Tamamının öldüğüne emin misiniz?” diye sorar.

Çiftçi şöyle cevap verir:

-“ Bazıları yaşadıklarını iddia ettiler fakat politikacıların nasıl yalan söylediklerini bildiğim için inanmadık gömdük” der

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.