Araç sahibi olan kısa süre yolları dahi araçları ile gitme yerine   yürümeyi  eziyet sayan  insanlarımız aslında sağlığı açısından kendilerine zarar veriyorlar.

Özellikle ilimizde de kısa mesafelere araçları ile seyahat etme  anlayışı yaygın.

Gün boyu aracından inmeyen her gittiği yere otomobili ile gidenlerin sağlık durumlarında sorun olduğunu bu işin uzmanları söylüyor.

Sadece araç imkanı olmayanlar yürümek zorunda olanlar için değil, bu imkanı olanların da her gün hiç olmazsa beş bin adım yürümeleri  sağlıkları açısından zorunlu.

Bizler de Amerikalılarda olduğu gibi her gün  araca binerek seyahat etme alışkanlığımızı böyle devam ettirirsek onlar gibi en azımız yüz kilonun üzerine çıkarız.

Sağlığımız için yürümek özellikle temiz hava ortamında yürümenin insana ne kadar huzur verdiğini, bu yürüyüşün araç gürültüsünden uzakta kuş sesleri arasında ormanlık bir alanda yapılmasının insanın ömrüne ömür katacağı  kuşkusuz.

Böyle, doğaya sahip bölgelerimizdeki insanların sağlıklı ve uzun ömürlü olmaları sağlıklı ve doğal beslenmenin yanında engebeli arazilerde yürümek zorunda kalmaya ve oksijen kaynağı ortamdan kaynaklanmaktadır.Her fırsatta aracını kullanarak bir yere gitmek o kişiye ekonomik bakımından zarar verdiği gibi sağlığını da olumsuz etkilemektedir.

Yürümeyi yorgunluk sayanlar, aslında araçları ile seyahatte daha çok yorulup yıprandıklarını unutmamalıdırlar. Bunun yanına bir de bisikletle bir yerden bir yere gitme imkanımız olsa  bu sağlığımız açısından  son derece  yararlı olacaktır.

BİRİLERİ GÜNDEME GETİRMELİ

Bu kentin birikiminin parasının başka illere gitmesinin  Edirne’ye yapılacak devlet yardımlarını olumsuz etkilediğini ben bu köşemde defalarca dile getirdim.

Bazı toplantılarda bu konu mahalli yöneticiler ve oda temsilcilerince de gündeme taşındı.

Edirne bu konuda en mağdur illerin başında geliyor.

Şöyle bir kabaca hesap yapılsa,  halkımızın alışverişlerde harcadığı paranın ne kadarının vergisi Edirne vergi dairesine gidiyor?

Ne kadarı vergi daireleri başka illerde olan market ve işyerlerine aktarılıyor?

Bu oran o ilin kalkınması devlet imkanlarından yararlanması açısından  çok önemli.

Eğer  alışverişle harcadığımız paralar başka illerin hanesine gidiyorsa, bizler bir anlamda o illerin kalkınmasına o ilde yaşayan insanlar gibi katkı yapmış oluyoruz.

Böyle önemli bir konu ne yazık ki,   kentin kalkınmasında sorumlu olan kişilerce yeterince gündeme taşınmadı. Mantar gibi türeyen büyük marketler ve vergi daireleri başka illerde olan işyerlerinin açılması sanki ilimiz açısından  zenginlik gibi görüldü.

Ne kadar çok market açılırsa kentin zenginleşeceği sanıldı.

Aslında bunun tamamen tersi olduğu bilindiği halde. ilimizde maddi kaynaklarımızın dışarı akışını önleyici bir önlem alınma gereği duyulmadı.

Şu anda Edirne, yapılan istatistiklere göre sıcak parası en çok başka illere giden illerin başında geliyor.

Bu konu ne yazık ki gündeme getirilmiyor.

Bu marketlerin büyülü ortamında peşin para ile yapılan alışveriş bazı çevrelerce zenginliğimiz olarak görülüyor. Bir süre sonra bu zenginliğin nelere mal olacağını daha net olarak göreceğiz.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------    

DAHA CAYDIRICI ÖNLEMLER ALINMALI

Gerek çevre dostu olanlar gerekse bu konuda gayret gösteren çevre derneklerimiz tarafından defalarca uyarılmasına , ve gündeme taşınmasına karşın  özellikle piknik alanlarında yemek yendiğinde  atıkları olduğu yere bırakma alışkanlığımız son bulmuyor.

Gittiğimiz o güzel ortamda oturup güzelce eğleniyoruz, yemeğimizi yiyoruz daha sonra yiyecek artıklarımızı yakında olan çöp araçlarına atmaya gerek görmüyoruz.

Bizim için  çirkinlikler  gerçekten  utanç verici  görüntüleridir.

Edirne’ye gelen yabancı öğrenciler bizim piknik alanlarımızda çevre temizliği yaptılar, pisliklerimizi temizlediler. Bu bir başka ülkede olsa  o ülke insanları her halde   utanç duyardı.

Temizliğin,  çevremizi kirletmemenin Dinimizce de uyarılmasına karşın  diğer Müslüman ülkeleri gibi bizim ülkemizde  de   uygulanmayan bir kural.

Orman yangınlarının bir kısmının da  böyle ihmaller sonucu çıkmıyor mu?

Çevre duyarlılığı medeni olma ile paralel yürüyor.

Bunu günlük yaşantımızda da görebilirsiniz.

Bakıyorsunuz trafik ışıklarının bulunduğu yerlerde bazı insanlarımız yayaların geçişine izin veren yeşil ışığın yanmasını beklerken bazı açıkgözler kırmızı Işık yandığı halde yoldan karşıya geçmeyi marifet sayıyor.

Aslında bu tür kural tanımaz insanların da ibret için cezalandırılması lazım.

Bir kural varsa herkes için geçerlidir.

O kişi kırmızı ışıkta karşıya geçerken araç sürücüsü  ona çarparak kazaya neden olsa kim suçlu olacak?

Onun için demokrasinin kurallar rejimi olduğunu akıldan çıkarmamacayız.

Bu kuralları yok saydığımız sürece biz de  medeniyet yolunda yerimizde sayarız..

ENGELLİLERDEN SEVGİYİ EKSİK ETMEYELİM

Ülkeler engellilere sahip çıkmalarındaki duyarlılıklarıyla  medeniyet düzeyleri belirlenir.

Son yıllarda ülkemizde  ve ilimizde engelli vatandaşlarımız için  büyük hizmetler yapıldı. Bu inkar edilmez. Edirne’de de bunları gördük Engelli araçları için kaldırımlarda  az da olsa  gerekli düzenleme yapıldı, akülü araçları için enerji sağlama merkezleri Edirne Belediyesi tarafından sağlandı.

Ulaşım araçlarında engellilerin inip binmeleri için kolaylık getirildi. Yapılan yeni inşaatlarda engellilerin giriş çıkışı için  araç giriş yerleri  yapımı zorunluluğu getiriliyor.

Bunlar olumlu gelişmeler.

Her ne kadar asansörü bulunmayan binalıda engellilerin giriş çıkış zorluğu bulunsa da yapılan hizmetleri yadırgayamayız.

Engelli vatandaşlarımızın ve ailelerinin bu hizmetlerin  ötesinde en önemli isteği engelli vatandaşlarımızın bazı kişilerce  dışlanmaması, sevgi gösterilmesi.  Bu engelli insanlarımızın en önemli moral kaynağı oluyor.

Engellilere karşı  sevgi halkımızın büyük bölümünce sağlanmasına karşın bazı kişiler engelli insanlarımıza gereken saygı ve sevgiyi göstermemesi onlara kırıcı sözler söylemesi sağlıklı çocuğu olanları engellilerin yanına gitmesinin aileleri tarafından engellenmesi. Edirne gibi çağdaş insanların yaşadığı bir ile yakışmıyor.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------

HER SAĞLIKLI İNSANIN ENGELLİ ADAYI OLDUĞUNU UNUTMAYALIM

Bugün sağlıklı olan bir insan bir kaza veya hastalık sonucu engelli duruma düşebilir.

Şu anda sağlıklı yaşıyorsak yarın engelli olabileceğimizi akıldan çıkarmayalım.

Onu dikkate alarak engelli insanlarımıza gereken sevgiyi  ,saygıyı gösterelim. Onların en çok sevgiye, şefkate muhtaç olduğunu akıldan çıkarmayalım.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?

 NOTERLER BİZDE 1879’DAN BERİ VAR

Ülkemizde ilk noterlik örgütünün kurulması 1879 yılına rastlar.

 Osmanlı Devleti’nde senet düzenleme ve onaylama işlemleri, dini kaidelere göre yapılırdı. Kadılar, naipler bu tür işlere bakarlardı.

 1868 yılında ticaret mahkemelerine bağlı bir ticaret kalemi kurulunca düzen de tümüyle değişmiş oldu.

 Ancak, kurulan bu daire tam bir noterlik kuruluşu değildi.

 1379 yılında Fransız Noterlik Yasasından çevrilen bir tüzük,  Türkiye’de noterliğin başlangıcı sayılır. Bu yasa 1913 yılına kadar yürürlükte  kaldı.

Ülkemizde bugünkü anlamda noterlik, 1938 yılında çıkarılan yasayla düzenlendi . Noterler , asliye mahkemelerinin  görev bölgeleri içinde  yasalarla görevlendirilen ve yasalarda  belirlenen  işlemleri yapan özel durumlu memurlardır.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İLK TRANVAYIMIZ ATLARLA ÇEKİLDİ

Ülkemizde ilk tramvay işletmeciliği  3 Eylül 1869’da  Konstantin Karopano Efendi  tarafından  kuruldu. Bu kuruluşa Osmanlı Bankası da katılmıştı. Bu ilk tramvay işletmesine kırk yıl işletme hakkı tanındı.

 İlk tramvaylar demir ray üzerinde atlarla çekilirdi.

 İlk atlı tramvayın çalışmaya başlaması 1871 yılındadır.

 Tramvayın ilk gidiş dönüş yolu  Azap kapı- Galata.Tophane- Beşiktaş arasındaydı.

Daha sonraları  Eminönü-Aksaray, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı, Aksaray- Kurtuluş, Aksaray-Şişli arasında çalışmaya başladı. 1914 yılına kadar  atlarla çekilen tramvaylar , o yıldan sonra  elektrikle çalışmaya başladı.

1929 yılında tramvay şirketini durumu bozulunca, belediye çalıştırmaya başladı.

PİNTİLİK

Bir İskoçyalı yaz tatilinde para biriktirmek için  parlak bir yöntem bulmuştu. Genç karısına verdiği her öpücük karşılığında bir kumbaranın içine  her defasında bir lira atıyordu.

Tatil zamanı yaklaşınca kumbarayı heyecanla kırdı ve bir liraların arasında on liralar ve elli liralar çıkınca, ,şaşanlıktan dili tutulmuş halde karısına baktığında  kadın “ Evet böyle sevgilim” dedi. “herkes senin gibi pinti olacak değil ya.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.