Kaşla göz arasında yine doğalgaza okkalı bir zam geldi.
Bu zam emeklilere verilmesi kararlaştırılan %5 zammın üç katı.
Bu zam öyle doğalgaz zammı ile kalmayacak. Bu gazı kullanan işyerleri ürünleri de bu zamdan etkilenip halkın tükettiği ürünlere zam yapacak.
Bu zamların en çok yansımazı halkın cebine oluyor.
Elektriğe zam, diğer ana tüketim ürünlerine zam , Çiftçileri girdi fiyatlarına zam yeme zam akaryakıt fiyatlarında birkaç kuruş indirimin ardından katlama zam.
Peki insanlarımız bu koşullarda nasıl yaşamlarını sürdürecek.
Her tarafta afişler var. Diğer ülkelerdeki Müslüman kardeşlerimize yardım edelim deniyor.
Kusura bakılmasın fakat ülkemizde fakir fukara yılda birkaç kez evinde et görüyor.Aslında bizdeki yoksul insanlara yardım yapılmalı.
Hani bir özdeyiş vardır “ Kendisi muhtac-ı himmet bir dede nerede kaldı gayriye himmet ede” denilir özellikle 2000 yılı sonrası emekli olanlar, Bağ Kur emeklileri bu hayat pahalılığında nasıl yaşamlarını sürdürecekler.
Üst perdeden atıp millete indirim vaat edenler bu sözlerini unutmuş görünüyorlar.
İnsan geçim sıkıntısına düştüğünde ne yapsın. Böyle hallerde toplumsal olayların,huzursuzluğun arttığı kimseyi şaşırtmamalı.
"Türk halkı nasıl olsa katlanır” anlayışında olanlar bu görüşlerinde yanılıyorlar. Halk bazı şeyleri öğrenmeye başladı.
Eskisi gibi yemiyor.
Haberleri ola.
---------------------
İŞTE BU OLMUYOR
Toplu taşıma araçlarımız belli günlerde , sabah ve akşam saatlerinde tıka basa dolu sefer yapıyor.
Bazı sürücülerimiz ışıklara yaklaştığında veya durakta bir yolcu olduğunda biraz da minibüs dolu ise bin an önce yoluna devam etmek için yolculara aldırış etmiyor durakta durmaya gerek görmüyor.
Bakıyorsunuz bir sonraki durakta aynı araç durup yolcu alıyor.
İşte bu olmadı. Eğer aracın dolu ise bir sonraki duraktan neden yolcu alıyorsun.
Bu yaklaşım durakta bekleyenlere saygısızlık değil midir.Duraklarda minibüse binmek için birden fazla yolcu mu olması gerekir.
Böyle anlayışta olan sürücülere halk acaba ne der...
ÇADIRI SAVUNMAK EDİRNELİLERE HAKARETTİR
Bazıları Kapıkule’de alavere dalavere yöntemlerle kurulan devasa alışveriş çadırını savunuyor.
“Yurt dışından gelen yolcuların alışveriş yapmaları için çok iyi oldu, Zaten onlar Edirne’ye gelmeden yollarına devam edecekti, böylece kapıda alışveriş yapmaları sağlandı” anlayışında olanlar var.
Bu mantık çok sakat.
Burada kazanılan paranın ne kadarı Edirne hanesine yazılıyor.Burada iş yapanların kaçının vergi dairesi Edirne’de Cuma Pazarı ile Edirneliler bir darbe yedi.
O yetmedi Edirne’de mantar gibi büyük marketler türedi onların da Edirne’ye yararı yok.
Şimdi de Kapıkule’ye çadır kurdurup Edirne’ye gelecek olan gurbetçilerin Edirne’ye gelmesinin önünü kesiyoruz.
Adeta” senin Edirne’ye gelmene gerek yok ne alacaksan buradan al sonra da yoluna devam et”. Böyle düşünen bu kadim şehre ve buradan ekmek yiyen esnaflarımıza en büyük kötülüğü yapmış olur.
Önemli olan gelen gurbetçileri Edirne’ye gelip kentimizin güzelliklerini görmesi buradan alışverişini yaparak huzur ve mutluluk içinde yollarına devam etmeleri olmalı.
Sen bu insanları çadıra yönlendirirsen gurbetçiler nasıl Edirne’ye gelsin?
Bu çadırlara Edirnelilerin destek vermemesi gerekir. Özellikle esnaflarımız bu konuda tavırlarını koymalı .
Odalarımız ve siyasi parti yöneticileri bu konuda karşı duruşlarını öyle sözle değil kesin tavırlarıyla ortaya koymalı.
Hudut kapısına çadır kurulup Edirne unutturulmak isteniyor.
En acı olan da bu.
BUNU YAPMAYINIZ.
Çöp araçlarından atıkları toplayıp ekmek parası kazanmak isteyenlere kimsenin sözü olmaz.
O insanlarımız da gün boyu dolaşarak evine ekmek getiriyor. Yalnız bu vatandaşlarımızın da ekmeklerini kazanırken çöpleri çevreye dağıtıp kirlilik yaratmaya hakları yok.
Bir de at arabasıyla bu işi yapanlar arabalarına koştuğu hayvanların arkasına dışkılarının toplanacağı yer yapmalı.
Öyle ekmek pazarı kazanırken atının pisliği yollara saçılıyorsa. buna kimsenin hakkı olamaz.
Kentte yaşamanın bir bedeli ve sorumluluğu vardır.
Herkes bu kurallara uymak zorunda.
Bakıyorum, bazı yollarda hayvan dışkıları yollara saçılmış.
Bu durum bir vatandaşımızın dikkatini çekmiş.
Çöp toplayan araba sahibine tepki gösterip aracından inip yerdeki hayvan pisliğini toplaması için ısrar etmiş ve bunu sağlamış.
Halkımız ki olursa olsun çevreyi kirleten halkın huzurunu kaçıran kimselere taviz vermemeli.
Burası dağ başı değil. Amma iyilikle ama zorla insanlarımız şehirde yaşamanın kurallarına uymak zorundadır.
Hem Müslümanlıkta “ temizlik imandan gelir” diyeceksin, öt yandan çevreyi kirletmeden geri kalmayacaksın.
Temizlik firması çalışanları gün boyu bizim şahsi kirliliğimizi temizliyorsa orada çevre konusunda sorun var demektir: Piknik alanları çöplerle kaplı ise, biz çağdaş bir insan olmanın gereğini yerine getirmemiş oluyoruz.
Yaz günlerinde çevre kirliliği hastalığa davetiye çıkarıyor.
Buna hiç kimsenin hakkı yok.
TURİZM SEZONUNDA BELEDİYENİN DENETİMLERİ ARTMALI
Edirne turizmle kalkınmayı hedefleyen bir il.
Onun için turizmin gelişmesi konusunda çok duyarlı olmalıyız.Belediye zabıta ekiplerimiz denetimlerini sıklaştırmalı kurallara uymayan, özellikle lokantalarda fiyat tarifesi bulunmayan, hijyen konusuna özen göstermeyen işyerlerine gereken ceza verilmeli.
İşyerinde fahiş fiyat uygulayan bir kişi de olsa onun faturası tüm Edirne esnafına çıkar.
Bunun acılarını daha önceki yıllarda biz yaşadık.Bu hataya düşünmemiz lazım.
Halkımız da bu tür kolay kazanç yolunu seçenlere hoşgörü ile yaklaşmamalı. Gereken yapılarak bu kişilerin hatalarının suiistimallerinin önüne geçilmeli.
Yıllardır turizmin gelişmesi konusunda çaba harcayan esnaflarımız var.
Bunlara yenilerinin de eklenmesi gerekir bazıları” Armut piş ağzıma düş” anlayışında.
Başkaları çalışsın onlar nimetinden faydalansın.
İşte bu olmuyor. Edirne turizm alanında kalkınacaksa bundan yararlanacak olanlar da gayret göstermeli.
Ne yazık ki esnaflarımızın büyük bölümünde bu alanda gereken çaba yok.
ÖZLÜ SÖZ
Güzel bir gülüş karanlık bir eve giren güneş ışığına benzer.
TOLSTOY