Ülkemizde ulusal düzeyde yayın yapan yurdun her yanına ulaşan tüm ülke halkına haber aktarması gereken basınımızın adına ulusal basın deniyor.
Bu basınımızın asli görevi haberleri her kesime doğru ve gerçek olarak ulaştırmak toplumun bilgilenmesini sağlamak olmalı. Ulusal olmasının özelliği bu değil midir?
Peki, bugün ulusal diye tabir ettiğimiz basının yapısına bakalım halkın her kesimini kapsayacak haber yapma özelliği taşımıyor mu?
Bu konumda olan yayın organlarının medyanın büyük bölümü bir siyasi doğrultuda haber yaşıyor karşı görüşte olan haberlerde “ Öküz altında buzağı” arar misali haberleri çarpıtarak kamuoyuna yansıtıyor.
Bu anlayış meslek etiği ile ne kadar bağdaşır. Bir gazetenin sadece bir görüşe odaklanması karşı fikirleri yok sayması ne kadar etiktir.
Buna bugün olmasa da bir süre sonra kamuoyu karar verecektir.
Özellikle haberlerde halkı kutuplaştırıcı yayınlar yapmak ülke güvenliğine de zarar verecek konuma gelirse bundan kendileri de etkilenmez mi?
Özellikle öyle seçim zamanlarında bir fikrin peşine takılan objektif haberciliği yok sayan basın organları bu yandaşlığını daha da artırıyor.
Bu anlayış bu görüşü destekleyenlerin de tepkisini çeker duruma geliyor. Bu anlayış konumunda olan yayın kurumlarını nasıl ulusal gibi ülke bütünlüğünü kapsayan isim verilir.
Onlar için yandaş sözcüğü çok söylendi o sözü kullanmak istemem halkımız ona daha başka benzetmeler yapıyor. Merak edenler halkın arasına girip ismini öğrenebilirler.
Bu arada halkımızın katkısıyla varlığını sürdüren devletimizin yayın organlarına ne demeli.
Onların da bu taraflı yayına çanak tutmaları nasıl açıklanır. Sen herkesi ekmeğinden kısarak verdiği paralarla yayın yapacaksın
toplumun büyük kesimini haberlerinde yok sayacaksın. Halkımız onun için de uygun bir benzetme bulmuş kulaklarını çınlatıyor, haberleri ola
EN OBJEKTİF HABERCİLİK MAHALLİ BASINDA
Ülkemizde ulusal denilen basın organlarının aksine mahalli basınımızın haberciliği diğer basınımıza ders verecek nitelikte.
Mahalli düzeyde yayın yapan hiçbir gazete bir siyasi partinin yayın organı seviyesinde olsa da karşı görüşleri yok saymıyor.
Onların sözcülerine haberlerine de sayfalarında yer veriyor.
İlimizde de bu konumda yayın organları var. Bakıyoruz bu gazete sayfalarında her siyasi görüşün haberleri görebilirsiniz.
Mahalli Basın adeta ulusal denilen basına nazire olurcasına habercilik ilkelerine uyuyor o nedenle basınımızı kutlamak gerekir.
Öyle sanıyorum, ülkemizde de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi mahalli basının önemi ve değeri önümüzdeki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır.
Bugün mahalli basına dudak büküp önemsemeyenler ulusal denilen yayın organlarına bakıp kendi bölgelerindeki yayın organlarını değerlendirsinler, hangileri haber verme konusunda basın ilkelerini dikkate alıyor, gerçekçi haber veriyor.
Onlar pireyi deve yaparken mahalli basınımız fikirlerine karşı olsa da haberleri olduğu gibi değerlendiriyor, yok saymıyor.
*****************************************************
MUHARREM İNCE EDİRNE’DE
CHP Yalova Milletvekili Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce bugün Edirne’ye geliyor. İnce İstasyon meydanında halka hitap edecek.
İnce, esprili konuşmalarıyla halkı etkileyen topluma heyecan getiren bir Cumhurbaşkanı adayı.
Burada da günlük siyasi olaylar ve bölgesel sorunlarla birlikte basının ve medyanın durumu hakkında da açıklama yapacaktır.
Edirneliler bu konuşmayı dinleyecek. Bir gün sonra gazetelere veya o akşam televizyonlara göz atsınlar bu konuşmalar ne kadar yer alacak veya ekranlara, gazetelere nasıl aktarılacak.
Bu halkımızın medyanın durumu açısından örnek bir durum olacaktır.
Özellikle siyasiler böyle önemli zamanda toplumu gerecek kutuplaştıracak söylemlerden kaçınmak gerekir.
İmam cemaat misali ülkemizde tatsız olaylar meydana gelirse bunun sorumlusu yine bu ortamını yaratanlar olacaktır.
Onun için halkımız siyasilerin bu tahrik edici konuşmalarına kapılmasınlar.
Onlar konuşur gider. Bizler bizim gibi düşünmeyen akrabalarımız komşularımızla ömür boyu bir arada yaşayacağız sakın gaza gelmeyelim.
*********************************************************************
FIKRA
10 DAKİKA GERİ KALMIŞ
Bir doktor akıl hastanesinde kendisini saat sanıp başını iki yanan bir delinin yanına sokuldu.
- “ Neden başını öyle iki yana sallıyorsun?”
- - “Ben saatim efendim öyle çalışıyorum” der
- Doktor kendisine;
- - “ Peki öyleyse şimdi saat kaç?”
- - “ Saat tam on”
- Doktor;
- - “ Yanlışın var benim saatim onu yirmi geçiyor”
- Bunun üzerine akıl hastası birden telaşlanır- “ Eyvah” der. “ yirmi dakika geri kalmışım”.
****************************************************
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ ?
İLK RÜŞTİYEYİ 2.MAHMUT AÇTI
Tarihimizde ilk rüştiye ( ortaokul seviyesindeki okul) 1858 tarihinde İstanbul’da öğretime başladı.
Sübyan okullarının yeterli bir öğrenim sağlayamaması, rüştiyenin açılmasını gerektirdi.
Rüştiye adı Sultan 2. Mahmut tarafından konuldu. Askeri ve sivil ( mülki) olmak üzere iki çeşit rüştiye vardı.
1848 yılında bu okullarda matematik ve coğrafya dersleri de okutulmaya başlandı. Sonraları rüştiyelerde bilimsel derslere daha çok önem verildi.
Ülkemizde ilk kız rüştiyesi 1859 yılında açıldı. 1923 yılına kadar kız ve erkek ortaokullarına rüştiye denildi.
*************************************************************