İstanbul’dan Çizgiler Orhan Kemal’in göremediği son yapıtı. Bir süre önce anılmıştı. Çok üretken ve akıcı bir anlatımla yazdığı romanları sevdirmiş ve okutmuştu.

Çok önemli yapıtlarından biri olan “Bereketli Topraklar Üzerinde” yapıtı okumak için almak üzere İl Halk Kütüphanesi’ne uğradım. Çok kitabı vardı ama aradığı mı bulamadım. Ben de Yazarın İstanbul’dan Çizgileri” ni aldım. Çok akıcı olduğu için en kısa sürede okuduğum kitaplar listesinde yerini aldı. Yazarı yeni kuşak da dahil tüm halkımız tanır ve sever. Bunun yanında ülkemiz sınırlarını aşan ününü de belirtmeliyim. Kitabı uzun uzun tanıtacak değilim. Bu konuda çok şeyler yazılmış çizilmiş. Yarınlarda yaşayan bir yazarımız O.Kemal.

Niyetim ilgimi çeken noktalara değinmek.

(s.183) Biri bir ara:

“O kadar saf ve lezzetlidir ki rakım

İki zıkkımlanırım bir satarım.

Bunu takdir ile nûş eyleyin

Canının üstüne can katarım!”

Meğer o yıllarda Baküs rakılarının şişelerinin üzerinde bu dörtlük yazılıyormuş. Şaştım kaldım. Sanırım içilsin diye. Şimdilerde de tam tersi bir tutum. Yaşım 70’i geçmesine rağmen böyle bir rakı markası bilmiyorum. Çok önceleri piyasadaymış, olmalı.

Aynı bölümde Altınbaş rakısından söz edilmekte. Bu markayı anımsıyorum. Daha sonra başka markalar da oldu. Bir süre öncede özelleştirmeden sonra, bir çok rakı türü boy gösterdi. Hepsi geçip gitse bile Yeni Rakımız hep gündemde. Ama gel gör ki onun yanına da yaklaşılmaz oldu. Bilindiği gibi ateş pahası.

Şöyle deniyor:

“Bu yakınlarda jelatin kağıdıyla ambalajlı bir yeni rakı içtim, Şerefsizim kaymak! İstafilna, Üzüm kızı, Altınbaş halletmiş yanında. Sabahleyin ne baş ağrısı ne bir şey.”

O zamanların yorumu işte…

---------------------------------------------

Gelelim dergiye. BERFİN BAHAR

Bu dergi Nisan sayısında Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü nedeniyle önemli yazılara yer verdı. Örnekse;” Köy Enstitülü Öğretmenlerden Unuttamadığım Tümceler” başlıklı yazısında (Rahmi Gür) ilginç saptamalar var. Bazılarına yer vermek istiyorum vesileyle.

“… Neresi gomilis olmuş Mamıdın? Gaşı, gözü, eli ayağı aynı. Bizimle yer, bizimle çalışır orakta harmanda. Ağnamadım getti?..”

(Adike Makal-Mahmut Makal’ın annesi)

“… iyi de sen neyaptın Köy Enstitüleri konusunda..”

“… Öğretmenim sizin kitaplarınız üzerine şu incelemeyi yazdım…”

“…”

“…Bir kitabı alamamanın acısını bilirim. Al oku “Ortakçıları”, benden olsun. İlla ki para vermek istiyorsan öğretmen olunca yoksul çocuklara benim adıma kitap alırsın kardeşim…”

(Talip Apaydın—Hasoğlan

Y.K.E Müzik Öğretmeni)

“Kimseye belli etmeden Vatan Cephesine yazıldım. Çoğumuzu attılar. Ben kaldım. Neme lazım devletle uğraşmak…”

(Hacı Şevket Arruk—Tatlıca köyü eğitmeni)

Bir Köy Enstitüsü öğrencisini o yıllarda yazdığı şiirin ilk bölümündeki içtenliğine bakın:

“Özledim özledim köyüm Ökes’i

Tas tas ayranını içesim geldi

Hani nerede kaval sesi, çan sesi?

Koyunu kuzudan seçesim geldi.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.