İstanbul’da yapılması planlanan Kanal İstanbul projesi gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Birçok STK İstanbul’a büyük zarar vereceğini söyleyerek projeye karşı çıkarken; Trakya’da bulunan STK’lar da projenin yalnızca İstanbul’a değil Trakya’ya da ciddi zararlar vereceğini belirtiyor. Bu kapsamda çalışmalar yapan ve itiraz dilekçeleri hazırlayan STK’lar, bilimsel verilere dayanan itiraz dilekçelerini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine vermeye başladı. Edirne’de bulunan yaklaşık 30 STK, Edirne Kent Konseyi öncülüğünde düzenlenen basın toplantısında ‘Kanal İstanbul’u İstemiyoruz. Trakya’yı Bölemeyecekler’ diyerek projeye karşı olduklarını açıkladılar.
GÖKERKÜÇÜK: “İTİRAZ DİLEKÇELERİMİZ TAMAMEN BİLİMSELDİR”
Edirne Kent Konseyi Başkanı Ziya Gökerküçük, burada yaptığı açıklamada, “Gündemimiz milyonlarca vatandaşı ilgilendiren asgari ücret olması gerekirken; ne yazık ki Kanal İstanbul’la yatıp Kanal İstanbul’la kalkıyoruz. Tek gündemimiz bu oldu. Bu konuda tüm kurumlar bir şeyler yapmaya çalışıyor; yapılmalı da. Edirne’deki birçok kurumun Kanal İstanbul’a karşı olduğunu vurgulamak amacıyla basın toplantısı düzenledik. Ülkenin dört bir yanından birçok kurumun titiz çalışmaları sonucu, sağlıklı verilerle bir itiraz dilekçesi hazırladık. Fakat Trakya olarak bu bize yetmedi. Çünkü İstanbul’un yaşayacağı tehlikelerin yanında Trakya’nın da yaşayacağı birçok tehlike var. Trakya Platformunun Bilim ve Hukuk Kurulu kendi verilerine dayanarak, yeni dilekçeler oluşturdu. Bu veriler her gün yenilendi, bugün de son şeklini aldı. Tabii ki bütün dilekçeler geçerlidir. Ancak bazı TV programlarında da tartışılırken itiraz dilekçelerinin siyasi olduğu, hiçbir kanıtı olmadığı şeklinde konuşmalar yapılıyor. Bizim itiraz dilekçelerimizin hepsi verilere dayanır ve bilimseldir. Kaynaklar da devletin yasalarıdır. Kimse bu itirazlar siyasidir diye düşünmesin.” ifadelerini kullandı.
ÇOLAK: “PROJENİN TRAKYA’YI ÇÖLLEŞTİRME TEHDİTİ VARDIR”
Trakya Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Nihat Çolak ise, “Trakya Platformu olarak sadece Edirne değil; Kırklareli ve Tekirdağ’da da aynı itiraz metinlerini ortaklaştırdık. Çünkü Trakya bir bütün. Trakya sadece Kanal İstanbul’a yakınlığı nedeniyle Kırklareli’nin itiraz etmesiyle mümkün olmaz. O yüzden 3 şehrin bir arada itiraz etmesi gerektiğini düşündük. Kanal İstanbul’un bu 3 ile etkilerini platformumuzun bilim ve hukuk kurulundaki uzman arkadaşlarımızın hazırladığı itiraz dilekçeleriyle ortaklaştırdık. Trakya’nın her ilinde, her ilçesinde bu ortak itiraz metinlerini iletmeye başladık. Yine Kanal İstanbul’un Trakya’ya etkileri noktasında bilim insanlarıyla, kentlileri buluşturan bir çalıştay yapmayı da düşünüyoruz. Bunu da kısa zaman içerisinde gerçekleştireceğiz. Buradan çıkan sonuçları da kamuoyuyla paylaşacağız. Trakya’yı savunmaya devam edeceğiz. Çünkü Kanal İstanbul tartışmaları genelde İstanbul etkileri üzerinden değerlendiriliyordu. O da doğrudur; İstanbul da bizim İstanbul’umuzdur. Ama Trakya’ya etkileri, Trakya’yı çölleştirme tehditlerini açığa çıkararak bir itiraz dilekçesi oluşturduk.” dedi.
EREN: “TÜRKİYE SEFERBER OLDU”
TMMOB İKK adına Yılmaz Eren de, “23 Aralık’ta görüşe açılan çevresel etki değerlendirme raporuna karşı itirazlarımız sürüyor. Bu süre 2 Ocak akşamı sona eriyor. 10 günlük bir süre içerisinde çok fazla bir çalışma yapma şansımız olmadı ama şunu gördük; Türkiye seferber oldu. Duyarlı örgütler seferber olduğu gibi; Anadolu’ya da yayıldı bu. Trakya bundan büyük ölçüde etkilenecek. Çünkü Marmara havzası oraya kadar dayanıyor. ÇED raporuna baktığımızda bilimselliğe aykırı bir proje olduğu gördük. Bunu hazırlayanların baskı altı imzalandığını gördük. Ortada bir skandal vardır. Siyasi iktidar bunu uygulamaktadır.” şeklinde konuştu.
Kerem Filiz