SOL PARTİ, AKP’NİN TARIM POLİTİKALARINI ELEŞTİRDİ

Sol Parti Edirne İl Teşkilatı adına yapılan yazılı açıklamada, AK Parti’nin tarımın acil yanıt bekleyen sorunlarına yanıt üretemediği ileri sürüldü.

Sol Parti Edirne il Başkanlığı adına yapılan yazılı açıklamada, AK Parti’nin tarım politikaları eleştirildi. AK Parti iktidarının tarımın acil çözüm bekleyen sorunlarına yanıt üretemediğinin savunulduğu açıklamada, Sol Parti’nin hazırladığı önerileri şu şekilde paylaştı:

“Toplum yoksulluk, açlık, yetersiz ve sağlıksız beslenme tehdidi altında yaşam mücadelesi verirken küçük çiftçiler ise üretimi bırakmaya zorlanıyor. Tanzim satışları, gıdada KDV’nin düşürülmesi, Tarım Kredi Kooperatifi marketlerindeki indirimler gibi geçiştirici adımlar ne çiftçinin üretim güçlüğüne derman oluyor ne de halkın karnını doyuruyor. SOL Parti olarak “Tarım Yol Haritası” başlığı çerçevesinde tarımda yapılması gerekli olanları, sorunun çözümünde gıda sistemini tohumdan sofraya bir bütün olarak ele almak gereğinden hareket ile, öncelikle üretim maliyetlerini düşürecek bir dizi acil adım önerdik ve bunları halkın gıda sistemi olan gıda egemenliği mücadelesi ile buluşturulması gerektiğini belirtti.

TARIM YOL HARİTASI

“Tarım Yol Haritası” şöyle:

Üretim maliyetleri düşürülmeli: AKP iktidarının, tarımı sermayenin çıkarlarına uygun politikalarla şekillendirmesiyle girdi üretim ve tedarikinde piyasalara ve dışa bağımlılık arttı; çiftçilerin üretim maliyetleri ve borçları katlandı. Mazot, elektrik gibi temel girdilerin üretim ve dağıtımı kamu eliyle yapılmalı; girdi maliyetleri kur farkından etkilenmeyecek biçimde sabitlenmelidir. Üreticilere ücretsiz gübre verilmeli, kamu eliyle kompost gübre üretilmelidir. Üreticiler toprak, su, tohum gibi üretim araçlarına ücretsiz erişmelidir. Geçimlik tarım yapanların elektrik, su ve Ziraat Bankası’na olan tüm borçları silinmelidir. Çiftçiyi tarımda tutacak düzeyde destekleme alımı ve sübvansiyon yapılmalı: 1980’den itibaren IMF ve Dünya Bankası’nın dayattığı istikrar ve yapısal uyum programlarının uygulamaya konulmasıyla tarımdaki sübvansiyon ve desteklemeler işlerliğini yitirdi. Bütçede tarım için ayrılan pay gittikçe azaltıldı. Tarım desteklerinde sertifikalı şirket tohumu kullanılması şart koşulup atalık tohumla üretim yapanlar destekleme dışında bırakılarak tohumda şirketlere mecbur bırakıldılar.

Çiftçiye dönük tüm fiyat desteklemeleri girdi maliyetlerine endekslenmelidir. Taban fiyat uygulaması girdi maliyetleri + kâr + asgari refah payı hesaplamasıyla yapılmalıdır. Kamu kurumları şirketler lehine değil, çiftçilerin yararına olacak şekilde destekleme alımı yapmalıdır. Gayrisafi milli hasıladaki (GSMH) tarımsal destekleme için ayrılan kaynak oranı artırılarak küçük çiftçiliğin varlığının sürdürülmesi için kullanılmalı. Üreticilere verilen teşvik primi sertifikalı tohum dayatmasından kurtarılmalı ve üretimi sürdürecek yeterli seviyelere çekilmeli.

İthalat teşvikleri son bulmalı: AKP iktidarı yerel üretimi güçlendirmek yerine ithalatı teşvik edici politikalar benimsedi. İthalatta gümrük vergisi indirimleri gibi uygulamalarla gıdayı serbest piyasa karşısında korumasız bıraktı. İddia edildiği gibi gıda enflasyonu düşmedi, önüne geçilemez şekilde yükseldi. Üreticiler hasat dönemlerinde yapılan ithalatlarla köşeye sıkıştırıldı, üretimden el çektirildi. Dövizdeki yükseliş ile birlikte ithalat için cebimizden çıkan para gitgide büyüdü. İthalat ve ihracatı önceleyen tarım politikası yerine yerel üretim ve tüketime dayalı bir tarım politikası inşa edilmelidir. Tüketiciye daha pahalı ürün veren, üreticinin emeğinin karşılığını alamadığı ve yalnızca piyasa aktörlerini güçlendirecek bu türden uygulamalar derhal son bulmalı. Küçük çiftçiler lehine olacak şekilde yerel üretim teşvik edilmeli. Hayvan ithalatı yapmak yerine yerel besi üreticisi desteklenmeli.

Üreticinin pazar erişimi sağlanmalı. Şirketlere ve market zincirlerine verilen imtiyazlar son bulmalıdır. Çiftçinin doğrudan tüketici ile buluşmasını sağlayacak satış kanalları geliştirilmeli, yaygınlaştırılmalı ve tedarik zincirleri kısaltılmalıdır.

Gıda egemenliği tesis edilmeli: Gıda ve tarım politikaları, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde piyasa dışı, nitelikli ve devamlılığı sağlanabilir şekilde agroekolojik üretim ilkeleri etrafında düzenlenmelidir. Yerel üretimin güçlendiği, üreticinin emeğinin karşılığını alabildiği, tüketicinin sürekli zamla boğuşmadığı, şirketlerin ve piyasanın değil, halkın kontrol ve denetiminde bir gıda sistemi oluşturulmalıdır.”

Gözde Kabasakal

banner8
Haberler