1 Kasım 1922'de kabul edilen bir kanunla, halifelik ve saltanat birbirinden ayrıldı ve saltanat kaldırıldı. Böylece, Osmanlı Devleti hukukî olarak sona ermiş ve Türk inkılâplarının en önemlilerinden biri gerçekleştirilmiş oldu.
Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi, Saltanatın Osmanlı Devleti'nde babadan oğula geçen bir tahtın adı olduğunu yeniden hatırlatarak, "Atatürk, egemenliği, padişahtan alıp, gerçek sahibi olan millete vermeyi dikkatli bir biçimde gerçekleştirmiştir. Saltanatın kaldırılması ile Cumhuriyet fiilen kurulmuştur. 1 yıl sonra da ilan edilmiştir." dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi adına ADD Edirne Şubesi Y.K.Başkanı Celil Özcan, konuyla ilgili şunları kaydetti:
"MUSTAFA KEMAL PAŞA, ANADOLU’YA ÇIKTIĞI GÜNDEN İTİBAREN ULUSAL EGEMENLİĞE DAYALI BAĞIMSIZ BİR DEVLET KURMAYI HEDEFLİYORDU"
Fakat bu hedefi gerçekleştirebilmek için öncelikle ulusal güçleri birleştirmek, siyasi birlik ve beraberliği sağlamak ve savaşın kazanılmasına öncelik vermek gerekiyordu. Mustafa Kemal Paşa bir yandan ulusal güçleri birleştirmeye ve Kurtuluş Savaşı’nın yönetim mekanizmasını kurmaya çalışırken, bir yandan da milli egemenlik anlayışını çevresindekilere benimsetmeye gayret etti. Genelge ve kongrelerle milli egemenlik anlayışını çevresinde yaydı. TBMM’yi açmakla da milli egemenlik ilkesini yürürlüğe koydu. TBMM’nin kurulmasından itibaren milli egemenlik ilkesi uygulanıyordu. Saltanatın varlığını sürdürmesi bu ilkeye ters düşmesine rağmen, kamuoyunun hazır olmamasından dolayı saltanata dokunulmamıştı.
"TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN AÇILMASI İLE BİRLİKTE TÜRK TARİHİNDE YENİ BİR DÖNEM BAŞLAMIŞTI"
20 Ocak 1921'de kabul edilmiş olan Anayasada, egemenliğin millete ait olduğu belirtilmişti. Ancak bu tarihlerde Kurtuluş Savaşı devam ettiğinden, saltanatın kaldırılması için şartlar uygun değildi.
Mudanya ateşkes antlaşmasından sonra Barış konferansı hazırlıkları başladığında İstanbul hükümeti TBMM Hükümetinin yanında görüşmelere katılmak istediğini belirtmiştir. İtilâf Devletleri, Lozan Barış Konferansına, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile birlikte İstanbul Hükümeti'ni de davet ettiler. Osmanlı Hükümeti bu daveti kabul etti. Galip devletler bu davranışlarıyla, Türkler arasında ikilik çıkararak, menfaatlerini daha iyi savunacaklarını düşünüyorlardı. Osmanlı Hükümeti'nin konferansa katılma arzusu, milli mücadelenin ruhuna ve Anayasaya aykırı idi. Mustafa Kemal Paşa buna çok sert bir şekilde cevap vererek İstanbul Hükümetinin bağlı olduğu saltanat makamının kaldırılması için TBMM’de görüşmeler başlatmıştır.
"1 KASIM 1922’DE ALINAN BİR KARARLA ÖNCE SALTANAT MAKAMI HALİFELİK MAKAMINDAN AYRILARAK DİNİ VE SİYASİ YETKİLERİNİN AYRILMASI SAĞLANDI"
Bu makamın zaten 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgaliyle kalkmış olduğu belirtildi. Halifelik makamının ise devam etmesi ve Osmanlı hanedanından da bir kişinin TBMM tarafından bu göreve getirilmesi kararlaştırıldı.
Kısaca, Kurtuluş savaşını TBMM kazandığı halde Lozan Konferansına saltanatı temsilen İstanbul Hükümetinin de çağırılması, İstanbul Hükümeti ve Padişahın Kurtuluş savaşı sırasında ulusal direnişe karşı olması, Ülke yönetiminde ve barış görüşmelerinde iki ayrı hükümetin bulunmasını uygun olmaması ve bu ikiliğe son verilmek istenmesi, Saltanat siteminin ulusal egemenlik anlayışıyla bağdaşmaması ve TBMM’nin açılışından itibaren zaten saltanat olmaksızın ulusal egemenliğin uygulanıyor olması saltanatın kaldırılmasının nedenleridir.
"SALTANATIN KALDIRILMASI İLE ÜLKEDE İKİ AYRI YÖNETİMİN BULUNMASINA SON VERİLDİ. ULUSAL EGEMENLİĞİN TAM OLARAK SAĞLANMASI İÇİN ÖNEMLİ BİR ADIM ATILDI"
TBMM Türkiye’de tek yasal güç haline geldi. Din ve devlet işlerinin tek bir makamın elinde bulunmasına son verildi. TBMM, Halifeliğin İngiltere tarafından kullanılmasını engellemek amacıyla Osmanlı Hanedanından Abdülmecid Efendi’yi halife seçtiğini ilan etti. Lozan Barış görüşmelerinde Türkiye’nin tek bir heyet tarafından temsil edilmesi sağlandı. Böylece İtilaf devletlerinin ikilik çıkarma planı sonuçsuz kaldı.
"SALTANATIN KALDIRILMASI İLE İSTANBUL'DAKİ OSMANLI HÜKÜMETİ İSTİFA ETTİ. SON PADİŞAH VAHDETTİN, 17 KASIM 1922'DE İNGİLİZLERE SIĞINIP İSTANBUL'U TERK ETTİ"
Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta saltanatın kaldırılması ile ilgili görüşmelerin uzaması ve bu kurumun devam etmesini isteyenlerin faaliyetleri karşısında şunları söylediğini belirtmiştir: “Efendiler hakimiyet ve saltanat kimse tarafından hiç kimseye ilim icabıdır diye görüşmeyle tartışmayla verilmez. Hakimiyet ve saltanat kuvvetle kudretle zorla alınır. Osman oğulları Türk milletinin hakimiyet ve saltanatına zorla el koymuşlardır. Bu haksız durumu altı yüzyıldan beri sürdürmüşlerdir. Şimdi de Türk milleti bunlara hadlerini bildirerek hakimiyet ve saltanata isyan ederek idareyi kendi eline almış bulunuyor. Bu bir oldu bittidir. Konumuz millete saltanatı bırakmak ya da bırakmamak değildir. Mesele zaten olup bitmiş bir gerçeği ifade etmekten ibarettir. Bu derhal olacaktır. Burada toplananlar meclis ve herkes meseleyi olduğu gibi görürse doğru olur. Aksi takdirde gerçek yine gerektiği şekilde belirtilecektir. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.”
"SALTANATIN KALDIRILMASI, EGEMENLİĞİN YANİ YETKİNİN TEK KİŞİDEN ALINARAK, MİLLETE VERİLMESİ BAKIMINDAN ÖNEMLİ BİR “DEVRİM”DİR"
Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu olarak, “1 Kasım 1922 tarihinde gerçekleştirilen Saltanatın kaldırılması Devriminin ve Cumhuriyetimizin fiilen kurulmasının 100. yılını kutluyoruz."
Gözde Kabasakal