Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, yaptığı yazılı açıklamada, yıl sonunun gelmeden eğitim çalışanlarının maaşlarının açlık sınırına dayandığını ifade ederek, “Bu kaotik ekonomik iklimde alım gücü her geçen gün biraz daha düşen, yoksulluk sınırının yarısının bile altında ücret alarak hayata tutunmaya çalışan eğitim emekçisi, bu tablo yetmezmiş gibi bir de adaletsiz vergi dilimi uygulaması yüzünden senenin sonuna doğru daha da az ücret almakta, daha da fakirleşmektedir” dedi.
Konfederasyonları Birleşik Kamu İş’in Ekim ayındaki araştırmasına göre; ekmek, un, bulgur ve makarnanın 1 yıldaki ortalama fiyat artışının yüzde 137, süt ve süt ürünlerindeki yıllık ortalama fiyat artışı yüzde 99, sebzelerdeki yıllık ortalama fiyat artışının yüzde 322’yi bulduğunu ileri süren Akçay, açıklamasında şunlara yer verdi:
“Kamu emekçisinin aldığı ücretler gündelik ihtiyaçları gidermek için bile yetersiz hale gelmiştir. Ücretlerine bakliyata gelen zam kadar bile artış alamayan eğitim emekçisi, her geçen gün kredi ve borç batağına biraz daha saplanmaktadır. Hükümet, toplu iş görüşmelerinde yetki sahibi olan sarı sendikaların da yardımıyla zam bile denemeyecek kadar küçük miktarlarda ücret artışı yaptığı kamu emekçisine, vergi alırken zengin muamelesi yapmakta; kaşığın ucuyla verdiğini kepçenin dolusuyla almaktadır.
“Milletvekili maaşları öğretmen maaşını geçmemeli” vizyonuyla kurulan bu Cumhuriyet, artık OECD ülkeleri arasında öğretmene en az ücret veren 5.ülke olduğu halde, üstüne bu vergi adaletsizliğinin sürdürülmesi bıçağın kemiğe dayandığı değil, kesmeye başladığı safhadır. Kasım ayı itibariyle işe yeni başlayan bir öğretmenin aldığı ücret, vergi kesintileri yüzünden 8.764 liraya kadar düşmüş, 8.223 lira olan açlık sınırına dayanmıştır. Ülkede kira ortalamasının bile 6.500 TL olduğu düşünülürse bir eğitim emekçisinin aldığı maaşla ihtiyaçlarını gidermesi, geçinebilmesi imkansıza yakındır. İşte bu yüzden; bu vahim ve acil sorunu bile Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda işlemeyi düşünmeyen Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenlerin yeterliliğini ölçmeye kalkmak yerine onların ücretlerinin yetersizliğini çözmelidir. Önce kendi yetersizliğini ortadan kaldırmalıdır. Eğitim emekçisinin haklarının ve refahının her zaman savunucusu olan Eğitim-iş olarak hükümete sesleniyoruz: Ya verdiğiniz ücretler oranında vergi alın, ya da vergi aldığınız oranda ücret artışı yapın.
Gelin, bu haksızlığa birlikte karşı çıkalım! Gelin insanlık onuruna yaraşır ücretler ve insanca çalışma koşulları için birlikte mücadele edelim. Gelin, en iyi yaptığımız şeyi yaparak bize bu rezaleti reva görenlere “ders” verelim! Yalnız ve çaresiz değilsiniz, Eğitim-İş var!”
Yavuz Göktaş