Özdağlı, “Baltayı doğaya değil, vicdana vurdular” başlığıyla yayımladığı açıklamada, zeytinliklerin, ormanların, meraların ve kıyıların tek kalemde “yatırım alanı” ilan edilebileceğine dikkat çekerek, yeni yasanın doğanın korunması yerine rantı öncelediğini ifade etti.
Sessiz bir çığlığın toplraklardan yükseldiğini belirten Özdağlı, "Zeytin ağaçlarının dallarından, ormanların serinliğinden, toprağın kalbinden geliyor bu ses. Ama duyan yok. Yeni yasa ile birlikte Çevresel Etki Değerlendirmesi süreçleride hızlanacak. Artık ‘Bu ormanda ne yaşar?’ diye sorulmadan kepçeler girecek, dinamitler patlayacak” dedi.
Köylülerin, yerel halkın ve çevrecilerin sürecin dışına itildiğini söyleyen Özdağlı, “Halk dışarda. Uzman dışarda. Doğa dışarda. İçeride kim var? Yatırımcı. Ve sadece o,” derken özellikle zeytinliklerin enerji yatırımlarına feda edilmesine dikkat çekti.
"YASA DEMOKRASİYE DARBEDİR"
Söz konusu yasa teklifinin sadece doğayı değil, halkın sesini de susturduğunu belirten Özdağlı, “İtiraz hakkı yok. Mahkemeye gitmek zor. Kararlar ‘stratejik yatırım’ kılıfı altında hukukun dışına taşınıyor. Bu, yerel katılımın mezar taşını dikmektir” dedi.
Açıklamasında tüm doğa ve yaşam savunucularına da çağrıda bulunan Özdağlı, şöyle dedi:
“Bu yasa geçerse sadece ağaçlar kesilmeyecek, vicdanlarımız da budanacak. Ama biz susmayacağız. Çünkü bu toprakların her karışında bir annenin duası, bir çocuğun gülüşü, bir çiftçinin emeği var. Hiçbir yasa bunlardan daha güçlü değildir.”
Haber Merkezi