KAKAVANIN ÖZÜ ŞU:
Ay açıklamasında şöyle dedi “Ben 1950 yılanda bu yana Kakava kutlamalarına giderim. O zamanlarda özellikle Menziliahır mahallesinde Tepekapı caddesinde ikindi namazından sonra Acaçeşme (Gogo) mezarlığına kadar kabirlerin içine girilerek, eğlenilirdi.Orada davullar, zurlanalar ince sazlar çalınır, oyunlar oynanıp göbek atılırdı. Bu kutlamaları o dönemde Çeribaşı seçilen “Ben Misır çingenesiyim” diyen Salih Küçükcıvan organize eder, yanında kızları alıp roman havaları oynayarak para toplardı” dedi
NEDEN MENZİLİAHIR?
Osmanlıların İstanbul’u fethinden sonra devlet erkanı Edirne’den ayrıldığını belirten Ay, “ Sarayın yakınlarındaki Menzilahar mahallesindeki evler boşalıyor. O zamana kadar çadırlarda yaşayan Çingeneler Menzilahır’daki boşalan evlere yerleşiyor. Onlar da Edirne halkına uyum sağlayarak,5 mayıs Fetih bayramını kendilerince kutlamaya başlıyorlar. Zamanla Romanların yaptığı şenlikler Kakava şenliklerine dönüşüyor.
Bir efsaneye göre Mayıs sabahı Çingenelerin suya girme sebepleri, Çingenelerin kralları olan Çingene Firavunu Allah’a isyan ediyor.ve Allah tarafından Mısır’da Nil nehri kenarındaki bir köyde 40 zincire vurularak nehir suyuna atıyorlar. Çingeneler firavunun öldüğüne inanmıyorlar. Onun tekrar sudan çıkacağını ümit ettikleri için “Babafingo sudan çıkacak” diye suya girerler,yıkanırlar.6 Mayıs bahar başlangıcı olduğu için bu geleneklerini sürdürürler.” Dedi
BİR BAŞKA YIKANMA GELENEĞİ
Rivayete göre Sazlıdere Savaşı’ndan galip çıkan Osmanlı askerlerinin kanlı ve kirli elbiselerini Tunca nehrinde 6 Mayıs sabahı güneş doğmadan önce yıkadıklarını kaydeden Ay, “ Edirne halkı arasında bu davranış gelenek haline gelmiş ve bugüne kadar 6 Mayıs’da Tunca nehrinde Kakava’da el yüz yıkama adeti sürdürülmüştur..
Bu geleneği turizm açısından değerlendirirsek daha şaşaalı bir şekilde bir masal şenliğine getirip turizm sektörüne kazandırılmalıdır. Zira turizmde masallar ve hikayeler satar.Bu doğru da yanlış da olsa bu kesindir. Şimdi Tunca nehri suyu ile ellerini yüzlerini yıkayanlar yok. Bunların ayarlanması ve yapılması gerekir.
Sabah saatlerinde nehir kenarında onlarca fotoğrafçı bekliyor. Ancak elleri boş kalıyor. Burada çekilen ilginç bir fotoğraf kentimizin kaderini değiştirebilir. Bu amaçla o sabah kalabalık bir Çingene topluluğu o saatlerde coşku içinde suya girip Babafingo’yu aramaları senaryosunun fotoğraflanmasını gerektirir.” Diye konuştu.
KAKAVA ATEŞİ NASIL DOĞDU
Kakava ateşi konusunda açıklama yapan İbrahim Ay, “ Edirne’nin fetih günü olan 5 Nisan 13617 de tam güneş tutulması yaşanıyor.O nedenle her taraf zifiri karanlığa bürünüyor. O gün ortamı aydınlatmak için büyük bir ateş yakıldı Bu ateş günümüze kadar uzadı. Her yıl tekrarlanarak gelenek haline geldi. Daha sonraları ise Kakava ateşi olarak devam etti. Esasında Kakava, KA-KAA’dan gelir Bu da Fetih Bayramı anlamına gelir. Fakat daha sonraki yıllarda göçler nedeniyle Edirne’ye gelen göçmenler bu ateşi görünce “ Be ağanın ne Vağ” diye sorulduğunda yerli halk KA-KAA var der. O da daha sonraları halk arasında KAĞ_KEĞ-VAĞ diye telaffuz edilir. Daha sonra bu sözcük Kakava’ya dönüşür . Bu isme dönüşmesi 5 asır sürmüştür.” Dedi.
BUGÜNE GELİNCE:
Günümüzde 5 Mayıs günü ikindi vakti Kırkpınar güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi mevkiinde toplanıldığını belirten Ay,”, Yakılan ateşin üstünden atlanır. 6 Mayıs sabahı yeni yılın bereketli geçmesi ve sıkıntılardan arınmak için şafakla birlikte Tunca nehri kıyısına akın edilir. Gençler nehre girerken nehre girmeyenler kaplara doldurdukları sularla ellerini yüzlerini yıkarlar. Sıkıntılardan arınmak için yıkananlardan bazıları dilek tutup söğüt ağacı dallarını koparır.bu dallar evlerin kapılarına da asılır.Davul zurna eşliğinde göbek atarak Tunca nehri kenarına gelen genç kızlar gelinlik giyip evlilik için hazır oldukları mesajını verirler.
Bugüne kadar her zaman hor görülmüş kimsenin umurunda olmamış fakat sinemada, dizilerde ve şarkılarda reytingi her zaman çok yüksek olan Roman kardeşlerimiz ellerinden kayan bir Kakava-Hıdırellez kutlamaları yapılıyor” dedi.
KAKAVA HIDIRELLEZ HALİNE DÖNÜŞTÜ
Kutlanan Kakava’nın hıdrellez haline dönüştürüldüğünü belirten Ay,” Böylece kutlama Çingene kültüründen uzaklaşıyor. Kutlamalardaki dans grupları dahi onların değil. Bu kültüre en çok sahiplenmesi gereken Roman topluluğudur. Bu kültüre asırlardır sahip çıkan Roman arkadaşlarımız değil midir? Peki bu kutlamalarda roman vatandaşlarımız neresinde? Çingenenin olmadığı bir Kakava kutluyoruz.. Sağ olsunlar Belediyemiz, Valiliğimiz bu festivale el attılar. Fakat,yapılan roman danslarının içinde roman yok. Platform yapılıyor turistlerin tam eğleneceği saatlerde kutlama bitiyor. Öğlen saat 15.00’de başlayan müzik 17.00’ye kadar bitiyor. Bu aralığı çok iyi değerlendirmek zorundayız. Şehrin en çok para kazanacağı bir etkinlikte hiçbir aktivite olmuyor.” Dedi
BELEDİYE BAŞKANIMIZA BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Belediye başkanının yapması gereken görevlere değinen Ay, “ Her yıl 5 Mayıs günü Kakava- Hıdırellez’de Roman mahallelerinde belirli sokaklarda evler renkli boyanmalı, el yapımı hediyeler eşyalar hediyelik eşyalar pazarlanmalı buralarda ayrıca müzik de olmalı. Bu sokaklardaki roman vatandaşlarımız turizm konusunda eğitilmeli, el sanatları öğretilmeli bu halkımızın para kazanması sağlanmalı. Diğer taraftan kültür ve Turizm Bakanlığında Kakava- Hidırellez’in festival olması sağlanarak bu konuda destek ve ödenek sağlanmalı. Bakıyoruz, bölgemizin en önemli eğitim kurumu olan Trakya Üniversitesi’nde kakava ve Hıdırellez konusunda hiçbir çalışma yok. Raman Enstitüsü var onun içinde Kakava-Hıdırellez yok. Diğer taraftan yine ilimizin en önemli meslek kuruluşu olan Edirne Ticaret ve Sanayi Oda’mız bu festivali haftanın tüm günlerine yaymak sadece Edirne Valiliğinin, Belediyenin değil şehirde bundan yararlanıp para kazanan esnaları temsil eden ETSO’nun görevi olmalıdır. Sivil toplum kuruluşlarımız da devletten destek beklemeden böyle etkinlikler yapmalı.” Dedi
HAYALİM NEDİR
Kakava ve Hıdrellez için bir dans gösterisinin yapılması gerektiğini belirten Ay, “ değerli Roman vatandaşlarımızın da içinde bulunduğu Anadolu Ateşi Dans Topluluğu tarafından profesyonel bir şekilde yapılması , hem şehrin kültürüne tanınmasına, hem de konaklamalı turizmine en önemlisi de ekonomisine değer katacağını biliyoruz. Bu dans gösterisi de nasıl ki Truva dansı yapılıyor ve ülkelere turizm Bakanlığı götürülüyorsa bizim de aynısını yapmamız gerekir. Bu konuda mülki amirlerimize ve mahalli yönetimlerimize çok iş düşmektedir.”dedi
BU KONUDA BİR RİCAM OLACAK.
Edirne valiliği ve Edirne Belediyesinden bir istirhamının olduğunu belirten Ay, “ Kakava-Hıdırellez Festivalinde makas ayaklar, saçma ve alakasız kıyafet giymiş ve para ile tutulmuş palyaçoların yerine Çingene kıyafetleri giydirilen vatandaşlarımız sadece 9/8 Edirne müziği çalan 3-4 müzik grubu çıkarılıp “ Roman Gecesi” düzenlense , roman yemekleri yenilse kanımca daha iyi olacaktır. Romanların bu festivalde sahada en önde yer almaları önere edilmeleri gerekmektedir” diye konuştu.