Burada çok önemsediği son kitabı hakkında açıklama yapan Tunca, konu hakkında şöyle dedi, “ Abdurrahman Hibri Çelebi Enisül - Misimirin adında bir kitap yazmış.Bu kitabı 1750’li yıllarda yazmış.Bu Edirne’de fazla bilinmeyen bir kitap.Ben televizyonculuk yaptığım dönemlerde sık sık ön plana almayı denedim. Buna karşın bu değerli insanın çok bilindiğini sanmıyorum. Onun ilk kitabı olan Enisül-Müsümirin. Dünyanın herhangi bir yerinde birisi Edirne’nin tarihini ele almayı düşünse mutlaka kaynak olarak göstermesi gereken bir kitaptır. Bu kitapta Edirne gece sahabetleri anlamında detaylı şekilde anlatılmış. Edirne’nin bu anlamda özelliğini bilen insan sayısı az 600 sayfadan oluşan bu kitabı ben hazırladım. Bu gerçekten çok yorucu bir çalışma oldu. Enisül Müsümirin’i Osmanlıcadan Türkçeye çeviren Ratıp Kazancıgil olmuştur.Kitabıma Kazancıgil’in çevirisini koydum. Bu kişi hakkındaki diğer bilgileri ben topladım. Bir de daha önemlisi Abdurrahman Hibri Çelebi’nin mezarının Serez’de olduğu iddia ediliyordu. Rahmetli Latif Bağmen de mezarın Serez’de olduğunu iddia etmişti.Biz araştırdık Onun aile mezarının kardeşi dahil Yıldırım Mezarlığında olduğunu ortaya çıkardık.Kitabımda onun öyküsü var. Kitapçılığın çok pahalı olduğunu belirten Tunca, buna rağmen böyle değerli eserlerin kazandırılmasının bu zahmete değdiğini belirterek; “bence Edirne’yi tanımak isteyen herkesin kitaplığında bu kitap bulunmalı.bilgi sahibi olan ve Edirne hakkında yazmak isteyenler bu kitaptan yararlanır.Bu kitap sadece Edirne değil Osmanlının da bir kent tarihi. Bunu yazan da Edirneli Abdurrahman Hibri Çelebidir” dedi .
EDİRNE HAKKINDA EN ÇOK ESERİ OLAN BENİM
Bugüne kadar Edine hakkında en çok kitap yazanın kendisi olduğunu belirten Tunca, “ Edirne’yi ön plana çıkarıp tanıtmayı amaçladığı için kitaplarında yüksek oranda indirim yaptığını belirten Tunca, “Edirne halkımızın bu tür kitaba yeterli ilgiyi gösterdiği kanısında değilim. Edirne’yi araştıran ve bilgi sahibi olmalar konusunda hayal kırıklığı yaşıyorum. Bu araştırma yapmaya değer, neden insanlar kendi iline merak etmez, neden böyle oluyor. anlamıyorum. Edirne’yi bu kitapların dışında tarihiyle ve güncel dünyasıyla kaleme almış ikinci bir kişi yok. Çok ilginçtir. Edirne tarihi konusunda emeği olduğunu bildiğimiz biri Öğretim üyesinin bana gelen kişiye 1905 yılandı Edirne’de bir yangının olmadığını iddia etmiş. Oysa Edirne tarihinin en büyük yangınlarından biri 1905 yılanda Kaleiçi semtinde yaşandı.1514 tane tarihi konak bu yangında yandı kül oldu. Zamanın Belediye Başkanı Dilaver Bey yanan evleri yeniden yaptırdı.Kaleiçi’nin bugünkü planını Dilaver Beye borçluyuz. Mahalle yanmadan önce evler arasında dar alanlar ve düzensizlik varmış. Bu yangını Dilaver Beyin çıkardığına dair iddialar var.Yangının çıktığı sırada Dilaver Bey sofrada imiş bu sırada tulumbacılara “dört teneke gaz yağı dökün yangın büyüsün” diye iddialar doğru değil . Bu konu abartılmış. Edirneli bir yazarın bu yangını yok sayması beni çok üzdü. Bu arada Edirneli gençlerin okumasını öne çıkarmak amacıyla bu kitaplarımı yazıyorum. Ne yazık ki bu alanda beklenen ilgi yok.” dedi
EDİRNE’NİN HER SOKAĞI TARİHİ ZENGİNLİKLE DOLU
Edirne’de kültür alanında hizmet yapması gereken kurumların üzerlerine düşen görevlerini yeterince yapmadığını belirten Tunca, “Edirneli yöneticiler gençleri okumayı özellikle Edirne tarihini özendiren bürolar açmalı. Ben bu çalışmaları görmeden ölmek istemem. Edirne’de Kültür Müdürlüğünün varlık sebebi nedir? Bu kurum Edirne’nin tarihini, kültürünü en iyi şekilde tanıtmalı. Edirne gibi tarih bakımdan zengin bir il yok. Ben bu müdürlüğün yakınında da oldum bu şekilde bir çalışmasını göremedim. Dilerim bu konuya el atılır. Şunu unutmayalım. Edirne keşfedilmemiş bir hazine gibidir. Edirne’nin hangi sokağından giderseniz gidin bir tarihi zenginlikle karşılaşırsınız.Bunun yeterince korunduğunu söyleyemeyiz. Bu değerler korunmalı, yaşatılmalı ve öğretilmelidir” dedi
Fikri Yalın