Covid-19 aşısı yapılan vatandaş sayımız gittikçe artarken normalleşme sürecini de hızlandırma kararı alan yetkililer, tedbirler çerçevesindeki yasakların nerede ne kadar hafifleyeceği ile ilgili açıklamasını yaptığında hepimiz heyecanlandık. Kimileri bu hafiflemenin iyi olmadığını ve rehavete kapılırsak salgının tekrar yükseleceği endişesine kapılırken kimileri yasaklardaki bu hafiflemenin yeterli olmadığını düşündü. Yasakların hafiflemesi konusunda herkesin farklı düşünceleri varken, hava sıcaklıklarındaki yükselme ile beraber çoğu Edirnelinin aklından geçen ortak cümle, “hafta sonu bi’ nehir kenarı yaparız, özlemişiz” düşüncesiydi. Ancak risk haritasının da açıklanmasıyla ilimizin “Kırmızı” yani “çok riskli” statüsünde olduğunu görünce bu heves de kursağımızda kaldı. Kısacası ilimizde yasaklar tam gaz devam. Yani hafta sonu yine evde, yine ekran başında ya da elimizde kitapla kanepedeyiz. Kafeterya ve restoranlar yine kapalı.

Gerçi yarın hava sıcaklığının 19 dereceye kadar yükseleceğini düşünürsek motosikletinizle biraz tur atmanın zararı olmayacağı düşüncesindeyim. Tabi il dışına çıkmadan.

İlimizin durumunun 15 gün sonra tekrar değerlendirileceğini de düşünürsek bu turlamalarımız sırasında birbirimizle olan mesafelerimize, maskelerimize, tüm tedbirlerinize dikkat edelim. Bu “çok riskli” statüsünün 15 gün sonraki incelemede değişeceğini ve yasakların hafifletileceğini umuyoruz.

Bu hafta sonu için tavsiyede bulunabileceğim sadece bir kitap var aklımda. Kitaptan uyarlama film de olduğundan, isteyen filmi de izleyebilir.

ERNESTO CHE GUEVERA - MOTOSİKLET GÜNLÜKLERİ

Osman Akınhay’ın çevirisiyle Everest Yayınları tarafından 6. baskısı yayınlanan kitap hakkında Everest yayınlarının internet sitesinde şu özet geçilmiş:

Bu kitap, Che’nin 23 yaşında Alberto Granado’yla birlikte bir motosikletle çıktığı ilk Güney Amerika yolculuğunda tuttuğu günlüklerden oluşmaktadır. Che’nin  derdi  Amerika’yı keşfetmekti bir bakıma. Nitekim içindeki çağrıya uymamazlık edemeyip, üniversite eğitimini, ailesini, hatta ilk aşkı Chicniya’yı geride bırakarak yollara vurmuştu kendini.

Çeşitli ülkeleri dolaştıkça ve özellikle cüzamlıların bulunduğu hastaneleri ziyaret ettikçe, gözlerinin önündeki tablo netleşmeye başlamıştı: Hem tüm insanlığı ikiye ayıran muazzam bölünme gerçekleştiğinde halkın yanında saf tutmaya karar veriyor, hem de tüm Amerika kıtasını Yankiler dışında bir melez ırka ait sayıyordu. Kadehini Birleşik Amerika için kaldıran bir Amerikalı!

‘Lanetli’ insanlar tüm burjuvalardan çok daha yakındı bu sergüzeşte. Cüzamlıların Ceh’yi ve Alberto’yu sevmelerinin nedeni, bu iki kafadarın onlarla çekinmeden sohbet etmeleri, dertlerini dinlemeleri ve futbol oynamalarıydı  mesela. Biz de bu arada Che’nin Albert Camus’yle ortak bir noktasını da keşfediyordu: ikisi de kaleciydi.

Dolayısıyla bu kitap, sonu bir gerilla mücadelesine varan ve Küba Devrimi’ne giden bir serüvencinin ağzından anlatılmış bir yol hikâyesidir aynı zamanda…

Tekerinize taş gelmesin...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.