Adalet Kurultayı farklı meslek gurupları açımsından bu arada biz basın mensupları içinde önemli bir fırsat yarattı.
Kurultay’ın son günü sadece basın sorunlarına ayrılmıştı gün boyu basının çeşitli sorunlarını kapsayan konuşmalar oldu. Bu işin uzmanları duayenleri söz alıp,basın ve medyanın tüm sorunların masaya yatırdılar.
İlk günkü toplantılara katılma imkanım oldu. Basının sorunlarını gündeme geleceği son günde benin de dahil basın mensuplarının toplantıya katılabilmesi için tüm imkanları denedim. Belediye ve CHP’ye Kurultay’a gitmek için başvuruda bulundum olumlu sonuç alamadım. Sonunda Trakya Gazeteciler Derneğimiz başkanını aradım oradan da ses çıkmadı .
Çok arzu ettiğim halde medya ile ilgili çalıştaya katılamadım. .
Bu sorunu gündeme getirmemdeki amaç şu ;böyle basının tüm sorunlarının gündeme geldiği bir toplantıda, özellikle siyasi içeriği olmayan bir etkinlikte basın mensupları da hiç olmazsa kendi sorunlarını gündeme geldiği çalıştaylarda bulunması gerekirdi. Hiç bir Basın kuruluşu bu kadar geniş katılımlı bir toplantı yapması mümkün olmaz . Hazır fırsat gelmişken değerli basın mensubu derneklerimiz acaba bu toplantıya neden katılma gereği duymadılar?
Öğrendiğime göre başka illerden çok sayıda basın mensubu etkinliğe katıldığı ve toplantıyı izlediği halde İlimiz sınırları bitişiğinde bir yerde yapılan toplantıya neden katılma lüzumu duyulmadı ?
Burada yapılan panellerde siyasi yönlendirme yapılmaması konusuna özen gösterilmiş.
Basın mensupları için çok yararlı bilgiler verilmiş. Programa baktığımızda çok geniş kapsamlı basının her konusuna neşter vuran konuşmalar programa alınmış. Bizim sayıları her geçen gün artan dernek yöneticilerimiz, bu Kurultay’a katılmak için bir program yapamazlar mıydı?
Sanırım geçerli bir nedenleri olacak ki katılma gereği duymadılar.
Aslında son yıllarda basın sorunlarının ne durumda olduğunu basın üzerinde oynanan oyunları en iyi onların bilmesi gerekir.
Siyasi görünümü ikinci planda tutulan bir etkinlikte basın mensuplarını ilgisiz kalmasının yorumunu basın mensubu arkadaşlarıma havale ediyorum.
HALK LAF DEĞİL İŞ İSTİYOR
Bu yıl tam hasat sezonunda tarım ürünlerinin ithaline uygulanan gümrük vergileri düşürüldü. Üreticiler buğdayını ucuza satmak zorunda kaldı.
Halkımız daha çok kahve köşelerinde küçük topluluklarla bu uygulamaya tepki gösterdi .Bu arada gerçekten bu uygulamaya karşı çıkması gereken tarım kuruluş yöneticileri en tepeden en alt düzeye kadar sus pustu.
Bu tür çiftçilerimizi yakından ilgilendiren sorunlar orada burada konuşarak kahve muhabbetiyle çözümlenmez .Kurum temsilcilerinin harekete geçmesi seslerini duyurması lazım.
Peki duyurdu mu?
Birkaç cılız tepki dışında herkes kuzu kuzu bu uygulamayı kabullendi
Bu fiyat müdahalesinin ayçiçeği ve çeltikte de olmayacağına kim garanti edebilir? Ona da hazırlıklı olun.
Demedi demeyin
FIKRA
YARI YARIYA İŞ
Otellerde iş arayan kız gazetelere şöyle bir ilan vermiş.
-“ Oda hizmetçiliği için iş arıyorum. Balayı geçiren çiftlerin gittiği özel oteller tercihimdir.”
Kızın bu ilanın gören bir otel müdürü onu çağırmış ama sormadan da duramamış.
-“ Neden bilhassa balayına çıkan çiftlerin kaldıkları otelde bir iş arıyorsun*”
İş arayan kız,” bunu bilmeyecek ne var? Bu tip otellerde iki kişilik odalarda sadece bir tek yatağı düzeltmek zorunda kalacağım da ondan”
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
İLK MUZU 1870 YILINDA YEDİK
Türkiye’ye ilk muzun girişi 1870 yılında olmuş.
Önceleri İskenderiye’den Antalya’ya süs bitkisi olarak getirilirdi. Yine 1870 yılında Kavandiş adındaki bir başka ürün meyveleri küçük fakat tadı güzel ve kokuluydu.
Bu kez de bu türün üretimine hız verildi.ancak muzun dışarıda alımı daha kolay ve ucuzdu. İthal edilen bu üstün nitelikli muzlar Türkiye deki üterimi bir süre engelledi. 1950 yılında Antalya, Anamur,Alanya Dörtyol,Finike Adana’da muz üretimi genişledi,üretim çok arttı. Güney Akdeniz bölgesinde üretilen muzu tamamı yurt içinde tüketilir.
Verimi üstün nitelikli olan Anamur’da yetiştirilen muz en kaliteli muzdur.