On bir ayın sultanı olarak kabl edilen Ramazan ayı geldi. Müslümanların en kutsal ayı olan Ramazan ayında oruç ve diğer dini hizmetlerin yanında insanların topluma zarar verecek tavırlarını da yeniden gözden geçirmeleri gereken bir aydır.
Dinimiz her zaman toplumda barış ve kardeşliği ön planda tutmuştur.Barış, huzur ve kardeşliğin olmadığı yerde dini vecibelerin yerine getirilmesi de zorlaşır. İslam ülkelerinin durumunu görüyoruz. Birbiri ile kavga halinde.
İslamiyetlin doğduğu topraklarda aynı dinden olanları birbiri ile savaş halinde olması bizler için de uyarıcı olmalı. Ülkemizde kaos yaratmak isteyen emperyalist çevrelerin oyununa gelmemeliyiz.Bu dileklerle tüm halkımızın mübarek ramazan ayını kutlarım.
----------------------------
BÖLGEMİZDE GÜZEL HİZMETLER DE OLUYOR
Trakya insanımız yeniliğe açık teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor.Tarımda dahi bilgisayar kullanarak hangi ürünün bakımı gelişmesi için ne gerekiyor oradan tespit ediyor.
Yine meyvecilik alanında bölgemizde önemli gelişme var.
Meyve fidanı satıcıları ile görüştüğümüzde bölgede meyve ekim alanları her geçen yıl geliştiğini görüyoruz. Bu gelecek yıllarda Edirne ekonomisi için çok faydalı olacaktır.
Bölgemizin verimli topraklarından en iyi şekilde yararlandığımız takdirde İstanbul’un ihtiyacını büyük oranda bölgemizden karşılayabiliriz.
Sebze ve meyvede gerekli teknik çalışmalar yapılıp bunun satışı gerçekleştiğinde çiftçilerimizi yüzü gülecektir.
Bu konuda bölgemiz insanlarının büyük gayreti var.
Çiftçi kuruluşlarımız ve devletimiz de bu alanda destek sağladığı zaman Edirne ülkemizin sebze ve meyve merkezi olacaktır.
Tarlalarımız çok verimli buna müsait. Bunun için sulama alanlarının gelişmesi , bölgeye gölet ve barajların yapılması gerekiyor.
Buna hayvancılığımızı da eklediğimizde Trakya tarımda çekim merkezi haline gelebilir.
Bu arada bölgemizin bu avantajlı durumundan yararlanmak isteyen çevreler bölge halkını dışlayan girişimlerde bulunabilirler.
O konuda da dikkatli olmalıyız. Trakya üzerinde çeşitli senaryoların tezgahlanacağını unutmamalıyız.
Son yıllarda satın alınan tarlaların kime ne amaçla gittiği belirsiz.
Siyasilerimiz ne yazık ki bu konuda kapsamlı araştırma yapma gereğini duymuyorlar.
Bu tarlaları satın alanların bir süre sonra bu imkanları Edirne ve Trakya halkının beşeri yapısını değiştirmek için kullanmayacağını kim garanti edebilir.
Onun için halkımız yoğurdu üfleyerek yemek zorunda. Ülkenin ihsanları huzur içinde yaşaması için en cazip bölgesi olan Trakya’ya yurt içinde ve dışında göz koyup bu bölgeyi farklı amaçlarla kullanmak isteyenlerin olabileceğini göz ardı etmemeliyiz.
-------------------------------------
TÜM KURUMLAR BÖLGE ÇIKARLARINDA BİRLİK İÇİNDE OLMALI
Önümüzdeki yıllar Trakya halkı açısından zor geçebilecek yıllar olacaktır.
Bölgenin siyasi yapısı,coğrafi önemi ve Avrupa kapısında olması bazı kişilerin ve çevrelerin ağızlarını sulandırmaktadır.
Bu konuda bölge halkının aleyhine bir oluşumu engellemek için bölgemizdeki tüm kurum ve kuruluş temsilcileri, siyasi partilerimiz birlik ve beraberlik içinde olmaları gerekir.
Bölge çıkarları siyasi beklentilerinin önüne geçmelidir.
Bölgemiz için tezgahlanmak istenen oyunlarda birlik ve beraberlik içinde olmak zorundayız. Ne yazık ki bu beraberlik bugüne kadar yeterince sağlanamadı.
Aklımızı başımıza toplayalım .Bizim bu dağınıklığımızdan yararlanmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmeyelim.
Bölgemizdeki bu güzellikler elimizden giderse bir zamanlar Amerika’daki Kızılderililerin durumuna düşeriz.
Beşeri yapımız ve bölgemize has çağdaş görüntümüz insani ilişkilerimizi kaybederiz.
Her zaman aramızdaki birlik ve beraberliği ön planda tutmalıyız.
Son pişmanlık el vermez.
GELENEK GÖRENEKLERE GENÇLER İLGİSİZ
Yıllardır süregelen gelenek ve göreneklerimize gençlerimiz gereken ilgiyi göstermiyor.
Buna köylerde yapılan yağmur duasında ve diğer etkinliklerde da tanık oluyoruz.
Bakıyoruz bu etkinliği düzenleyenlerin çoğu yaşlılardan oluşuyor. Bu durumun suçunu gençlerimize yükleyemeyiz.
Bu geleneklerimizin önemi gençlerimize yeterince anlatılıp onların oralarda yer almalarını sağlayamıyoruz. Gençler ile yaşlılar arasında bağların zedelenmesi toplumun geleceği açısından olumlu sonuç vermez.
Bu arada gençlerimiz de bu ve benzeri adetlerimize katılıp yaşlı kuşak ile bağlarını sıcak tutmak zorunda.
Bu ve benzeri alanlarda genç kuşak ile yaşlılar arasında var olan görüş farklılığı ileri safhada başka alanlara da sirayet edebilir, kuşaklar arasındaki ağlar kopma noktasına gelir.
Gençlerin yaşlıları anlayabileceği gibi yaşlı kuşağın da “ En iyisini ben bilirim, gençlerin aklı ermez” anlayışından kurtulup genç kuşakla aralarındaki bağı güçlendirmeleri gerekir. Bu dinamik genç kuşak ülkemizin geleceği demektir.
FIKRA
AYRANIN İÇİNE FARE DÜŞMÜŞ
Adamın biri yabancı bir şehirde, bir evin kapısını çalarak bir ricada bulunur:
- Çok susadım ve buralarda su bulamadım. Lütfen bana bir bardak su verir misiniz? Kapıyı açan çocuk, adamın yüzüne bakarak:
- İstersen ayran getireyim, der.Adam bu teklifi memnuniyetle kabul ettikten sonra, çocuk bir çanak ayran getirir.
Adam ayranı içtikten sonra çocuk:
- İstersen daha getireyim, der.
- Zahmet olur yavrum.
- Hayır ne zahmeti. Zaten bu ayranın içine fare düştüğü için nasıl olsa dökecektik! Bunun üzerine, adam iğrenerek elindeki ayran çanağını hiddetle yere atıp parçalayınca, çocuk feryadı koparır:
- Anneee, kapıdaki adam köpeğin çanağını kırdı..
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
FIKRA
İMKÂNSIZ KARICIĞIM
Kadın ölüm halindeydi Son anlarda, kocasına vasiyetini bildirdi.”Bak kocacığım ben ölür ölmez. En çok bir hafta içinde yeniden evlenmeni istiyorum.
Yalnız senden bir ricam var….Bir sürü yeni kürklerim, yeni elbiselerim var.
Tamamını yeni karına ver giysin. Sakın ihmal etme. Böylece beni hatırlarsın”
Adam çaresizlik içinde başını salladı:
-“Bu imkansız karıcığım zira senden sonra evleneceğim kadının bedeni senden iki numara daha büyük..
Senin elbiselerin dar gelecek”