Edirne CHP’nin Edirne İl Kongresini başından sonuna kadar izledim.
Her zaman olduğu gibi CHP Edirne İl kongresi diğer partilere oranla daha heyecanlı ve biraz da çekişmeli geçti.
Aslında demokrasinin gereği de bu değil midir. Bazı partilerde olduğu gibi CHP’de iki ve daha fazla aday çıktığında kongreyi iptal etme tek listeyle kongre yapacaksınız gibi bir dayatma yok. Kaç aday çıkarsa çıksın kongre yapılıyor.
Edirne İl kongresinde de iki aday yarıştı. Yapılan konuşmalar partilileri ve yöneticileri uyarıcı nitelikteydi.
Genellikle partide gelecekte yapılacak çalışmalar yerine, geçmişe yönelik suçlamalar gündeme geldi. Bunun partiye ne yarar sağlar onu da zamanla göreceğiz.
Bir de kongrede dikkati çeken husus İl kongresi gibi Edirne merkezi gibi ilçelerden de yoğun katılımın olduğu bir toplantının ETSO gibi dar bir alanda yapılması doğru değildi.
Sebebine gelince yapılan konuşmaları delegelerin çoğu dinlemedi zira yer çok dardı.
Tüm delegeleri alacak konumda değildi. Bir de delege olmayıp kongreyi izlemek için gelenleri dikkate alındığında salon anca gelenlerin üçte birini alabildi.
Bu da genel kurulda yapılan konuşmaları delegelerin büyük bölümünün kongre salonu dışında kalmasına neden oldu. Yapılan konuşmalarda delegelerin çoğunluğu salon dışındaydı. Genel Kurul adeta Trakya Birliğin mali genel kurulunu andırıyordu.
Onlarda da bu görüntüler oluşuyor kongredeki gündem maddeleri az sayıda delegenin oylarıyla kabul ediliyordu.
CHP gibi gelecekte iktidara aday olan bir partide yapılan konuşmaları bu partide il delegesi seviyesine gelen partililerin tamamının dinlemesi ve bilgi sahibi olmaları gerekirdi.
Yapılan Genel Kurulda en dikkate değer ve katılanların en çok alkışını alan konuşma kongreye katılıp Divan Başkanı olan CHP Sakarya Milletvekili Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyesi Engin Özkoç’un konuşması oldu.
Özkoç, tıpkı TBMM’de olduğu gibi Edirne’de de ateşli ve partililerin gönlünü okşayan bir konuşma yaptı.
Bir hatibin konuşma tonunun sesiyle bütünleşmesi ve konuşacağı kelimeleri özenle seçmesi her zaman partililerin ilgisini çekiyor.
Tıpkı Rahmetli Bülent Ecevit’in konuşmalarında olduğu gibi partililerden alkış alıyor. CHP’nin bu ve benzeri tipte ağzı laf yapan toplumda heyecan yaratan milletvekillerine ihtiyacı var. Başarılı olan parti yöneticilerinin bu yönleriyle toplumun ilgisini kazandığını görüyoruz.
CHP’de Kongrelerdeki konuşmacılar birbirini iğneleyici konuşmalar yapmış olsa da her zaman olduğu gibi Genel Kurul sonunda yine bir araya gelip partisinin başarısı için çaba harcayacaklar.
CHP’nin siyasi tavrı bu . Aslında bu tavır tüm siyasi partilerimiz için de örnek alınması gereken bir görüntü.
Çok adaylığa tahammül eden toplantıda herkesin eteğindeki taşları döktüğü bu tür toplantılar her seçimli toplantılara yansımış olsa ülkemizde demokrasi bugünkünden daha ileri seviyede olurdu.
CHP bunu sek topal yürütmeye çalışıyor, partideki demokrasi görüntüsünü sürdürüyor.
Gönül isterdi ki özellikle il yönetimi seçimi karma listeyle yapılsın.
Böylece delegeler, çok alternatif içinden o göreve en uygun olacak adayı seçme hakkına sahip olabilsin.
Blok listeyle oluşacak yönetimlerin karma listeyle seçilecekler kadar aktif olacağı inancında değilim.
Çarşaf liste CHP’nin ana hedefi olmasına rağmen her nedense partiler işin kolayına kaçıyor seçime blok listeyle giriyor.
Bu aslında Sosyal demokrat bir partiye yakışmayacak bir seçim yöntemi.
Dilerim bundan sonraki seçimlerde bu tür genel kurullardaki seçimler karma listeyle yapılır. Bu listelerde gücü olan ve halkın beğenisini kazanan adaylar görev alır ve o görev bilinciyle daha aktif görev yaparlar.
FIKRA
HANGİ NEFESLERİ SEVİYORMUŞ
Otoriter rejimin hakim olduğu bir ülkeyi, demir yumruklu, sert bakışlı halka işkence eden bir başkan yönetiyor.
Bu kişi cahil ve bilgisiz olduğu halde her işe burnunu sokan katı haşin despot birisiymiş.
Böyle bir ülkede bulunan bir adama” hangi nefesleri seversin” diye sormuşlar.
Adam bu soru üzerine şöyle cevap vermiş.” Sigaramın ilk nefesiyle bizim diktatörün son nefesini severim”