İkisi de 14 Haziran tarihli iki gazeteden. Trakya ve ıstıranca Dağları ile ilgili olduğu için ilgimi çekti. Çok kişinin haberi olmamıştır diye köşeme aktarmayı uygun buldum. İşte ilki: Yazının başlığı “Katliam görüntüsü:
İkinci paragrafı aktarıyorum yalnızca:
“Istırancalar’ın eşsiz güzellikteki Kıyıköy’üne yaptıkları zulme bakın. Rusya Avrupa’ya doğalgaz satsın diye Trakya’ın nefesi yüzbinlerce nefesi yüz binlerce ağacı katlettiler, ormanı 30 km.boyunca 50 metre genişlikte tarşlayıp tellerle ikiye bölüyorlar. Rusya başka hangi ülkenin ormanlarında bu şekilde bir boru hattı geçirebilirdi? Tek kuruş kamulaştırma bedeli ödememek ve kesilecek 15 milyon ağacı ‘ekonomiye kazandırmak’ için Trakya’nın yaşam kaynağı eşsiz Kuzey Ormanları ekosistemi bir kez daha hançerledi.”
Yazının yan tarafında uydu fotoğrafı da yer alıyor. Neler olduğu bu fotoğrafın görüntülerinde apaçık…
Gelelim ikinci habere:
‘Trakya’nın akciğerleri konumundak Istıranca Ormanları eteğinde bulunan Kırklareli’nin Vize İlçesi Soğucak köylüleri, doğalarını korumak için büyük mücadele veriyor. “Yeşil Vadi” olarak anılan bölgeye yıllardır taş ve kalker ocağı yapılması için art arda girişimlerde bulunuluyor.
Soğucak sakinleri ise bugüne kadar 5 ayrı girişime karşı açtıkları davaları kazandı. Köy muhtarı Rahmi Beler bölgede sondaj yapılmasının dahi yasak olduğunu ancak girişimlerin devam ettiğini belirterek, ‘Davaları kazanmamıza rağmen hala buralara taş ocağı yapmak için ısrar ediyorlar. Ancak buna asla izin vermeyeceğiz’ dedi. (DHA)
Bu haberler bir Trakyalı olarak hepimizn ilgisini ve tepkisini çekmeli. Yasalara rağmen yapılan girişimleri kınamamak elde değil sanıyorum. Ancak ben yanıtımı bir şiirimle dillendirmek istiyorum:
ÇÖL RENGİNE DÖNMEDEN İNSANLIĞIMIZ
Yeşilin dudağında eğreti bir gülücük
Mavinin gözlerinde büyüyen pus
Karnında zehirli varillerle yaşar oldu
Şu bizim Karadeniz
Her ağacın altında insan kirleri
Çölü kumu getirip yerleştirir ekranıma
Doğallığın gözlerini kör edip
Sağır edip sessizliğin kulaklarını
Ot tıkadık kuş seslerinin canına
Yeşilin parkları dargın tablolarımızda
Soyu tükenmiş kuşlar sessiz
Renk kalmadı gözlerinde yaşamanın
Gül küskün, bülbül dargın
Uzun yazlara beton gölgeler ekledik
Ağaç kesme krallığında
Depreşir ikide bir tarla açma hastalığımız
Ne ağaç ne orman dayanır hazıra
Spor değil soykırım bizim avcılığımız
Balta girmemiş ormandı az önce dünyam
Kuraklık piknikte oralarda şimdi
Utkumuydu hızarlarla kazandığımız
Neler neler yitirdik hesabı zor
Cam kırıkları naylon atıkları tanıklarımız
Yeşilin gözlerinde iki damla yaş
Mavinin saçlarında gri bir pus
Kirli çevre pis havayla diskolaştık
Pişkin bir yüzle yaşar oldu yüzümüz
Yalnızlığıma kuşlar kınamayacak
Çöl rengine dönevek bir gün
Şu bizim insanlığımız
N.T