Bir meşin yuvarlağın., küçücük bir topun koskoca dünyayı peşinden sürükleyeceği kimin aklına gelirdi.
Çöl sıcaklarından nereye kaçacağımızı şaşırmışken, bir soru geldi aklıma.
Öyle bir dönülmez yola , kavşağa ya da çıkmaz sokağa girdik ki, o iki etkenin çekim gücüyle günü gün etmeye mi çalışıyoruz. Yani alnımızda ter yüreğimizde gol heyecanı. Son sıcaklar Afrika’dan gelirken, meşin yuvarlak da oralara yuvalanmıştı, soğuk ve yağmura dönüşmüştü. Kutup soğuğuna karışan, futbol sıcağı bir dört yıl sonra, Güney Afrika’da.. Afrika’dan gelen Aşırı sıcaklar belki de bu yansımanın harmanlanması.
Dünya ile top bir çok yönden birbirine benzer. Öncelikli olarak, ikisi de yuvarlak. Top, parçalardan oluşmakta, dünya da kıtalardan. Top, gol ve galibiyet sevincini tetiklerken, yaşama sevinci de insan olmanın çekirdeği.
Dünya’da savaşlar eksik olmazken, futbol magandaları da simge olarak aynı yolda. İç içe girmiş olarak yaşayan iki yuvarlak insan için önem kazanmış. Hele top işi rant kapısına dönüşerek dünyayı ayağa kaldırıyor neredeyse.
Tamamen rant ve tüketime yönelik bu spor dalı, insanları esir almış, ya da afyonlamış durumda neredeyse, Doğuştan taraf olanlar, hasta bilmem ne takımlı olmak… Bunlar biraz da sağlıksızlık işi değil mi? Maç sonraları, çocukça tartışmalar, boş laflar ne denli yakışıksız geliyor bana. Spor, futbol da dahil, amatörce yani parasız yapılmadığı sürece spor olmaktan çıkıp, rant yapısına dönüşür. Bu günkü durum oralarda sanıyorum. Sporun bir amacı da sağlıklı bir vücut yapına kavuşmak ve güzel bir vücuda erişmek içindir.
Futbol artık bu amaçlarından sapmış, normal bir yaşam biçimi olmaktan çıkmış, sömürüye yönelik, trilyonları cebe indirme kapısı oldu.. Büyük paralar, işin içinde olmasa sanırım “kim arar, kim sorar.” İzleyenlerin ya da taraf olanların hastalık derecesine varan düşkünlüğü yüzünden bu palazlanmalar. Adam doğru dürüst geçinemiyor, eve ekmek getirmekte zorlanıyor ama nasıl, bilet parası denkleştiriyor.
Bu dünya kupası yüzünden çöl sıcaklarını solladık. Bölgemize göre aşırı olan bu sıcaklar, yaşayanları bunaltıyor.
Önceki yıllarda bu sıcaklar olmazdı 30-32 dereceyi geçmezdi. Bu yükselmeler neden ve nerden gelip kapımıza dayandı, anlamak zor.
Ozon tabakasının incelmesi, Çernobil, ya da öteki doğal afetler mi neden?. Onu da bilim adamlarına bırakmak en doğrusu.
Başımızın belası mı, tacı mı? Bu iki yuvarlak?
Daha ne yuvarlaklar var elbet. Daha ne yuvarlaklar var.
Anlayacağınız daha yazın tadına varmadan bir sıcak, bir yağmur; olacak iş mi?..
Galiba en iyisi, bir şiir okuyarak ferahlayalım, serinleyelim
-----------------------
KÖR OLASI
Rant ovasında açan çiçekten ne hayır gelir körolası
Meşin yuvarlak peşinde ün ve para varken
Bulsalar oyuncak diye satacak tren yollarını
Yaşamadan göçmek, hangi aklın ürünü
Bu yaşam ötesi için, ötesi berisi olmaz
Her şey yerinde zamanında dozunda
Kimseler götürememiş, her şey kalmış giderken
İyinin güzelin peşin deyiz biz erken
Bir ömürlük buradayız, gerisi belli değil
Kendimizi kandırmak o defter benim değil
Mal için mülk için, yer için toprak için
Hepsi senin olsun insanlık bana yeter
Yüreğimde açan kır çiçeği yeter bana bana yeter
İnsanlık köyünde bir kerpiç evim
Yanında ulu bir meşe, dalları kuş sesleri
Atımda nal, heybem de azık, gövdemde sağlık
Bir de akortsuz sazım olsa yalnızlığıma
N. T