Son günlerin modası: Aşk Cinayetleri. Ne biçim ne acımasız, ne insanlık dışı bir moda. Yırtık pırtık kotlar modası da sürüp gitmekte. İkisi biribirine benziyor mu bilemem?. Ama bana içgüdüsel olarak bir benzeme var gibi geliyor. Avcılar vurdukları hayvanların ya da kuşların ölüsüyle resim çektirmeleri de nerden geldi aklıma!
Aşk cinayetinin kahramanlarının! Savunmaları da bir acayip: “Seviyordum, onun için öldürdüm.” Vah vah!... Seviyormuş ta onun için öldürmüş!.. Dünyanın en saçma savunması. Bakırköy’ü anımsatıyor bana. Şöyle.
Ziyaretçiler gitmiş bir gün. Hastalarla tanışıp konuşanlar da olmuş. Ziyaretçilerden biri hastaya sormuş: İçerde kaç kişisiniz?
Hasta bozulmuş bu soruya. Ve yanıtı yapıştırmış:
-Bizim sayımız belli de siz dışarıda kaç kişisiniz?..
İnsan sevdiğinin canına kıyar mı hiç?
Sonra şu da var; sevgi ya da aşk bir kişi için değildir. Sevecek olduktan sonra daha bir çok insan var, karşı cins var. Sen tek taraflı seviyorsan olmaz. Aşkta zora koşmak hiç ama hiç olmaz. Bir insanın, hatta bir canlının canına kıymak insanlık dışıdır kanımca. Diyeceksiniz ki;balık tutmayalım, ava gitmeyelim mi? İkisi de gereklidir elbet. Elbet kökünü kazırcasına değil, kurallara uyarak olmalı hepsi. Şimdilerde bir Spor balıkçılığı icat etmişler. Avcı balığı tutuyor kısa bir süre sonra yeniden suya bırakıyor. Bu iyi işte. Bazı bölgelerde de yaban hayvanları üretilerek, bir süre sonra ormana bırakılıyor. Bunu da sevdim doğrusu.
Öldürmeler, idam cezası kalktıktan sonra bir artış gösterdi gibi geliyor bana. İdam cezasını kaldırmak elbette insanca. Ancak o toplumun buna hazır olası gerekiyor.
İnsanda bir de vicdan diye bir şey var. İnsanın en büyük yargıcıdır vicdan. Onun sesini dinlemek insan olmanın erdemidir. O da bozulmuşsa yaptırımlara kalır iş.
Avcılara rastgele!.. Cana kıyanlara hadi be…
İnsanın içini karartan bir konu oldu. En iyisi bir Karadeniz fıkrasıyla kendimize gelelim
Hikmet Aksoy’un Made in Karadeniz FIKRALAR kitabından.
Yanlış Teşhis
İhtiyar Temel doktora gider. Sol ayağının ağrıdığından yakınır.
Doktor gerekli muayeneyi yaptıktan sonra teşhisini söyler:
-Yaşlılıktan… Yaşlılığın gözü kör olsun…
Temel doktorun teşhisini beğenmemiştir, sorar:
_ Doktor bey , haçan sağ ayağum da ayni yaştadır, o niçin ağrımayi.
-----------------------------------------------------------------------------------
SON SARAY
Gizlenmiş ve güzlenmiş satır aralarında
İnişi merdivenlemişler gök dibe
Kim bakar halıya kilime açken mide midye
Gömleğimin uçlarını çekiştiren ben
Ayazından arındırılmış göbek taşında
Tir-tir’ den ter-tere geçişin ABC’si
Çizgi romanların içinden kalkar bu tren
Kervansaraylı bir seraba bırakır beni
Saros’ da akşama doğru Ay bir kızıl tepsiyken
Aşkın bam telinden satır kıyma kokusuna
Yıkılan duvarlar
N. T