Son günlerin en önemli olayı Çanakkale-Kirazlı Dağlarında olmakta. Çanakkale-Kirazlı deyince aklıma gelenleri, anımsadıklarımı bir bilseniz…
Çanakkale Öğretmen Okulu o zamanlar Kirazlı yaylasında, ormanın içindeve Balıkesir yolu üzerinde. Çanakkale’ye 31-32 km. uzaklıkta.
Yazılı sınavlarını kazanmış, sözlü sınavlar için çağrılmıştık. 7-8 arkadaş yollara koyulmuştuk. Çanakkale deniz kenarında madem vapurla gitmemiz gerekir diye İstanbul’a uzandık. Bir vapurda yer bulduk. Gece onda kalkacakmış. Saat gelince bulduk vapuru. Ama kıyıda değil, içerde. Nasıl olacak derken kayıkla ulaştık vapura. Meğer yük vapuruymuş. Oturak yeri bile yok. Koca gece yol aldık. Sabah bir de baktık Tekirdağ’dayız. 5-6 saat sürdü yük alma ve indirme Uzatmayayım gece yarısına doğru Çanakkale İskelesine yanaştık.
O gece bir handa kanapelerin üzerinde sabahladık.
Ertesi gün Kirazlı’ya gidecek araç aradık. Yok yok yok. Yürüyerek yola çıktık belki arabalar geçer bizi alır diye. Gene yok yok yok. Sonunda karşı yönden gelen bir pikap tipi araba bizi görünce durdu. İçindeki adam okulun müdürüymüş meğer. Bize bağırdı çağırdı. Ancak arabaya bindirdi… Öyle ulaştık Kirazlı yaylasındaki okula.
Kirazlı diye bir köy varmış meğer oralarda.
İşte şimdi yapılan ağaçları kesme olayı oralarda olunca ilgimi çekti. Bir ormanın içiydi o bölge. Kocayemişten tutun kestane ağaçlarına değin yemyeşildi. Şimdi onların kesilmesi söz konusu , doğrusu üzüldüm. Oraların suyunun da şifalı olduğu sonraları saptandı. Neyse Burada 1.5 ay kaldıktan sonra şehre eski lise binasına taşınmıştık.
Kaz Dağlarında da kesim yapılmış, ya da yapılıyormuş. Bazı ekranlar kesilmemesi için gösteri yaptıklarını izledim. Pankartın birinde “Doğayı katledenler vatan hainidir” Yazıyordu. Bilindiği gibi o dağlarda da altın arama olayı yaşanmakta.
Bir de Salda Gölü olayı var. Göl kurutulup oraya Millet bahçesi yapılacakmış. Bölge insanları buna da karşı çıkmakta.Direniş etkili olur mu zaman gösterecek artık.
İğneada’da tüm özellikleri ve güzelliklerine rağmen santral yapımı gündemdeydi. Şimdi ne durumda bilmiyorum. Gündeme gelmiyor artık.
Yine Istıranca Dağlarında taş ocakları yapımı. Ve bu nedenle kesilen ağaçlar. Tırpanlanan orman. O konuda da bir süredir bir kıpırtı yok. Anck bölge halkı gergin ve tedirgin.
Bir de Saros Körfezimize bir bakalım. Gülçavuş sahilinin doğusu ormanlıktı.Duyduklarıma göre o orman da yok edilmiş. Uzun süre kaldığımız bir yer. Hiçbir gelişme olmasa da denizi ve kumu çok güzel. O Saros Körfezinin kendi kendini temizlediği de söylenenlerden. Enez’den Erikli’ye değin o kıyılar dünya cennetlerinden biri olabilir, turistik konuma sokulabilirdi. Desem yadırganır mı bilmem?..
Yani bölgemiz sıkıntılı günler yaşamakta…Doğayı koruma çabaları bakalım etkili olabilecek mi?
----------------------------------------------------------------------
Bu arada güzel şeyler de olmakta.
Gazetemiz çalışanı Sn. Gözde Kabasakal , bir süre önce Serkan Nişantaş ile dünya evine girdi. Mutluluklar diliyorum ömür boyu bir yastıkta… diyorum.
Bu arada Kızımızın roman yazdığını da öğrenmiş olduk. Genç yaşta iki roman sahibi olmak herkesin harcı değil.
Yeniden mutlu oldum ve sevindim doğrusu.
İlk kitabının adı SAPLANTI ikinci romanı ise ADİL ÖLÜM…
Bence o artık geleceğin sanatçısı. Yeter ki içindeki ateş küllenmesin.
-------------------------------
Yine bu arada en yakın ve candan dostlarımızın oğlu Semih-Aytül çifti de dünya evine girdiler. En içten dileklerle kutluyor, mutluluklar diliyorum…