TARIMDA MODERNLEŞMEYE İLGİ ARTIYOR

Tarımda son yıllarda görünen açmaz, sıkıntılar ister istemez bu alanda daha modern yöntemlerle çiftçilik yapma arayışlarını arttırıyor.

Miras paylaşımı nedeniyle tarlalar her geçen yıl küçülüyor.Tarlaların olduğu yerlere bakıldığında bunu rahatlıkla görebiliyorsunuz.

Mirasla  tarlaların bölünmesi  tarım girdilerinin artması tarımı daha da zora soktu.  Özellikle  son  yıllarda ürün fiyatlarının yeterli olmaması girdilerde   yaşanan  fiyat artışı ile  ülkemizin bir tarım ülkesi olma  konumunu  tehlikeye  soktu. Bugün yerli üretim yerine  her türlü tarım ürünlerini ithal eder duruma geldik.

Tabanın bu sorunlara karşı olan tepkisi  yöneticileri ister istemez yeni arayışlara yönlendirdi.

Bakıyorum, tarım konularının görüşüldüğü toplantılar yüksek katılımla gerçekleşiyor.

Gıda Tarım ve Ormancılık İl Müdürlüğünün Ticaret Borsasında yaptığı toplantıda bunu bir kez daha gördüm.Şehir merkezinden uzak olmasına karşın ticaret Borsası salonunda toplanan çiftçi ve çiftçi temsilcileri salonu doldurmuştu.

Bu ilgi sevindirici bir durum.  Halk bir konuyu sahiplenirse,  çözümü daha kolay oluyor.

Burada Tarım İl müdürü  Atilla Bayazıt konuşmasında Kırsal Kalkınma Planı konusuna değindi. 2005 yılanda başlayan Kırsal Kalkınma Planı uygulamasıyla bugüne kadar 15 planın gerçekleştiğini söyledi.

Bu kapsamda Edirne’ye  37 milyonluk proje desteği sağlanmış.

101 projenin bugüne kadar 92’si gerçekleşmiş diğer projeleri de tamamlanmasıyla  7 milyon liralık daha  destek verilecekmiş. Bayazıt, bu arada karsal kesimin gelir düzeyinin yükseltilmesi için alternatif gelir kaynaklarının oluşturulması, tarımsal pazarlamanın alt yapısının hazırlanması gıda güvenliğini sağlanması , tarıma dayalı sanayinin gelişmesi konularına değindi.

Bunlar tarımın gelişmesinde önemli  vaatler.

Dileriz bu söylenenler gerçekleşir. Aksi durumda tarım günden güne kan kaybederek, tüm tarım ürünlerini ithal eden bir ülke haline geliriz.

Bu ise ülkemiz ve bölgemiz için felaket demektir.

GEL DE O GÜNLERİ ÖZLEME

Atatürk’ün  yokluk içinde bu ülkeyi düşman işgalinden kurtardığı günleri herkesi bir kez daha incelemesi gerekir.

İstiklal Savaşı önderleri sadece ülkeyi düşmanlardan kurtarmadı.Onun dışında ülke genelinde  öyle hizmetler yaptılar ki bugün onları duydukça bu nasıl olur diye hayret ediyoruz.

 O yıllarda halk sefil . Ülkede erkek sayısı savaşlar nedeniyle azalmış. Okuma yazma oranı yok denecek kadar az.Halkın yönetimde bir etkisi yok, o zamana kadar taba olarak kalmış.

Kurtuluş önderleri  bu halk ve onlara karşı olanları aşarak 16 Şubat 1925 yılında  Türkiye Tayyare Cemiyetini , şu anda gündemde olan  Türk Hava Kurumunu kurmuş. Bu kurum fakir halkı bağışları ile kurulmuş.

Bir yıl sonra 1926 yılında Kayseri’de  Uçak Fabrikası kurulmuş, 1932 yılında Eskişehir’de tayyare Tamir Fabrikası kurulmuş. 1941 yılında Türk Hava Kurumu  Ankara Etimesgut Uçak Fabrikasını kuruyor.

30 Ağustos Zafer bayramının yanında Tayyare Bayramı olarak kutlanıyor. Halk havacılıkta bu gelişmeleri gördüğü için bağışta bulunuyor.

Bağış karşılığında alınan uçaklara bağış yapan illerin adı veriliyor. Bu kadar çabaya ve Türkiye’nin uçak ihraç eden bir ülke konumuna gelmesine karşın.1950 yılında uçak fabrikaları kapatılıyor.

Nereden nereye. bugün bırakınız ülkemizde uçuk yapmayı hangi ülkeden uçak alalım yarışı içindeyiz.

Gel de o günleri özleme.

SEÇİLMİŞLERE SAHİP ÇIKMALIYIZ

Demokrasilerde  seçilmiş yöneticiler  halkı  temsil eder, halkın tercihleriyle o göreve gelirler. Yine halkın iradesiyle o görevlerinden ayrılmak zorunda kalırlar.

Onlar her zaman   halkın sorumluluğunu  omuzlarında taşımak zorundadır.

Resmi kurumların eksikliklerini veya seçilmiş yöneticilerin imkansızlık nedeniyle yapamadığı işlerin faturasını seçilmişlere yükleyip” Vur abalıya” denirse. İşte bu olmaz.

Özellikle mahalli yöneticilere eleştiri yöneltirken  konuyu iyice inceleyip ona göre suçlamak gerekir.Ne yazık ki, özellikle  muhalefetteki mahalli yönetimlerin  görev yapma imkanları çok kısıtlı.Yönetimde olanlar onun  büyük sıkıntısını çekiyor.

Bu yöneticiler devlet imkanlarından iktidarda olan yöneticiler kadar yararlanamıyor.

Yöneticileri eleştirirken  sorunun çözümü için bu haksızlıkların  yapılmaması konusunda da eleştiri getirmeli. Tüm suçu muhalefette olan mahalli yöneticilere  yüklersek işin aslını kavramamış oluruz.

Böylece atanmışların seçilmişler üzerindeki etkisinin daha da artmasına neden oluruz.

Bazı illerde bunun emarelerini görüyoruz.

Seçilmişlerin yerine atanmışların gelmesi özentisinde olanlar. Böyle idare edilen illerin yaşayanların ne durumda olduklarını araştırsınlar.

Atanmışların halka sorumluluğu seçilmişler kadar olamaz. Farklı beklenti içinde olanlar bunu da dikkate almak zorundadır.

FIKRA

FUTBOL VE ÖTEKİ TARAF

Elli yılı bulan uzun süreli dostluklarında  aralarındaki en önemli ortak nokta Fenerbahçe aşkıydı.

İki eski dosttan birisi ölümcül bir hastalığı  yakalandığında, diğeri başucunda oturmuş vedalaşıyorlardı.

-“ Hasan dostum seni çok özleyeceğim.” Diye gözyaşı dökerken  birden durakladı.

-“ Senden önemli bir isteğim olacak. Hep öteki dünyada futbol mar mı yok mu diye merak etmişimdir. Eğer varsa gelip bana haber verir misin?

 Arkadaşı:”

 -“ Söz eğer orada da futbol varsa  mutlaka sana söyleyeceğim.”

Hasan’ın ölümünden birkaç ay sonra  futbol aşığı yaşlı adam göz kamaştıran bir ışık görüp  yatağından doğrulur.

“ hasan dostum sen misin?”

-“ Evet benim”

-“ ne olur çabuk söyle ahrette de futbol var mı?”-“ Bu konuda bir iyi bir de kötü haberim var sana”

-2 İyi haberin ne?”

-Burada  ülkemizdeki süper ligin aynısı var. her hafta sonu  maç  yapıyoruz.”

-“ peki bana vereceğin kötü haberin ne?”

-“ bu Pazar oynanacak maçta sen  kalede yer alıyorsun”

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?

MONDROS’UN İNTİKAMI İÇİN  MUDANYA SEÇİLDİ

Kurtuluş savaşı sonrasında Ülkenin parçalanmasına yönelik Mondros Mütarekesinin intikamını almak için  Adının baş harfi “ M”  olan bir  yer olan  Mudanya ilçesinde mütareke yapıldı.

1-KABAK YANINA EKİLEN KARPUS SARI İÇLİ OLUR.

2-SALEP BURDUR İLİ BUCAK KAZASINDA YETİŞİR.

Salep’in  yapıldığı orkide yumruları değirmende öğütülür, önemli bir içecek haline gelir.

 Bu çevrede  10 ton salep üretiliyor. Salep ihtiyacının %90’ı bu küçük şehirden elde ediliyor.

----------------------------------------------------------------------------------------------

MALTA SÜRGÜNÜ

Malta sürgününde İngilizler  Türkiye’yi Ermeni katliamında suçlu göstermek için tüm belgeleri topladılar .

Bu belgelerde Türkleri suçlayacak belge bulamadıkları için malta sürgünlerini serbest  bıraktılar.

ÖZLÜ SÖZ

Başarı merdivenlerine  elleriniz cebinizde olduğu  zaman ulaşamazsınız.