Ülkedeki bunalımlı bir dönemin ardından gelen 12 Eylül askeri darbesi ülkemizde büyük yaralar açtı. On binlerce kişi işinden aşından oldu.
Yüzlerce insanımız darbe döneminde canını kaybetti.
Siyasi partilerin kapısına kilit vuruldu, liderleri hapse atıldı.
Oldukça demokratik olan anayasa yeni hazırlanan yasa ile hakların çoğu geri alındı adeta kuşa çevrildi.
Ülkemizde on binlerce aile bu darbenin acısını çekti.
Onlardan biri de benim. O dönemde gözaltına alındım. Geçerli bir sebep bulamadıkları için daha sonra serbest bırakıldım.
Nezarette kaldığım yere tren istasyonu yakın olduğu için oradan tren sesini duyuyordum.
Bugün de her tren sesi duyduğumda siyasi şubede nezarette kaldığım o günler aklıma gelir.
Darbe günlerinde bu ürde çileyi daha çok çekenler, vücutlarında kalıcı hasarı olanlar o acı günlerinin izlerini ömrü billah çektiler.
Dilerim ülkemiz bir daha böyle acı günleri yaşamaz.
KUTSAL AMAÇLI DERNEKLERİMİZ ARASINDA BU TÜR TARTIŞMALAR OLMAMALI
Bir süredir Şehir Aileleri Derneği ile bir şehit yakını arasında gereksiz polemik yaşanıyor.
Şehit yakınımız kendisinin derneğe kayıt yapılmadığı iddiasında.
Şehit Aileleri Derneği Başkanı ise bu amaçla kendisinin derneğe başvuruda bulanmadığı görüşünde.
Bu topraklar uğruna canını feda eden şehitlerimizin yakınları arasında böyle tartışmalar olmamalı.
Özellikle bu tür sorunlar medya kanılıyla uzun süre gündeme taşınmamalı.
Şehit yakını ile şehit Aileleri arasında bir ortak nokta bulunup sorun çözümlenmeliydi.
Ne yazık ki bu yapılmadı.
Aslında her iki taraf dinlenerek sorun tatlıya bağlanmalıydı.
Şehit Aileleri gibi önemli kutsal bir dernek yöneticisini karalamak onu itham etmek böyle önemli işlevi olan, acılı ailelerin temsilcisi bir derneğin halkın gözünde şüphelere denen olur.
Ben Şehit Aileleri Derneğinin bugüne kadar çok yararlı işler yaptığına yeni şehitliğin yapılmasında büyük çaba harcadığı, büyük fedakarlık gösterdiği kanısındayım.
Bu arada şehit yakınımıza gerçekten bir haksızlık yapılmışsa böyle dallanıp budaklanmadan derneği zan altında bırakmadan çözüm bulunması en doğru yöntem olmalıydı.
Bu tür fedakarlık gerektiren hizmetleri yapmak herkesi harcı değil.
Eğer o dernek bu aşamaya gelmişse, şu anda yöneticilerin çabaları sonucu onların sayesinde gelmiştir.
Şehit yakınımız da bunun bilincinde olması gerekir .Böyle medya kanılıyla derneği zan altında bırakma yerine dernek yöneticilerine ortaklaşa çözme yolu bulunmalıydı. Dileğim o ki, bu kutsal derneğimiz ile ilgili haber burada son bulur.
Allah rahmet eylesin bu şehit kardeşimizin adı bir okula verilmiş. Yetkililerin ifadesine göre ayrıca bir caddeye de adı konulmuş. Bunda şehit ailelerinin katkısı olmadığını inkar edebilir miyiz?.
Şehit aileleri tarafından yapılan açıklamada şimdi de yeni açılan şehitli mezarlığına şehit yakınımız yine kızının adının verilmesini isteniyormuş.
Dernek ile şehit ailesi arasındaki bu polemik artık son bulmalı .
Edirne Şehit Aileleri Derneğinin 226 üyesi var.
Bu acılı ailelerin tamamına dernek tarafından gereken duyarlılık yapılıyor.
Dernek tüm şehit aileleriyle ile aynı mesafede .
Sadece bu şehit yakınımız ile sorun olması akıllarda farklı nedenleri gündeme getiriyo
Sözün kısası böyle çok kutsal amaçlı kurulan derneğin yöneticileri böyle sorunlarla yıpratılmamalı.
Yoksa bu derneklerde görev yapacak insan bulmak zorlaşır.
Kimse dernekte görev almak istemez.
ÖĞRENCİLERİN ÇİLESİ BİTMİYOR
Trakya üniversitesine 2019-2020 Eğitim ve Öğretim yılı için kayıt yaptıran öğrencilerin kayıt sorunları yanında yurtlarda yer bulamayanların ev tutmada zorluklarla karşılaşıyorlar.Ev sahiplerinin stopaj
sorunu, öğrencilere farklı koşullar ileri sürmesi öğrenci ve yakınlarını canından bezdiriyor.
İş bunun da bitmiyor. Evlerde kalacak öğrenciler elektrik, su ve doğalgaz sayaçlarını üzerine almak zorunda.
Bunun için de günlerce uğraş veriyorlar.
Bu konuda çaba harcayan öğrenciler” eğer devletimizin öğrencilerin kalacağı yurtları yeterli olsa bizler de bu çileyi çekmeyeceğiz.Bir yandan okul kayıtları, öğrenci kimlikleri ile uğraşıyor değer yandan endi koşullarımıza uygun ev arıyoruz.
Okul sezonu geldiğinde ev sahipleri evlerine zam yapmayı ihmal etmiyor. Yaşam koşulları belli, Bizler gibi dar gelirli ailelerin çocukları anca böyle zorluklarla karşılaşıyor.
Koşulları iyi olan aileler için böyle bir sorun yok. biz ailelerimize fazla yük olmamak için en ekonomik imkânları arıyoruz.
Ev sahiplerinin bizlere daha insaflı davranmalarını, öğrencilerin Edirne ekonomisi için ne kadar önemli olduğunu unutmamaları gerektiği kanısındayız” değerlendirmesi yaptılar.
KARTAL İLE LEŞ KARGASI
Bir kartal kargaya sormuş:
“ Karga kardeş söyle bana, sen nasıl olur da üç yüz yıl yaşarsın benim ömrüm ise toplam otuz üç yıldır,?
Karga:
“ Çünkü sen, taze et yiyip kanını içersin, ben ise leşle beslenirim” diye cevap vermiş.
Kartal düşünmüş ve “ Bunu bir de ben deneyeyim” demiş.
Bir gün kartal ile karga uçarken yolda ölmüş bir at görmüşler.
İkisi birden pike yapıp leşin üzerine konmuşlar.
Karga bir yandan ölü atı gagalarken, bir yandan da yediklerinin lezzetini anlatıyormuş.
Kartal leşi bir kere gagalamış, iki kez gagalamış, sonra kanatlarını çırparak kargaya:
“ Hayır karga kardeş” demiş. “ Böyle leşle beslenip üç yüz yıl yaşamaktansa taze et yiyip, taze kan içerek otuz üç yıl yaşamak daha iyi” demiş.
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
SITMA İLE SAVAŞ 1925’TE BAŞLADI.
Türkiye’de ilk sıtma savaşına 1925 yılında başlandı.
1926 yılında sıtma savaş bölgeleri beşe çıkarıldı.
Savaş alanına alınan köy sayısı ise 1454’tü
1945 yılında bu konuya verilen önem sonucu, sıtma savaş bölgeleri yirmiye,köy sayısı ise 4614’e yükseldi.
1945 yılında çıkarılan bir yasayla , olağanüstü bir sıtma savaşına başlandı.
İlerde Sıtma Savaş Başkanlıkları kuruldu.
16.934 köy sıtma savaş alanına alındı.
1946 yılından 1957 yılına kadar sürdürülen üstün çabalar, yeni bulunan DDT ilaçlarıyla sıtma ile savaşta olumlu sonuçlar alındı.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------
ÖZLÜ SÖZ
Sana nasıl davranılmasını istersen, sen de başkalarına öyle davran, fakat ilk iyi davranışı sen yap.
DAVİT HUME