Adını “ Arap Baharı” koydukları Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde ki kargaşa uzun zamana rağmen bir düzene giremedi. Ayaklanmalara karşı diktatör direnmeleri acımasız ve ilginç. Kan gölleri bu çatışmalar ve acımasızlıklar yüzünden kan göllerine dönüşmekte. Bu göller çölleri kırmızıya dönüştürmez umarım.
Yani, kısaca ve özetle birçok şey “Arap saçına “ dönmüş durumda. Demokrasi ve özgürlük arayışları sonlanacak gibi görünmüyor henüz.
“Halkın sesi, hakkın sesi “ derler. Uygar ve çağdaş ülkeleri örnek olarak alınırsa sözün anlam ve önemi “Kanun Gücünde Kararname”siz bile halkları düşünmeye yönlendirebilir.
Ancak bu karmaşa neler getirir ya da neler götürür.? Bu henüz belirginleşmedi.Benim kuşkum “Arap Baharı”nın, Baharın Arabına dönüşmemesi.Demokrasi ve özgürlükler öyle kolayca kapıyı tıklatmaz. Bedel ister. Şeriat rejimi ile demokrasi yan yana iç içe gelemez gibi geliyor bana. “Eşyanın doğasına aykırı” en azından. Laiklik olmazsa nasıl olacak ve yürüyecek işler? Şeriatın kestiği parmağı nereye koyacaksınız?
“Demokratik Şeriat” ya da “Şeriat demokrasi” Neyi değiştirecek?
Seçim olacak mı? Olursa İran’da ki gibi mi olacak? Orda kurulan “İslam Cumhuriyeti” Daha katı, bağnaz ve tutucu olmadı mı?
Humeyni’nin dönüşüyle Bu Acem diyarı daha gerilere sürüklenmedi mi? Bir çok devlet büyüğü ve büyük rutbeli subaylar katledilmedi mi?
Zaten uzun yıllardır kaynayan ve içinde petrol olan kazanın altına benzin dökenler yok mu?
Din ve inançlar çıkarcıların ve sömürgecilerin elinde halkı yoksulluğa ve yoksunluğa mahkum etmedi mi?
Azılı ve azgın terör örgütleri yönetimleri ele geçirebilmenin peşinde değil mi?
Bir başka açıdan bakınca bu yaklaşımları anımsamamak elde değil. Ancak İran ve Yogoslavya’da olan bitenler çok uzaklarda değil.
“Halkların özgürlüğü” söyleminin yadırgandığı yılları da anımsamamak elde değil. Ayrıca “İlimlı İslam” projeleri, Irak ve Afganistan’nın işgali, Sovyetler Birliği ve ABD yarışının çatışmaya dönüşmesi, bazı ülkeleri ikiye bölmesi… say say bitmez. Bütün bunlar dünyayı boşluğa ve uçuruma sürüklerken neredeydiniz be bölücülerden yana olabilen enteller.
Eli ve yüreği kanlı teröristleri bile insan sayan çok bilmişler. Şehitlerimiz için gereğini yapmayan ökse otları.
Arap baharı gelir mi gelmez mi? Bana göre uzun bir süreç ve çok zor
Yine de Arap baharının bir an önce çiçeklenmesi dileğim. Tüm bu gelişmeler yine umarım Baharın arabına dönmez.
Umarım zaman içinde “Ne ummuştuk, ne bulduk!...” demek ve yakınmak zorunda kalmayız…
O günlerden bu günlere taşınsak bile çatıdaki çatlaklar sayısal olarak arttı denebilir. Karmakarışık bir senfoniye döndü her şey.Petrol varsıllığı ve cömertliği aslanların pençesinde. Tüm can kayıpları genellikle bu yüzden ve bu nedenle. “Böl ve yönet” yumağından ipler koparan koparana.Bakalım gelecek olaylar nerelere taşıyacak çöl kanunlarını. Ülkemizi de önemli ölçüde etkileyen gelişmeler bizi nerelere taşıyacak. Umarım burnumuz kanamadan bu işin içinden sıyrılırız. Hele şu göçmenler sorunu tam gaz devam ederken ,sorunları da üretip durmakta…
DUT ALTI
Mor kızaklı kışların/Ürperten kartopusu ellerim
Üşüyen kuş sesleri şafağına/görücü gelmiş manyaklık
Doru aşkların kır kutusu Pan/Yüzlerce bilmeceyi yıldızlar panik
Isırgan yangınları zamanına/Ve gülmeyin güzelliğine gömleği yanık
Tırnaklarını bile yer yeni sevdalı/Utangaç üveyik körfezinde
Eser arkası dönük rüzgardan/Kusura bakmayın sözlendiğime a-Vizeye
Kuralları salladım beyaz-pembe/Dut altı çay sefası günlüğüme
N.T