BİR SINIR KÖYÜNDE CENAZEDEYDİM

Kayınvalidemin cenaze töreni için doğduğu köy olan Meriç ilçesine bağlı Karayuflu köyüne gittim.

Ölüm hepimizin sonunda karşılaşacağı kaçınılmaz bir sonuç.

Şairin dizelerinde belirttiği gibi “ Neylersin  ölüm herkesin başında -Uyudun uyanmadın olacak- Taht misali o musalla taşında.-Bir namazlık saltanatın olacak”

Bu  hepimiz için geçerli. 

Kendisini 92 yıl ömür tükettiği Meriç nehrı kıyısında eşinin yanında ebedi istinatgahına uğurladık. Ruhu şad olsun.

-------------

KÖYLÜLER ÇOK ZORDA

Bir süre önce yapılan ilçe kongresinde CHP Uzunköprü ilçe başkanı aynı köyden olan  Muammer Çetiner ile birlikte  cenaze namazı öncesi kahvede  köylülerimize sorunlarını sorduk.

Bu konuşma üzerine çoğu yaşlı olan köylüler çevremizde birikti. Sıkıntılarını anlatmak için köylüler birbiri ardına söz aldı, sorunlarını sıraladı. köyde genç nüfus kalmamış. Topraklarında ürettikleri ürünleriyle geçinemedikleri için gençler  sanayi bölgelerine göç etmiş. Bakıyorum köy kahvelerinde sadece yaşlılar  gün boyu vakit tüketiyor. Köylü ihtiyarlar yaptıkları açıklamada  “  Artık toprak bizi doyurmuyor,  gerek tarımda gerekse hayvancılıkta elde ettiğimiz gelirle  geçimimizi sağlayamıyoruz. Çocuklar bunun üzerine zorunla olarak kendi köyünden ayrılıp Çerkezköy ve başka bölgelerde sanayi kuruluşlarının olduğu yerlerdeki fabrikalarda çalışmak için gediyor.

Gördüğünüz gibi köyde sadece bizim gibi  yaşlılar kaldı.

Gençler ancak bayram günlerinde köyüne geliyor.

Diğer zamanda biz yaşlılar birbirimize  defalarca anlattığımız anılarımızı defalarca  anlatıyoruz.

Bu arada köyümüze  bir misafir gelsin de  onlarla  dertleşme imkanı bulalım diye bekliyoruz.

Anlayacağınız işimiz kötüye gidiyor.

Eskiden bu topraklarda rahatlıkla geçimimizi sağlıyorduk.Meramızda dut ağaçları vardı.

Onların yapraklarıyla ipekböceği kozası  besliyorduk.

Her nedense o imkanımız yok oldu.

İki kilometre yakınımızda olan Yunanistan’da ipekböcekçilik devam ediyor. Bizden  bu imkanı esirgediler.

Tam köylülerin paraya muhtaç olduğu ilk bahar aylarında  koza  parası alıyor , rahatlıyorduk.

Şimdi ne  kozacılık ne de dut ağaçları kaldı.

Meralarımızı da kiraladılar hayvancılık alanları gittikçe daralıyor.” Diye sitemlerini duyurdular.

------------------------

KÖYDE  TELEFONLA GÖRÜŞME İMKANI YOK.

Karayusuflu köyü Meriç nehri kenarında bir mahallesi  alçakta olan  bir köy  olduğu için burada  telefonlar çekmiyor.

Telefonla görüşmek isteyenler  yan daha yüksekte olan mahalleye ya da yüksekçe bir yere çıkarak telefonla görüşebiliyor.

Her nedense  telefon şirketleri  bu köylülerin rahatlıkla telefon görüşme yapması için imkan yaratmamış.

Bir  haberleşme istasyonu kurma gereğini duymamış.

Bu köyler stratejik ökemi olan sınır köyleri sınırın iki kilometre yakınında  bulunuyor.

Bir acil durum anında  haberleşme imkanları kısıtlı.

Köylüler bu konuyu defalarca gündeme getirmelerine rağmen köylülerin rahatlıkla telefonla görüşme imkanı sağlanamamış.

Yakınlarındaki Yunanistan’ın sınır köyleri rahatlıkla haberleşme imkanı  sağlamalarına rağmen, Bu köyler bundan mahrum kalmış.

-------------------------

VATANDAŞ OLMAK

Tarih boyunca insanlar kendi haklarını savunmak kölelikten  kurtulmak  yurttaş, vatandaş olabilmek için mücadele vermiştir.

Otoriter rejimlerin hiç biri insanların bireysel haklarının kazanılmasına izin vermez ve vermemiştir.Bu uğurda mücadele edenlerin çoğunun sonu hüsranla bitmiştir.

Ülke yönetiminde olanlar  böyle bir girişim olduğunda, vatandaşlık haklarını arama  girişiminde  bulunulmasına  yurttaşlık  haklarına sahip olmalarına izin vermemiştir.

Şeyh Bedrettinler, Pir Sultan Abdal’lar Köroğlu, Dadaloğlu ve bunlar gibi niceleri vatandaşlık haklarına, hürriyetlerine sahip çıkmak,  otoriter rejimden kurtulmak  için  mücadele vermişlerdir.

Bunların çoğu  bu çabalarını canlarıyla ödemişlerdir.

Bu uğurda yapılan yurttaşlık mücadelesinde Avrupa’da milyonlarca   insan  yaşamını  yitirmiş,  bazıları giyotinde can vermiştir.

Ülkelerde hakimiyetini kuranlar hiç bir zaman kişisel hürriyetlere, vatandaşların haklarının kazanımı mücadelesine sıcak bakmamış bu girişimlerin otoriter rejimlerine, saltanatlarına zarar vereceği gerekçesiyle  hak arama olaylarını  genellikle  kanlı şekilde bastırmıştır.

Bu uğurda Vatandaşlık haklarını kazanmak için canlarını veren ve mücadele edenlerin isimleri, anıları tarih boyunca yaşadığı halde  Kuyucu Mustafa Paşa ve yurttaşlık haklarının kazanımı uğruna mücadele veren  insanları katlederek bastıranlar kuyuya atanla ve diğer işkenceciler her zaman  nefretle anılmaktadır.

Yurttaşlık vatandaşlık hakları insanların en doğal ve vazgeçilmez haklarıdır.

Dinimiz de bunu emreder. Bu hak birinin hakkının bittiği yerde diğerinin başladığı anlayışının kabulü demektir. Ne yazık ki  insan haklarına en duyarlı din olan bunu kutsal kitabından da belirten İslam  dinini geçerli olduğu ülkeler  insan hakkı ihlalinde   ve halka yönelik baskıda da en önde gelen ülkelerdir.

---------------------------------------------------------------------------------------

LEB DEMEDEN LEBLEBİYİ ANLAMAK

Kıvrak zekâlı, bir konuyu kolaylıkla anlayanlar için “leb demeden leblebiyi anlıyor” deyimi kullanılır

Bu sözlerin hikâyesi şöyle:

Leb Farsçada dudak anlamına geliyor.

Eskiden medresenin birinde çokbilmiş geçinen bir molla varmış. Molla Farsçadan  imtihana girmiş.” İmtihanda ne soracaklar acaba “ diye hocalarının ağzına dikkatle bakmaya başlamış.

Hocalardan birisi” Leb”  der demez,  molla heyecanlanmış-“ leblebi efendim. Leblebi ! kelimenin birinci hecesidir.

Fakat ben siz yorulmayasınız diye  kelimenin tamamını  size söyletmedim” demiş.

Molla bu sözleriyle imtihan heyetini güldürmüş.   

---------------------------------------------------------------------------------------------------

ÖZLÜ SÖZ

Tarih,kralların otoriterlerin çiftliği değildir. Milletin tarlasıdır.

 Her millet geçmişte o tarlaya ne ekmişse  gelecekte onu biçer.

VOLTAİRE