ÖNCE İNSAN OLARAK GÖRMELİYİZ

Yılların verdiği alışkanlıktan kaynaklanan sözcüklerimizde kadınları aşağılayıcı deyimler  günlük yaşamımıza girdi. Özellikle kadınların tarifinde tüm kadınları kapsayacak şekilde “karı” sözcüğü çoğu kez kadınlarımızı aşağılayacak şekilde kullanılmaktadır “ karı gibi sırıtma, erkek gibi davran “ ve benzeri sözcükler erkek egemen toplumlarda  sık sık kullanılıyor.

 Kadın hakları, kadınları ön plana çıkaran belli  günlerle kadınlarımızın hakları yeterince savunulamaz. Yine de öyle oldu.  Kadın derneklerimiz bildik sözleriyle hamasi nutuklarla  bu günü kutladılar.

Toplumu kadın erkek yerine insan gözüyle,  cinsiyet ayrımı gözetmeksizin  kimliğine  bakmadan insan olarak görülmesi durumunda , eşitlik  anlayışının toplumda yaygınlaşması  halinde  kadın erkek hakları  arasındaki mesafe azalır.

Bu konuda erkekler kadar kadınlarımıza da önemli görevler düşmektedir. Hak verilmez alınır  anlayışıyla hareket ederek kadın haklarının kazanımında  belli bir kesimin kadınlarının dışında bu konuda en mağdur olan kırsal kesimlerdeki kadınlarımızı  bu hak arayışına dahil  edilmemesi halinde  bildik az sayıda kadının katıldığın toplantılar  burada atılan  nutuklarla kadın haklarının elde edilmesi mümkün değildir.

Nitekim hakların alınması konusunda yapılan girişimler güdük kalmaktadır, kadına şiddet azalmamaktadır. Günlük konuşmalarımızda kadını aşağılayıcı sözcükleri kullanmamalıyız. Aileler kız ve erkek çocukları arasındaki sevgiyi erkek çocukları üstün görecek şekilde  yansıtmamalı.

Ailede huzurun güvenin ancak kadın ve erkeğin el ele vermesiyle sağlanabileceğini  unutmamalıyız.

Bu arada kadınlarımız da yılların verdiği ezilmişlik havasından kurtulup  toplumda kadınların da erkekler kadar eşit haklara sahip olduğunu iyice benimsemelidir.Erkeklerin kadınlara, analara yönelik galiz küfürlerin  günlük konuşma sözcüklerimizden çıkarılması gerekir.

İlkokul öğrencileri arasına kadar yayılan  kadını aşağılayıcı sözcüklerle  kadınların hakları savunulamaz.

Toplumda bu altyapı eksiklikleri giderilemediği  toplumun her kesimi bu inanca sahip olmadığı sürece toplumumuzda kadın hakları sözde kalır. Teminim o ki,kadınlarımız kendi haklarının önemini kavrar. Bu haklarda erkeklerin icazetini beklemeden kendi çabalarıyla elde etme yolunu seçerler.

Zira bu tür demokratik  haklar  her zaman mücadele ile elde edilir. Tıpkı  fabrika işçisi kadınların  canları pahasına mücadelesinde olduğu gibi tüm kadınlarımız  haklarının bilincinde olmalı.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İNSANLAR DOĞADAN, ,DOĞA DA İNSANLARDAN KOPUYOR

Kış ayları bitmeden bahar aylarına girdik. Kış uykusunda olan doğa yine güzel yüzünü gösterdi. İnsanların hoyratlığına rağmen beton yığını olmayan yerlerden  çimenler , çiçekler, çiçek açan ağaçlar topraktan yüzünü gösterdi. Tabiatın güzelliğini hiçbir güzellik sağlayamaz.

Bahçelerde açan sümbül ve laleler, kırlardaki menekşeleri  insan gücü becerisi sağlayamaz. Ne acıdır ki  doğaya en çok zararı  dünyanın en akıllı varlığı alarak kabul edilen insanlarımız veriyor.

Güzellikleri katleden, yeşil alanları yok edip iklim değişikliği yaratan, o  verimli toprakları beton yığını haline getiren yine biz  insanlar.

Bakıyorum. bu aylarda güzellikleri sergileyen doğa ile ilgilenen insanlar  yok.bazılarının yaşam derdi, bazıları kapalı mekanlarda  ömür tüketiyor özellikle gençlerimizin   telefon ve başka amaçlara yönelik tutkuları doğa ile insanlar arasındaki bağı iyice koparıyor.

Geceleri ayın, yıldızların  ve gökyüzünün güzelliğini, bu aylarda leyleklerin kırlangıçların  gelişi ile hangimiz ilgileniyor.

Doğayı  o kadar kendimizden uzaklaştırdık ki.eskiden elimizin üzerine konan uç böcekleri, renk renk kelebekler böcekler, çekirgelerin nesli tükendi.

Doğa güzelliklerinin birer enstrümanı olan bu küçük canlıları evrenin akıllı varlığı insanlar çıkarları uğruna yok etti. Ormanlık alanlardaki renk renk kuşlar çeşitli hayvanlar da bu katliamdan nasibini aldı.

Doğaya yönelik bu  amcasız saldırı ile aslında insanlar  kendi yaşam  alanlarını yok ediyorlar. Derelerde kurbağa sesine dahi hasret kalıyor, çevredeki sürüngenleri göremiyorsak bu insanların doğayı kendi amaçları için kirletmesinden kaynaklanıyor.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

EDİRNE İÇİN OLUMSUZ PROBAGANDA YAPILIYOR

Ülkemizdeki  sığınmacıların Avrupa hayali ile sınırlarımıza yığılmasından sonra  Edirne ekonomisi  durgunluk yaşamaya başladı.

Komşu ülkelerde her gün gelip alışveriş yaparak ülkesine dönenlerin sayısında  bugünlerde büyük azalma var. Bu durgunluk yerli turistlerimize de yansıdı. Medya’da Edirne hakkında  yansıtılan olumsuz görüntülerin faturası Edirne halkına çıkarılıyor.

Edirne’ye gelecek misafirler mültecilerden kaynaklanan görüntülerin Edirne merkezinde de olduğu inancına kapılıyor. Aslında öyle bir durum yok.

Onlar sınır boylarında Avrupa’ya geçmek için  çaba harcıyor. Edirne merkezinde normal yaşam devam ediyor.Tıpkı daha önceki yıllarda nehirlerin taşmasında olduğu gibi medyada abartılan haberlerin zararı halkımıza çıkıyor. Bu haberlerin gündemde olduğu şu günlerde Edirne’nin huzurlu sakin bir kent olduğunu anlatmak çok zor.

----------------

ESNAF VE ODA TEMSİLCİLERİMİZ NEDEN DEVREYE GİRMİYOR?

Edirne’ye gelen turistlerin azalması, esnafların zora girmesinden sonra  bakıyorum herkes” Bu iş nereye varacak, siftah yapmadan dükkanı kapatıyoruz” diye  yakınmalar başladı.

Bu kişisel şikayet etme yoluyla sorun  çözümlenmez.neden Borsa, ETSO, esnaf  odaları başkanı ve oda yöneticileri böyle önemli günde bir araya gelip.Edirne’nin  sınırda meydana gelen olaylardan etkilenmediğini, Edirne’ye gelecek turistlerin gelmesinde bir sakınca olmadığını, bir araya gelip kamuoyunu duyurmuyorlar.

Böylece tüm kesim temsilcilerinden gelen ortak ses Edirne’ye geleceklere güven verir. Bu birlikteliğe kamu ve mahalli yöneticilerimizin de desteğini sağlamasıyla Edirne’de baş gösteren ekonomik durgunluk son bulur.

Medya kuruluşlarına Edirne’nin  huzur içinde olduğunu görüntülerle yansıtılmasıyla kentimiz eski canlılığına kavuşur.

Kurum ve kuruluş temsilcileri bugünlerde varlığını hissettirmeli. Öyle birbiri ile  sokak muhabbeti ile  bu sorun çözümlenmez. Edirne’nin sesini duyurmak  konusunda yöneticilerimiz yeterli çabayı göstermedi. Şimdi etekleri tutuşmuş çare arıyorlar.

-----------

ÖZLÜ SÖZ       

Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur. Dünya üzerinde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. Toplum hayatının kaynağı, çağdaş aile hayatıdır. Siyasal ve toplumsal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna inanmaktayım

Mustafa  Kemal Atatürk