Bu veciz söz sanki bölgemiz ,için söylenmiş.bir deyim.
Etrafından bu kadar nehir geçtiği halde ondan yeterince yarar sağlamayan bir başka il olduğunu inanmıyorum.
Yıl süresince ilimiz sınırları içinde Arda,Meriç,Tunca nehirleri Saroz körfezine suyunu boşaltır.Bu nehirlerin suyundan bölgemizde yeterince faydalandığımızı kim iddia edebilir.
Bu kadar su bolluğunda su sıkıntısı çekmek ancak bizim bölgemize ve ülkemize mahsus bir durum olsa gerek.
İsrail o çöl ortamında bir suyu defalarca kullanma imkanı bulmuş.Biz ise bir kez dahi yararlanmayı başaramıyoruz.
Bunu sağlamayınca yeraltı su kaynaklarımızı da tüketiyoruz.
Onlar da kullanılmayacak düzeye geldiğinde halimiz ne olacak?
Çoğu ülke nehir suyunu arıtarak yararlanma imkânı buluyor.
Bölgemizde de bu imkan sağlandığı takdirde Edirne’de susuzluk diye bir durum kalmayacak.
Mevsim bu yılda yine böyle kurak giderse ilimizde su sıkıntısı daha da artacak.
Barajların doluluk oranı alarm veriyor.Yetkililer şimdiden su sorununa çözüm aramak zorunda.
Diğer yandan, nehir sularının da azalması tarım alanında da büyük tehlike oluşturacak .
Bugüne kadar barajların yapılacağı konusu defalarca gündeme geldi programa alındı alınacak dendi. Henüz bu akanda bir gelişme yok.
Çakmak barajı da çalışır duruma gelmedi.
Lalapaşa bölgesinde baraj yapmak için çok uygun yerler var.
Bu konuda verilen sözler oldu ve oluyor. Fakat henüz işe başlama yok.
İlin kuzey bölgesinde sulama imkanının sağlanması,tarımda gelirin artmasına neden olacak.Bundan üreticilerimizin yanında devletimiz de kar sağlayacak.Köylerde toprağı ile geçimini sağlayamadığı için göç etmenin önüne geçilecek.
Dileriz buradaki baraj yapımları Suakacağı barajındaki gibi olmaz. Bir an önce gerçekleşir.
Aksi halde kuraklık bu yöre halkının yaşam koşullarının daha da zorlaşmasına neden oluyor,Halkın köylerden göçünü tetikliyor.
Parlamentoda pek görevi olmayan vekillerimiz bu konulara kafa yormalı .Hiç olmazsa o alanda halka yararlı bir iş yapmış olurlar.
------------------------
AÇILIP KAPANMALARI BİR OLUYOR
İlimizde çarşı pazarı gezdiğinizde bir süre önce büyük umutlarla açılışı yapılan işyerlerinin kısa süre sonra kapandığını görüyorsunuz.
Zamanımızda bir işyeri açmanın kaça mal olduğunu ancak bu işin içinde olanlar bilir.
Bu pandemi döneminde “belki iş yapar kendimi kurtarırım” diyerek açılan işyerlerinin daha sonra kapanması bölge ekonomisinin içinde bulunduğu durumu göstermiyor mu?
Özellikle küçük çaplı işyerlerinin birbiri ardına kapılarına kilit vuruyor.Bu zamanda işsiz kalmanın ne demek olduğunu bu sıkıntıyı yaşayanlar bilir.
Özellikle kış aylarında işsizlik çekmek evine ekmek bulamamak daha da üzücü oluyor.
Bu yılda da geçen yılda olduğu gibi ülkemizin ve bölgemizin en önemli sorunu yine işsizlik geçim zorlukları olacak gibi görülüyor.
---------------------
FIKRA
NE DERSİN
Bakkal Ahmet dükkânından çıkarken çırağına tembih etti.
“Hasan oğlum, eğer Nuri Bey gelirse kendisine söyle, biraz beklesin.Ben on ,on beş dakika sonra geleceğim”
Çırak ,Hasan, ustası dükkandan ayrılmadan önce sordu:
“Peki usta Nuri bey gelmezse ne diyeyim..”
---------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?
İLK TÜRKÇE SÖZLÜK ARAPLAR İÇİN YAZILDI
Tarihimizde yazılan ilk Türkçe sözlük Kaşgarlı Mahmut’un Araplara Türkçe öğretmek amacıyla 1072-1074 yıllarında yazıldığı Divanü Lügat-it Türk ( Türk dilleri sözlüğü) adındaki eseriydi.
Bu sözlükte 7500 Türkçe sözcük vardı.Sözlükte ayrıca o çağdaki değişik Türk ağızlarının özelliklerine,söyleyiş biçimlerine örnek diye gösterilen ata sözleri (sav)
Ağıtlar (sagu) şiirler (koşuk) ve deyimlere de yer verilmişti.
Daha sonraki Türk sözlükleri tarihlerine ve coğrafya alanlarına göre üçe ayrılır.:
Kıpçakça,Çağatayca,Osmanlıca.