Sosyal demokrasiyi savunanların en önemli rakibi yıllardan bu yana kendileridir. Onlar için başka partilerin muhalefet yapmasına gerek yok.
Onlarla sohbet sırasında bir toplumsal konu hakkına parti görüşleri sorulduğunda çok farklı yorumlarla karşılaşıyorsunuz.
Sürekli kendi yönetimlerini eleştirmek, onları çok daha zora sokmak, aslı astarı olmayan ,suçlamalar getirmek bu parti üyeleri için en önemli siyaset malzemesi.
Rakip partileri eleştirmek yerine kendi partisini hasım olarak görmek, kötülemek sosyal demokratlar için gelenek haline gelmiştir.
Bu rakip partilerin işlerini kolaylaştırıyor. Onlar: "Bizim eleştirmemize gerek yok onlar nasıl olsa birbirinin kuyusunu kazıyor” diye mutlu oluyorlar.
-----------
SOSYAL DEMOKRATLAR PEMBE RÜYA GÖRMEDEN VAZGEÇMELİ
Günümüz siyasi koşulları dikkate alındığında sosyal demokrat parti mensuplarının izledikleri yöntem onları başarıya ulaştırmaz.
Bu sorunu çözmeye az sayıda partilinin çabası yetmez.Nitekim bunu emareleri görülüyor.Güçlenmeleri için çok önemli imkanlar olmasına karşı izlenen yanlış politika,partililerin birbiri ile dalaşmaları bu imkanı ellerinden alıyor.
Sosyal demokratların böyle güçlerini zedeleyen zaafları sadece bugün için değil uzun yıllardan bu yana devam eden alışkanlıklarıdır.
Siyasi partili olmanın sorumluluğu tanımayan dam samanlık atan bu sözde partililerin bunu parti görüşü gibi suman parti mensupları bu yaklaşımları ile partilerine karşı olan kişilerden daha fazla zarar veriyor.
Bunlar görüşlerini partilerine zarar vereceğini dikkate almadan her ortamda duyurmaları sonucu bu partiye sempati duyan, katılmak isteyen insanları da partilerinden uzaklaşmasına neden oluyor
"Bunlar birbiri ile kavgalı ,bu partiye nasıl güveneyim” diyen insanlar CHP’den uzaklaşıyor.
Her ne kadar sosyal demokrat partilerde farklı fikirleri tartışma ortamı olsa da bunu partiyi karalama, kötü gösterme konumuna getirmek o parti mensubu olan kişilerle ne kadar bağdaşır.
Bu yapıldığı zaman diğer partilere koz vermiş olursunuz.Kendi partisini CHP’liler kadar eleştiren bir başka parti mensubu yok .
Bugün bakınız özellikle iktidar partileri toplum yararına ters düşen icraatları olsa da, buna parti boyutunda bakan eleştiren bir kişi göremezsiniz.
Bu durum o parti mensuplarının partiye olan güvenlerinin devamını sağlıyor.
Bu doğru mu derseniz kesinlikle doğru değil .
Bu partileri destekleyenler bu tavırlarıyla partilerinin yanlışlıklarına ortak oluyorlar.
Sosyal demokratlar kendi partilerine eleştiri yerine özellikle iktidar partisinin toplum yararına olmayan hatalarını halkın içine girerek gündeme taşımalı.Bu partide en doğru siyasetin böyle yapılabileceğini hatırlatan bir yetkili yok mu.?
---------------
HALKIMIZI KUTLAMAK LAZIM
Ülkede siyasetin bu kadar kutuplaştırılmak istenmesine rağmen halkımız tahriklere kapılmadan, siyasilerin halkı kışkırtıcı konuşmalarına alet olmadan sükunetle,soğukkanlılıkla gelişmeleri izliyor.
Bunun sonunda seçim geldiğinde kendi yararını da dikkate alarak en doğru kararı verecektir..Son olarak yapılan mahalli seçimler bunun göstergesidir.
O günleri bir hatırlatalım toplumun kararı ne kadar yok sayılmasına bunun gerçek dışı olaylarla ilişkilendirilmek istenmesine karşın iptal edilip tekrarlanan İstanbul belediye başkanlığı seçimi ile toplum kararını yok saymak isteyenlere gereken dersi vermiştir.
Bugün toplumun olanlar karşısındaki duyarsız görünmesi yanlış yorumlanmamalı.
Yeri geldiğinde toplum kesin kararını verecektir.
Ondan hiç kimsenin endişesi olmasın “Hak bu olanları kabulleniyor,biz yolumuza devam edelim ” diyenler bir gün yanıldıklarını anlayacaklardır.
-----------
FIKRA
TEMEL’İN KURNAZLIĞI
Karadeniz bölgesinde bir kahvehaneye iki öfkeli iri yarı adam sert bir sesle:
“Aranızda Hasan kimdir?”diye sorar.
Kahvede bulunanlardan hiçbir ses çıkmaz.Bunun üzerine adam tekrar bağırır:
“Söyletin Hasan kimdir diyorum size:
Temel ayağa kalkarak:
“Hasan benim ne olacak?” der.
Adamlar Hasan’ı ayakları altına alarak bir güzel patakladıktan sonra kahveden ayrılır.
Kahvedekiler fena halde hırpalanan Temel’in yanına giderler:
“yahu sen Hasan filan değilsin temelsin.neden ben Hasan’ım dedin ki ?”
Temel gülümseterek:
“Ben enayileri aldattım” der