Ne iyi dilekler döktürmüştük yeni yıla…
Barış istemiştik en başta… Deyim yerindeyse, al sana barış!.. Bombaların ve patlamaların ayyuka çıktığı günler Aklımızın ermediği şoklar.Ve ne yazık ki, on üç şehit yine.
Fransa’da bir karikatür dergisinin teröristlerce taranıp 12 kişinin hunharca öldürülmesi… Hem de işini yapan başarılı ve sıradan insanlardı bunlar. Sonra o teröristler de yok edildi, bu arada günlük yaşayan insanların da karambole gitmesi, doğrusu insanlığın canına kast gibi. Bizde olan bu acı o günleri de anımsattı bana…
İnsan ne söyleyeceğini de şaşırıyor bu durumlarda.
Ancak “düşünce özgürlüğü”ne yönelmiş bu tür azgınlıklar nereden ve nasıl bakarsan bak ve neden ve ne için olursa olsun hoş görülemez.
Hele sanatın böyle acımasızca kurşunlanması, kan dökülmesi… Olacak iş değil.
Fransa ‘da toplanan “dev”ler “Cumhuriyet Yürüyüşünde” olayı kınadılar tepki koydular, ama yeterli mi? Bilemem.
Düşünen ve yaratan insanları dünya olarak el üstünde tutmak gerekir benim bildiğim.Çünkü onlar uygarlığın ve çağdaşlığın bulunmaz nimetleri.
Böyleleri kolay kolay yetişmez, arasan da bulunmaz. Ülkemizde de yıllardır katledildiler,. Uğur Mumcu’dan tutun da…
Bunları yok etmek akıl alır gibi değil. “Allah’ın verdiği canı, yine Allah alır” özdeyişini duymadı mı bu katiller.
İş tırmandıkça tırmanıyor. Neredeyse Haçlı-İslam çatışması hortlayacak.Gidiş o gidiş sanki.Herkes üç kuruş için ya da bir avuç dünyalık için, birbirinin kuyusunu kazmakta.
Normal işi değil bunlar… Normal insan böyle şeylere alet olmaz. Ama bazılarında kafa olsa da beyin yok; beyin olsa da akıl yok, akıl olsa da, kullanamaz. Özgün ve özgür değil, bağımlı ve çıkarcılığı severler. Yolları yol değil çünkü. Beyin yıkanınca, yapı koşullanınca..:
Hiçbir din insanlığın kötülüğünü istemez. Kimse de bu konuda havari değildir. Böyle bir şeye gereksinmeleri de yoktur. Yalvaçlar için de aynı yaklaşımda bulunmak olası, sanıyorum.
Hazmedemediğim bu can almalar karşısında insan olarak kendimden bile utanıyorum.
Hey Ne olursun kendine gel. Kana bulanmasın şu fani dünya. İnsan gibi yaşamamız için kendine gel. Bakalım daha neler göreceğiz. Neler yaşayacağız.
Biliyorum senin benim suçumuz değil bunlar. Başka; kendimi avutacak, bir yön bulamıyorum, ne yazık ki!..
Ve düşünüyorum giderek hayvanlaşıyor muyuz?
DÜĞÜM
Her gün günce tutsaydım eğer, yerim olmazdı dip notlarda
Şakayık ne renk açarsa, öyle açacaktı yine aşk
Orpeus’un kulakları duymasaydı ne yapardı lir
Taş plaklar yerine taş kafalar ordusu derdi söylence
Birazdan bir gonca açacak, bir bebek doğacak; döngü
Gelene merhaba da gidenler sanmayın ki dönecek
Zırtapoz oyun havalarında köfte ekmek kokusu
Yokluğun yoksunluğun yalnızlığın çoktan biçildi çayırı
Namus dürüstlük… bundan böyle tepside fırına
Kimler yedi içti, kimler piknikte kimbilir kime sormalı
Kim ne derse desin, bir masaldı geldi geçti çabucak
Yıllar yüz yıllar, akıl bilim kimse çözemedi düğümü
N.T