Çalışan ve küçük çocuklarına bakacak kimsesi bulunmayan aileler için gerdekli olan kreş sorunu ülkemizde olduğu gibi bölgemiz için de çok önemli bir sorun. Bu sorun defalarca gündeme gelmesine rağmen bir türlü çözüme kavuşturulamıyor.Çocuklarına güvenli bakacak kimsesi olmayan çalışan aileler ya işyerlerinden ücretsiz izine ayrılıyor ya da işlerine terk etmek zorunda kalıyor.
Kreş sorunu devletimizin en önemli sorunu olduğunu gözden uzak tutmamalıyız.
Geleceğin güvencesi olan çocuklar emin ellerde yetişmeli.
Bakıcılar konusunda güvensizliğin gündemde olduğu bir dönemde çocuklarına bakacak yakınları bulunmayan aileler bu sorunun çözülmesini bekliyor.”Acaba çocuğuma bir şey oldu mu” endişesini taşıyan kadınlarımız işyerlerinde de verimli olamıyor.
Bu endişeyi taşıyan aileler iş kazalarına da neden olabiliyor.Bu sorun gerek özel sektör gerekse kamu ve belediyelerce ön plana alınmalı.
Bu sağlandığı takdirde çocukların emin ellerde daha sağlıklı yetişmeleri sağlanmış olacak.
---------------
YURT SORUNU ÇÖÇZÜME KAVUŞMALI
Son alınan kararlarla öğrencilerin yurtlara girmesinde kısıtlama getirildi.Öğrenciler için bazı şartlar aranacak.
Bu koşulları olmayan öğrencilerin okuma hakları olsa da devlet yurtlarına giremeyecek.Bu durumdan yararlanmak isteyen ve gençleri kendi inançlar doğrultusuna yönlendirmek isteyen çevrelerden gençlerimiz çok zarar gördü,bazılarının geleceği riske girdi. Tekrar aynı zorlukların yaşanmaması için özellikle mahalli idarelere ve gençleri amaçları uğruna kullanmasına razı olmayan iş çevrelerine önemli görevler düşmektedir.Getirilen kısıtlamaların dışında kalan öğrencilerin potansiyel suçlu olarak görülmesine ,izin verilmemeli.
Gençlerin bazı hataları yapabileceği bu hatalar için geleceklerinin karartılmasının doğru olmayacağı gerçeğinden hareket edilerek, geleceğimizin güvencesi olacak gençlerimize daha toleranslı,hoşgörülü davranmalıyız.Unutmayalım ki, bu tür hatalara düşen bazı gençler geleceklerinde ülkesi için çık yararlı hizmetler yapmışlardır.Tarihte bunun çok örnekler vardır.
Devlet gençlerine imkan tanıyıp geleceklerini riske atmamalı,yeri geldiğinde affedici olmalıdır.
Onun için devlet baba olarak tanımlanır.
-----------------
GÜZELLİKLERİ DE PAYLAŞALIM
Ülkemiz coğrafi olarak öyle güzel bir konumda ki, her köşesi bir cennet gibi .Şu anda bakıyorsunuz bazı bölgelerde kış hüküm sürerken bazı yörelerde baharın güzelliği yaşanıyor.
Akdeniz bölgesinde bu mevsimde denizin tadını çıkaranlar var.
Bitki türleri,yeşil alanları bakımından ülkemiz dünyada en zengin ülkelerin başında geliyor.
Doğa güzellikleri bakımından oksijen deposu bakir alanlarımız var.
Dağları,ovaları, nehirleri ve sahilleri ile diğer ülke insanlarının hayran olduğu bir ülkede yaşıyoruz.Tarihi zenginliklerimiz toplumun birbirine dostça yaklaşımı, her bölgenin kendine has folkloru ve diğer gelenekleri ile tüm dünya insanlarının özlem duyduğu bu güzel ülkemizin kıymetini bilmeliyiz.Bu güzelliklerin korunmasına katkı sağlamalıyız.
Allahın insanlar için yarattığı tüm güzellikleri yar aldığı bir ülkede “ deryada yaşayıp denizin yararını bilmeyen balık “konumunda olmayalım .Bu güzel ülkenin aynı güzellikle gelecek kuşaklara da ulaşmasına katkı sağlayalım.Kısaca sorunların çözümüne olumsuz olarak yaklaşma yerine olumlu yaklaşalım.
Bardağın boş tarafına değil dolu tarafına da bakalım.
Toplum arasındaki dostlukları zedelemek isteyenlere, nifak sokanlara fırsat vermeyelim.
Siyasilerimizin toplumu kutuplaştırıcı konuşmalarından etkilenip dostlukları zedelemeyelim.
------------------
FIKRA
SEBEBİ BAŞKAYMIŞ
Bir akıl hastanesi doktoru hastaların durumunu belirlemek için farklı çarelere başvurur. Günün birinde küçük bir akıl hastası grubunu havuzun başına getirip akıl hastalarına emreder:
“Haydi hepiniz suya atlayın”
Akıl hastalarının biri hariç hepsi havuza atlar.doktor arkadaşlarına uymayan tek akıl hastasını bu tavrı nedeniyle tebrik eder.
-“ Aferin oğlum sen artık iyileşmişsin.”
Fakat havuza atlamayan akıl hastası adam:
Ben yüzme bilmiyorum” diye ağlamaya başlamaz mı….