Yılda iki kez kutlanan dini bayram günlerinin asıl amacının Müslümanlar arasında sevgi,saygı dostluk bağlarını yaygınlaştırmak olarak tanımlanır.
Asırlardır kutlanan bu dini bayram günleri öyle sıradan tatil günleri olarak tanımlanamaz.
Dinimizin en önemli günlerinden sayılan Ramazan ve Kurban bayramı geldiğinde aileler bir araya gelerek dostluklarını pekiştirir. Kucaklaşır.
Dini bayramlarımız Müslümanlar arasında birlik ve beraberliğin, ne denli önemli olduğunun kanıtlandığı ,dostluğun yaygınlaştığı günler olmalı.
Özellikle böyle hastalık korkusuyla halkın birbirinden kopuk yaşadığı günlerde dini bayramlarımız daha da önem kazanıyor.
----------------
O KUTSAL GÜNLER AİLELERİN BİR ARAYA GELECEĞİ GÜNLERDİR
Bayram günü geldiğinde dargınlar barışmalı, toplum arasındaki kırgınlıklar , husumet bu günlerin hürmetine son bulduğu günler olmalıdır.
Milli bayram günleri nasıl ki milli duygularımızı ülkemize karşı sevgimizi saygımızı pekiştiriyor, toplumda milli heyecanın canlı kalmasını sağlıyorsa.dini bayramlarımız da dini vecibeler yerine getirilerek toplum arasında dostluğa katkı sağlar.
Bayramların amacı sevgi dostluğun dinimizce de ne derece önemli olduğunun göstergesidir.
Bayram günü geldiğinde aile bireyleri eş ve dostları bir araya gelip aynı sofra etrafında toplanıp anılarını da tazeleyip kucaklaşarak bayramı kutlar. O günlerde küçükler büyüklerin ellerinde öper.Büyükler küçükleri bağrına basar.
Ailelerinden işleri gereği uzakta olanlar bayram günlerinde bir araya gelip hasret giderir.
Evlatları uzakta olan anne babalar bayram günü geldiğinde onlara kavuşmanın hasretini çeker, yollarını gözler.
Onların sevdiği yemekleri hazırlar.
Torunlarını kucaklamak, onlara hediyeler vermek ister.Yaşlı olan anne babalar için dini bayram günlerinin çok ayrı bir önemi vardır.
Bayram geldiğinde çocuklar yakınlarını elini öperek hediyeler alarak bu kutsal güne ayrı bir güzellik katar.
Tüm bunlar buruk olarak kutladığımız ramazan bayramın görüntüsünü değil daha önce kutladığımız bayramlarda görmeye alıştığımız güzellikler.
Dünyamızda gelişen teknoloji gelenek,göreneklerimizi de etkiledi.Buna ayak uydurmak isteyen bazı aileler dinimizin bu güzelliklerini yok saydılar.
Ülkemizde birçok insanımız ailelerin bir araya geldiği dini bayram günlerini normal tatil günü gibi kullanıyor.
O gün geldiğinde ailesi ile birlikte bayram kutlama hasret giderme yerine, tatil yörelerinde yeni dostlarla bayram tatilini geçirme alışkanlığı toplumda yaygınlaştı.
Bayramlarda anne babaları ile bir arada olma yerine telefonla veya mesaj atarak bayramlaşmayı yeterli, görüyor.
Böylece bayramda evlatlarının yolunu gözleyen anne babalar yakınlarından uzak buruk bir şekilde bayramlarını kutlamak zorunda kalıyor.
------------------------
HASTALIK KORKUSU BAYRAMLAŞMAYI YOK ETTİ
Eski özelliğinden, güzelliklerinden uzaklaşan dini bayram günleri başımıza bela olan bu hastalık nedeniyle gelen kısıtlamalar sonucu bayram kutlamaları da yok oldu.
Mübarek Ramazan bayramında yakınlarımız ile buluşmamız kısıtlandı.
Aileler arsında gidip gelmeler, kutlamalar yapılamadı . Çoğu aile kendi başına bayramı kutlamak zorunda kaldı..
Dileriz bu kısıtlamalar sağlığımız açısından yararı olur.
Yaşamımız kısa sürede normale döner.
Onun için belirlenen kurallara herkesin uyması gerekir.
“Bana bir şey olmaz” deyip kısıtlamaları hiçe sayanlar aslında kendi hayatlarının yanında çevresindekilerin yaşamını da zora sokuyor.
Bunun ceremesini bir buçuk yıldır evlere kapatılan yaşlılarımız çekiyor.Yaşlı insanlar evlerinden çıkamaması nedeniyle yürümeyi dahi unuttu. Yaşlılıktan kaynaklanan hastalıklar nüksetti.
Tolumun kuralları yok sayan diğer kesimlerinin faturası yaşlılara çıkarıldı.Dünyada yaşamının son evresini geçiren 65 yaş üzeri insanlarımız günah keçisi gibi görülüyor.son alınan kararla nispeten de olsa yaşlılara sokağa çıkama hakkı tanındı.Dilerin bu konuda tekrar geri adım atılmaz.
----------------------
SİYASİ TARTIŞMALAR TOPLUMU KUTUPLAŞTIRIYOR
Halkımızın günlük yaşantısının kısıtlandığı ,çoğunun zamanın büyük bölümünü evlerinde geçirdiği bir zamanda insanlarımız zorunlu olarak televizyon izliyor..
Medyadaki iç karartan programlar, mafya görüntüsü veren dizi filmleri halkı bunalıma sokuyor.
Bunu dikkate alan RTÜK iç karartan programlar yerine toplumun moralini düzeltecek, kutuplaşmayı önleyecek programların yapılmasını önerdi.
Bu uyarıya rağmen savaş sahnelerini yansıtan oyuncuların ellerinde silahların eksik olmadığı,her türlü dalaverenin sergilendiği diziler, yaşantımızı yansıtmayan programlar aralıksız devam ediyor.
Diğer yandan her akşam televizyon kanallarında çöreklenen, her konuda bilgisi olduğunu iddia eden ekran bülbülleri yaptığı konuşmaları ile halk arasında nifak tohumları saçıyor.
Ekranlarda yıllar önce gerçekleşen konular gündeme getirip siyasilerin uzantısı olan çoğu oralardan nemalanan açık oturumların gedikli konuşmacıları zor günler geçiren halkımızın moralini bozmaya devam ediyor.
Bu zatların toplum arasına girip kendileri hakkında ne düşünüldüğünü duysalar yüzleri kızarır.
Toplum can derdinde onlar efendilerinin başka derdinin peşinde koşuyor.
Bu millet enayi aptal, değil özellikle gençler bu tür programları hiç izlemiyor sadece gülüp geçiyor.
Bu programlarla siyasete hizmet ettiğini taraftar toplayacağını sananlar aldanıyor.o günler geride kaldı.
Toplumun en önemli sorunu geçim derdi ve yaşamlarındaki bu kısıtlamaların son bulması gerisi hikaye.