Uzun süre sokağa çıkması kısıtlanan,birbiri ile yaklaşması engellenen halkımız yasakların kısmen de olsa kaldırılmasıyla kahve ve park alanları doldu.taştı .
Bunalan insanlarımız yazın doğa güzelliklerinin tadını çıkardı.
Böyle zamanlarda yaşamımıza getirilen kısıtlamaların tahribatını daha iyi anlıyoruz.
Mesafeli de olsa kahvehanelerde,parklarda aynı masa etrafında bir araya gelen insanlarımızın mutlulukları gözlerinden belli oluyordu.
Bugün insanların toplu bulunduğu alanlarda yapılan konuşmalarda daha çok aralarındaki sorunlar dile getiriliyor.
Bu konuşmalarda genellikle son günlerde zirveye çıkan toplumsal olaylara yer verilmiyor.
Herkesi ilgilendirmesi gereken bu sorunlar futbol takımlarının yapması gereken transferler kadar önem taşımıyor.
Televizyonlarda dinleyip bıkıp usandıkları siyasi polemikler halkı toplumsal olaylarla ilgili konulardan uzaklaştırılmışa benziyor..
Esnaflar dar gelirliler arasındaki konuşmalarda da yaşadıkları zorlukları yansıtacak sözlerin azaldığını, insanların umutsuzluğun etkisinden kurtulmadığına tanık oldum.
Devlet yardımlarının sıkıntılarını giderip gidermediğini sorduğumda çoğu esnafın bu yardımları almadığını ifade etti .
Esnaflarımız yasakların kalkmasına pek sevinmiş görünmüyor.
Uzun zaman yaşadıkları sıkıntılı dönemde yapılan borçların telafisi çok zor olacak.
Özellikle, Edirne ekonomisinin ayakta kalmasına en büyük destek sağlayan komşu ülkeler Yunanistan be Bulgaristan’dan gelen turistlerin ülkemize geliş imkanlarının yeterince sağlanmaması engellerin devam etmesi esnafların endişesini artırıyor.
Halkın alım gücünün azalması, esnaflarımızın gelirlerini de olumsuz etkiliyor.
İlin her semtinde açılan büyük marketler de küçük esnaflarımızın iş imkanlarını yok edecek duruma getirdi.
Eğer piyasadaki durgunluk, ekonomideki belirsizlik öyle devam ederse.küçük esnaflarımızın sorunlarının bitmeyecek gibi görünüyor.
Kısıtlı sermayeleri ve uzun süre işyerlerinin kapalı olması esnaflarımızı çok zor duruma soktu..
Girdi fiyatlarını yanında halkın zorunlu masraflarındaki artış da bu zorlukların daha da artmasına neden oldu.
----------------
BAKAN YÜZME BİLMİYOR
Ülkenin birinde görev yapan bir bakan kendini gazetecilere sevdirememiş.
Ne kadar yararlı işler yapsa da makbule geçmiyormuş.
Basın her gün kendisiyle uğraşıyor,ne yaparsa yapsın basına yaranamıyormuş.
Bakan bir gün “öyle bir şey yapayım ki basın mat olsun” diye düşünüp bunu kamuoyuna duyurmuş,,ilanda şöyle demiş:
“Pazar günü saat 10’da denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim ”
Aynı saatte basın mensupları denizin etrafında toplanmış.
Bakan söylediği gibi elinde bastonu ile denizin üzerinde yürümeye başlamış.Böyle yürümesi karşı kıyıya kadar devam etmiş.Bunu gören izleyicilerin gözleri dehşetle açılmış.
Bakan ertesi gün bu haberin doğru olarak yazılmasını beklerken.Bir gün sonra tüm gazetelerde şu başlık atılmış:
“bakan yüzme bilmiyor”