NAZİF KARAÇAM’DAN BİR YAPIT: “KIRKLARELİ’Nİ GEÇMİŞTEN GELECEĞE TAŞIYANLAR”

Önce arka kapaktan bir alıntı:

 “…fakat son kitabıyla geleneksel çizgiden ayrıldığı, bu kez kültür yuaratanları, bilgi üretenleri ele aldığı ortaya çıkar…” yapıtın adından da anlaşıldığı gibi Kırklareli’yi varsıllaştıran Kırklareli kültürüne katkıda bulunan Kırklareliler yapıtın konukları.

Zaman için de bu değerli insanların yok olmaması , yaşaması için yapılan bu çalışma takdire değer doğrusu. Kalıcı olması, yarınlara aktarılması gerçekten önemli bir çaba.

Ve Karaçamın amacı bu sanıyorum 464 sayfadan oluşan (Parafiks Yayınları) pırıl pırıl bir yapıt.

Karaçam, bir köklü Kırklareli’li , Kentin sessizliğini, yalnızlığını dillendiren bir yazar bir eski toprak.

Yanlış saymadıysam yüzün üzerinde kişi yer almış yapıtta.

Bazıları: vahit Lütfü Salcı,Tevfik Bey Baba, Dr.Suat Vural, Vizeli Selim Sabit Efedi

Yani, ressamı, Şairi, Kurtuluş Savaşı yiğitleri, yazarlar… Hepsi birer birer enine boyuna tanıtılmış yapıtlarından örnekler verilmiş.

Bu başvuru yapıtının yarınları da kucaklayacağı inancındayım.

Istıranca kokulu , poyraz esintili bir yapır bence. Karaçamın alınterinin emeğinin ürünü.

Yapıtın ikinci cildinde bu yapıtında yer veremedikleri alacağını da belirtyor. Güzel ve oylumlu bir eksiği gideren bir yapıt olduğunu düşündüm hep. Yine aynı görüşteyim.

Kitabında bana da yer vermiş, sağolsun. Değer miydi? Ben bilmem Karaçam bilir!..

Başarılarının sürekli olmasını diler saygı ve sevgilerimi iletirim. Dostça teşekkürler…

Ve işte kitaptaki ben:

TRAKYALI BİR ŞAİR

NECDET TEZCAN

 (1942-…)

 “1942 yılında Vize’de doğdu.İlk ve Ortaokulu Vize’de okuduktan sonra Çanakkale Öğretmen Okuluna gitti. Buradan ilkokul öğretmeni olarak mezun oldu.

Öğretmenlik mesleğini seçmiş oldu. Dört yıl kadar köy öğretmenliği yaptı. Köyleri, köy insanlarını daha iyi tanıma imkanı oldu. Yüksek öğrenim için girdiği sınavları kazanarak, İstanbul Eğitim Enstitüsüne girdi.Eğitim Enstitüsü Necdet Tezcan’a yeni ufuklar açtı. Bir büyük kentte yaşamanın beraberinde getirdiği imkanları ve sıkıntıları görüp tanıdı. Eğitim Enstitüsünden mezun olduktan sonra Urfa Kız Öğretmen Okulunda göreve başladı.Bu suretle Necdet Tezcan Trakya’dan Anadolu’ya açılma

Ve Anadolu insanlarını da tanıma imkanı buldu.

Bu süreçte şiir ve düzyazı ile de meşgul olmaya başladı. Özellikle şiire daha fazla ilgi göstermeye başladı. Bu edebiyat türünde kendini yetenekli görüyordu. İyi de şiirler yazıyordu. Ancak Necdet Tezcan Urfa Kız Öğretmen Okulunda fazla kalmadı., Kastamonu Öğretmen Okuluna tayin edildi.

Şair ve yazar Necdet Tezcan mesleğinin yarıya yakın yıllarını Anadolu’da geçirdi. Değişik coğrafya bölgelerinde değişik insanlar tanıdı. Dostluklar kurdu, hayat tecrübesini zenginleştirmiş Edirne Kız Öğretmen Okuluna geldi. O, bir Trkyalı idi ama Trakya’da hiç çalışmamıştı. Edirne’ye gelişine sevindi. Bir başka tür yaşama , çalışmaya başlangıç yaptı. Çalışmalarını şiir ve yazı üzerine yoğunlaştırdı. Dergilere, yerel gazetelere açıldı, daha sık yazı, şiir yazmaya başladı. Bu süreçte 1972 yılında “SERHAT ŞEHRİ EDİRNE” adlı kitabını çıkardı. Mesleğinin yanı sıra ülkenin ciddi dergi ve gazeteleri ile teması arttırdı.. Varlık, Türk Dili gibi dergilerde şiir ve yazılar yayınlamaya başladı. “Ozan Ağacı, Öğretmen Dünyası” onun elinden düşürmediği Kültür-sanat dergileri oldu. Turanlıoğlu’nun “DAMLA” Dergisine baştan beri özel ilgi gösteren Necdet Tezcan, şair Süreyya Eryaşar, Şair Alaaddin Soykan, Şair Bünyamin Durali ile birlikte Ünlü Şair Uluğ Turanlıoğlu’nun “DAMLA” Dergisiyle uğraştı, bir süre bu dergiyi çıkarmaya devanm ettiler. Uluğ Turanlıoğlu V,ize’de öğretmenken Necdet Tezcan onu tanımış mıydı (Hocam olmuştu) bilmiyoruz. Edirneli şair ve yazar Özlem Ağırgan DAMLA Dergisi’nin be beşli ekip tarafından son defa (1991-1993) yılları arasında yayınlandığını yazmıştır. Ağırgan, ayrıca bu beşlinin 1989 yılında Edirne’de “BEŞPINAR” adında bir şiir kitabı çıkardıkları bilgisini vermiştir.

Necdet Tezcan sosyal, hareketli bir şairdir. Edirne’de şiir dinletilerinde, kültür sanat toplantılarında kendi yerini doldurmuştur. Antolojilere, ansiklopedilere girmiştir. Şiir ödüleri almıştır. Gerek şiir gerekse düz yazılarında konuları çeşitlendirmiş ve zenginleştirilmiştir.Şiirlerine anlam kazandırmıştır. Necdet Tezcan şiiri, şiir olduğu için değil sanat olduğu için yazmıştır. Şairin en büyük özelliği şiir için büyük düşünmüş bu düşünce boyutlarına uygun şiirler yazmış olmasıdır. Şiirlerine yer yer kendisini de koymuştur. Necdet Tezcan hayata şiirle beraber başlamış, daha sonra bunun yanına düz yazıyı koymuştur. Tabii ki Atatürkçülüğü daima önde olmuştur. Öğretmen ve öğrenciler için “ÇAĞLA TADI” nda şiirler yazmış Edebiyat Öğretmeni olarak şiiri sevdirmeyi, düz yazıyı kurallarına göre yazmayı öğretmiştir. Necdet Tezcan kendi tarifesiyle edebiyatçıdır Yerel gazetelerden görebildiğimiz EDİRNE HABER’deki köşe yazıları (Şimdilerde Edirne YENİGÜN) onun güçlü bir kalem sahibi olduğunu ortaya koymuştur. Yazı ve şiirleri analiz edilmeye değer niteliktedir. Ancak o ayrı bir konudur.

Tezcan’ın ödüller aldığını şiir programları yapıp uyguladığını vurgulamıştık. 1984 yılında öğretmenler arasında açılan ANI birinciliği, yine o yıllarda Büyükçekmece’de Yeni Trakya yerel gazetelerin açtıkları yarışmaların yarışmalarda ikincilik, Dikili ETOS yarışmasında üçüncülük, Güneş Dergisi’nin şiir yarışmasında ise mansiyon almıştır. Bu değerli şair ve yazarın eserlerin, bir kez daha toplu olarak vermek istiyoruz…”

Benden bazı notlar:

İstanbul eğitm Enstitüsü Pedagoji Bölümün (Eğitm Bilimleri Bölümü) Ancak yardımcı branşım Edebiyettı. Bu nedenle Edebiyat öğretmeni değil, meslek dersleri öğretmeni olarak görev yaptım. Uğraşlarımdan ötürü beni çok kişi edebiyat öğretmani sanıyor.

*Kitaplarımız sayısı ona ulaştı. Son kitabım, yani onuncusu.”

AZ BULUTLU KUŞLAR” dır.

*Uluğ Turanlıoğlu Vize’de öğretmenim olmuştu.Eğitim Enstitüsünde Behçet Necatigil Öğretmen Okulunda, Mehmet Aydın gibi yazar ve şairler öğretmenim olmuşlardır

* Anadolu’da bir ay kadar Urfa’da göreve başladım. Sonra becayişle Kastamonu Göl öğretmen Okuluna becayişle atanmıştım. Orada da dört yıl çalıştıktan sonra Edirne’ye atandım

* Başka ödüllerim de var ve bazı yazılarım Cumhuriyet Gazetesi’de de yayımlandı.

Bu düzeltmeleri yapmak zorunda kaldığım için umarım Karaçam yadırgamaz. Çünkü yarın bu eksikler yanlış olarak algılanır ve yanlış olarak yerleşebilir.