Bu kez Saros, ya da Gölüne değil.
Trakya’nın Karadeniz kıyılarına, yani İğneada'ya da değil...
Kıyıköy de değil yolumuz. Çünkü oralarda mevsim kapıyı kapattı çoktan.
Aslında gitmeyi çok istediğim yerlerden biri de Ağrı Dağı ve Nemrut..
Nuh‘un Gemisini bulurum, görürüm belki. Onu göremezsem; Nemrut’taki O dev heykelleri de görsem, yeterli. Hele aynı dağdan, güneşin doğuşunu izlemek en önemli özlemlerim. Bunun için çok uzak ülkelerden gelenlere hem özeniyor, ben niye aynısını yapamıyorum diye de üzülüyorum. Onlar böyle şeylerin tadını çıkarırken bizler de uzaktan bakıyoruz. Ne güzel memleket anlayacağınız…
İçimdeki kuşları o yöne bir türlü uçuramıyorum, nedense.
Niye deyince bir çok olumsuzluk saymak olası
En başta şu kör olası para para para…
Oralardan söz edince, uzayıp giden “Süreç” geliyor aklıma.
Kırk bin günahsız insanımızı canından edenler. Bu hiç anımsanmıyor ve dillendirilmiyor nedense. Bunun hesabı sorulmadan süreç işler mi dersiniz. Hele vatan görevini yapan gençlerimizin şehit edilmesi, şehit mezarlarını kemiklerini sızlatmaz mı?
Ve geçip giden zaman uzayıp gitse bile asla bir çözüm yok ortada. Kötümser bakarsak, geleceği de yok. Benim bildiğim teröristlerle aynı masaya oturulmaz. Hele devlet söz kunusuysa. Caniden medet umulmaz. Baksanıza, canilere bile “sayın” demeye başlandı.
Koridor olayında olanlar neydi öyle? Kaç kişi canından edildi. Gösteriler ayyuka çıktı. Her şey amacından saptırıldı. Sanki bir kalkışma provası yaşandı. Her şey çözülmesi mümkün olmayan bir yumağa dönüştü gibi.
Lanse edilen Kürt sorunu değil, ülkeyi bölme sorunu perdenin arkasına iyi bakın, gerçeği tüm çıplaklığıyla göreceksiniz. Aslında biliniyor da adımlar yavaş atılmakta.
Zaten son günlerde iyice azıttılar. Koskoca T.C. ye meydan okumaya başladılar. Şu kustukları sözler yenilir yutulur gibi değil.
Fazla yüz buldular, azıtmaları bu yüzden olmalı.
Bu bölgeleri de görmek, olan biteni daha iyi anlamak istiyor insan, ama “Nerde o günler nerde?'
Bir de nereden ve nasıl çıktıysa, kafa kesen, insan ciğeri yiyen IŞİT çıktı.
Yalnız oraları için değil. Dünyanın başına belâ
Müslümanın Müslümanı yok etmesi (hem de Allah’ın adını anarak) insanlıkla ve inançlara sığınarak katletmek olacak iş mi? Hazmedilecek şey mi? Nerde, nerelerde kaldı. “Din Kardeşliği”
Aslolan, “İnsan Kardeşliğidir" sanıyorum. Sanmakla da kalmıyor, içten inanıyorum.
Bizim kuşak ikinci dünya savaşının yaşandığı yıllarda dünyaya geldi. Koca bir ömür geldi geçti; hep savaş,hep yıkıntı, hep göç, hep dalaşa..Hep sıkıntı, hep pislik.
Böyle bir yaşam içinde gel de mutlu ol, gez dolaş, gönlünce yaşa..
Olacak iş mi? Baskı, zulüm, soygun.. Dünyayı yaşanılası konumdan çıkardık. İnsanın içindeki hırs ve hayvanı bir türlü eğitemedik. Vahşi kapitalizmin insanları neye çevirdiğinin ayırdında olmadıkça sat anasını…
Anlayacağınız bizim kuşlar yine İzmir’e doğru…
Yakınlarımız, torunlarımız da olmasa:
Güz güzeli , Ege mavisini yaşamak belki de mümkün olmayacaktı..
Yine hiç olmazsa kuşlar uçsun ve kendi dalında ötsün..
Çünkü dünya büyük, biz küçüğüz!..Bu gün varsak yarın yokuz…
Yaşamak bir masalmış meğer!...Uzayıp giden tren yolları ve son durak