Yeni takvime bakarım ara sıra. Birçok duvar takvimine bakılacak gibi değil. Zamanı ve modası geçmiş anlatımlar çoğu. Aslında iyi bir takvim hazırlamak gerek diye düşünüyorum. Kim yapar bunu, onu da bilmiyorum. Yalnızca bir gereksinme olduğunu Vurgulamak… Ya da elde olanları güncelleştirmeli diyorum. Masa ve aylık takvimler olsa da olur olmasa da… Çünkü artık kol saatleri ve bazı kanallar bu işi yapıyor.
Bu arada eski saat kuleleri geldi aklıma. Bunlar nostaljik bir simge olarak yeniden işler hale getirilse kötü mü olur, yakışıksız mı? Bence iyi olur, gibime geliyor.
Takvimlerden koparılan her yaprak bir bitişe götüren adımlara benzer.
Başka anlamlar çıkarmak da olası elbet. Ama oralara dalmayacağım.
Ben,en çok günlerin uzayıp uzamadığına bakarım. Birkaç gün önce yine baktım:günler kısalmaya başlamış bile. Bir süre sonra cemreler, derken Hıdırellez. Yani baharın ilki ve yaz.Uzun vadede bunlar beklenmekte
Böylece en kısa günler, en uzun geceler artık yok.
Önceleri böyle uzun gecelerde eğlenceler düzenlenirdi. Sanırım beyaz cam çıkalı onlar da sona erdi. Komşuluklar da eskisi gibi değil. Bencilliğe varan bir bireyselleşmenin uzatamadığımız yolundayız. İnsanlar bir toplumun malı olduklarını unutmuş durumda. Herkes köşeyi hemen dönmenin ve istediği gibi yaşamanın peşinde Toplum; kurumlar ve kurallar olmasaydı biz de yoktuk bilincine erişemeyenle yalnız ve mutsuz yaşamanın çatısını oluşturmaktalar. Her şeyi para sayan akılsızlar dürüstlüğün, doğruluğun ve iyi insan olmanın erdemlerini bitpazarında satışa çıkarmışlar gibi.
Bir sürü uç ve çarpıklık o toplumu kısa zamanda uçuruma sürükler. Bu yolda davetiye çıkaranlar da aynı sonuçtan kendilerini kurtaramazlar.
Artık aklımızı başımıza toplamanın zamanı geldi geçiyor. Bu işlerin geri dönüşü de olmaz benim bildiğim.
Günler uzun da kısa da olsa ülke sorunlarına çözüm aramak ve bulmak boynumuzun borcu olmalı. Bunu şardığımız gün tümüyle mutlu olmanın damak tadına varabiliriz. Dış kaynaklı kurtarıcı, yatırımcı beklemenin sonu hüsrandır, kanımca.
-----------------
SEVDA-sızlar
Yangın ormanında sevda_sızlar
Kül dibinde kareler
Sevgi-sizler su döker çok uzaktan yağmur
Biri yer, biri bakarsa gelir mi bahar
Fazla açılmak olmaz Yüzme-siz-sen
Sarp kayalar göletinde balıkçıl kuşlar
İki taşın arasında bile açan gelincik
Marşları bıraktık türkü yaktık martılara
Hepsinin özünde aşk sensiz dallık
Sevda-sızlar sevgi-sizler Nasrettin türbesinde
Bakılması gerekir beslenme heybesinde
Yobazımsı tavırlarla düşünce yollara
En hüzünlü makama dönerim, kuzum
N.T