DOĞRU SÖYLEYENİ DOKUZ KÖYDEN KOVSALAR

                 Bir halk deyişi var “ Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” denir. Bunu dikkate alan  Ünlü yazar Fakir Baykurt  doğru söyleyenin kovulmayacağı ifade eden   onuncu köy  adıyla bir roman yazmıştır

                Gerçekten haksızlıklara karşı direnen  gerçekler ne ise onu söyleyen  insanlar belki bir süre zahmet çekebilirler  belki doğru söyledikleri için dokuz köyden kovulabilirler. Fakat  onuncu köy, doğruların kabul edildiği yer onlar için huzur kenti olur. Dokuz köyden kovulduğunu bu huzurlu kent unutturur.

Toplum yaşamında bazen gerçek ile yalanın  doğru ile eğrinin aynı potaya konulduğu  zamanlarda at izi it izine karıştı ifadesi kullanılır.

Bazen  hakim çevrelerin  gölgesinde kendisini güçlü sananlar bunun   rüzgarına kapılan bazı kişiler “ Arkam güçlü ben yasa filan tanımam  ne yaparsam yanıma kar kalır”  mantığı ile  toplum üzerinde baskı uygulamaya kalkarlar. Bu baskılar  yasa tanımazlıklar,haksızlıklar  bu çevrelere desteği sürdüğü  dönemde devam edebilir.

Fakat gün gelir, devran döner, hakikatler  bir bir ortaya  çıktığında  bu kişiler  toplum içinde izole olur   itibarlarını yitirir. Bıraktıkları  kötü miras çocuklarına da hayatı zehir eder .

Onun için günlük imkanları fırsat bilip bazı güçlü çevrelerin peşine takılarak kendini güçlü sanmak  ona buna caka satmak  çıkar yol değildir.

Geçmiş yılları hatırlayanlar bu yolu tercih edip  birilerini himayesiyle toplumda baskı oluşturanların, bu güç ortadan kalktıktan sonra  ne duruma düştüklerini  hatırlarlar.

İnsanların  dokuz  köyden kovulmasına çanak tutanlar onlara  hakaret yağdıranlar güçlülerin arkasına sığınanlar bir gün kovulanların kendileri olabileceğini unutmamaları gerekir.

                TELEVİZYON İZLEMEK İŞKENCE HALİNE GELDİ

Her  gün haber saatlerinde  televizyonu izleyip bazı  sapık ahlaktan yoksun kişilerin topluma  yaptıklarını görmek insana büyük    üzüntü veriyor.

Bir asra yakın demokrasi deneyimi olan bir toplum bu duruma düşmemeli. diye hayıflanıyorsunuz. Toplumumuzda  özellikle kadınlara yönelik şiddet, bazı kişilerin  kendilerini yasa uygulayıcı yerine koşup  insanlara kendilerince  ceza  uygulama  girişimleri bizim toplumumuza  hiç yakışmıyor.

Bakıyoruz yoldan geçen kadını darp etmiş biri yakalandıktan sonra hiçbir şey yapmamış gibi pişmiş kelle gibi sırıtabiliyor. Eşini çocuğunu  öldüren birinin pişmanlık duymadığını, gerekirse  yine cinayet işleyebileceğini  çekinmeden söylemesi bu ülke yöneticilerini rahatsız etmiyor mu?

ülkemizde silahların peynir ekmek gibi satılması, bu yasa tanımazlığa zemin hazırlamıyor mu?.

İşlenen cinayetlerin çoğu   ruhsatlı veya ruhsatsız silahlarla işleniyor. Magandalar, düğünlerde  halkın eğlencesini zehir ediyor, çevreye ateş ederek insanların ölümüne neden oluyor. tüm bu olumsuz görüntüler  yöneticilerin aklını başına getirmeli “ Ülke nereye gidiyor” diye  düşünüp  gereken önlemleri almalı. Ülkenin   çevresinde yeterince bela varken bir de terörün yanında böyle bireysel terör estiren kişilerle de uğraşmak zorunda kalmayalım.

                AMAN DİKKAT.!

                 Bazı kalorifercilerin  kalorifer kazanı tutuşturmak için  ağaç talaş yerine  plastik maddeden oluşan talaş görünümlü atıkları  kazan tutuşturmak için kullandıkları  yolunda duyum aldım. Bunlar  kansolejen tehlikesi yaratacağı  biliniyor.bunların yanmasıyla  çevreye yayılan duman zaten kirli olan Edirne havasını daha da kirletmez mi? Onun için aman dikkat diyorum.

***************************************************************            

CHP DELEGE SEÇİMLERİNDE  LİSTE MÜCADELESİ

CHP’nin Hafta sonunda  başlayacak olan  delege seçimlerinde yine liste savaşı var.  Parti üyesi olanlar “ sen hangi listedesin kime oy vereceksin”  diye birbirine soruyor. Bu partiye üye olanlar kendisine hangi liste uygunsa oraya oy verecek sonuçta kendi partisine  oy kullanacak.

Onun bunun telkiniyle  oy  kullanılmayacağını  CHP politikasını bilen kişiler  çok iyi bilir. Üstelik burada söz konusu olan demokratik bir hak. Partiye üye olanlar  mahallesinde oy verme günü geldiğinde sandığa gidip oylarını kullanacaklar: Bunun sonunda  hangi liste kazanırsa kazansın. Yine  partilerine  desteklerini sürdürecekler.

Delege seçimi için birbiriyle hasım gibi davranma dönemi geride kalmalı. Özellikle iktidar iddiasında olan bir partide  böyle klikleşmeler olmamalı.

Sosyal demokratların sari hastalığı bu . Yine de  ne kadar birbirine küskün olsalar da seçim geldiğinde partilerine bağlıkları ağır basar  oylarını yine  kendi partisine kullanırlar: delege seçimlerindeki bloklaşma geçicidir. Bir süre sonra unutulacaktır. 

******************************************************************************


                ÇIKAR AĞZINDAN BAKLAYI     

                Vaktiyle bir adam yaşadığı yerde küfürbazlığı ile meşhur olmuş. Bu alışkanlığı o raddeye gelmiş ki en ufak şeylere, en olur olmaz meselelerde küfür edermiş.Zamanla bu kötü şöhreti en çok kendini rahatsız etmeye başlamış ve bu kötü huydan kurtulmaya karar vermiş. Bir tekkeye giderek şeyhe durumunu anlatmış ve tekkeye devam ederek Allahın izni şeyhinde yardımıyla bu alışkanlıktan kurtulmak istediğini beyan etmiş. Şeyh de kapısına gelen bu adamı geri çevirmemiş ve bir çare düşünmüş. Adama bir avuç bakla vermiş ve cebine koymasını istemiş. Bir tanesini de dilinin altına yerleştirerek konuşacağı zaman bu baklanın ona nasıl konuşması gerektiğini hatırlatacağını söylemiş.
                Şeyh ve küfürbaz adam
yağmurlu bir havada sokağın birinden geçerlerken evlerin birinden bir kız pencereye çıkar ve şeyhe “biraz durur musunuz?” der ve içeri girer. Şeyh ve adam yağmurun altında beklerler ve iyice sırılsıklam olurlar. İyice sabırları taşmak üzere iken kız tekrar çıkar ve “az daha bekler misiniz?” der. Beklemeye devam eden şeyh ve adam artık kapıyı çalacakken kız çıkar ve “gidebilirsiniz” der. Şeyh bunun hikmetini anlamak için “niye bizi bu yağmurda bu kadar beklettin?” der. Kız bunun üzerine,
                - Annemle kuluçkaya tavuk yatırdık. Eğer yumurtaları tavuğun altına korken alttan bir kavuklu geçerse civcivler tepeli olur dedi”  der
                Şeyh bu cevapla çileden çıkar ve yanındaki adama dönerek,
                - Ulan derviş çıkar ağzındaki baklayı, der.