Bakıyoruz, ülkemizde gündemde her gün aynı karamsar tablo , aynı iç karartan haberlerle. İnsanlarımızı iyice karamsarlığa itiyor.
Bu olumsuzluğu gören halktaki kamplaşma görüntüsünden bıkıp usanan halk geleceğinden endişe duymaya başladı.
Aslında öyle güzel bir ülkemiz, güzel insanlarımız var ki, dünyaya değer. Her an dört mevsimin yaşandığı üç yanı denizle çevrili ,tarihi ve doğal güzelliklerle bezenmiş bir ülkeye sahibiz. Folklorumuz da öyle, her yörenin kendine has oyunları var.
İnsanlarımızın kimisi halay çekiyor, kimi harmandalı oynuyor. Kimi insanlarımız el ele vermiş horun ile eğleniyor, huzur buluyor.
Bölgemiz insanı çiftetelli ve karşılamasıyla bu güzelliklere renk katıyor. Ya türkülerimiz,yine her bölgenin acılarını sevinçlerini yansıtan ezgilerimiz var.
Bölgemiz insanının geçmiş acılarını yansıtan “Alişimin kaşları kara, dayler dayler” türküleri söylendiğinde hangimiz duygulanmaz. Ülkemizde aileler asında akrabalık her bölgeye yayılmış. Edirneli Muş’lu ile evlenmiş. Karadenizli dört bir yöreye akraba olmuş.
Her birimizin çeşitli bölgelerde akrabaları var. Toplum birbirine entegre olmuş. halkımız yurdun her yanında, kimi iş nedeniyle, kimi evlenme sonucu her bölgemizde insanlarımız arasında akrabalık dağılmışız.
Böyle, tüm ırkları, farklı görüşü olanların akraba olduğu bir ülkede husumet yaratmak dostluğa set çekmek, bu tür söylemlerde bulunmak kime yarar sağlar.
Bugün Kürt diye tanımladığımız ve başka yörelerden olan insanlarla evlenmiş kızlarımız var.
Oralardan gelen bacılarımız gelinlerimiz var. Toplumun tüm katmanları bu denli içli dışlı olmuşuz.
Bölgemizdeki düğünlerimize bakalım, her yöreden oyun havaları çalınıyor, insanlarımız nerenin havası olursa olsun sahneye çıkıp birlikte bu oyunlarla eğleniyor.
Böyle güzellikle bezenmiş bir ülkede nifak tohumları atanlar ve onlara çanak tutanların olması ne acı..
Halk arasındaki bu birlikteliği kardeşlik bağlarını zedelemek sonunda buna çanak tutanlara da zarar vereceği hesaplanmıyor mu?
Ülkede kaos yaratmak isteyen dış düşmanlar her zaman olmuştur. Onlar için yapılacak tek şey. Ülke içindeki halkın yek vücut olmasıdır.
Bugün, kamplara ayrılmak istenen halk uzun yıllar en zor koşullarda dahi, birlik ve beraberliğini korumuştur.
Çanakkale Şehitliğine Sarayiç’indeki Balkan Şehitliğine diğer şehitliklere bakalım.
Yurdun her yöresinden gelen, gencecik insanlarımız bu ülke savunması için canının feda etmiş, bizlere miras bırakmış.
Bizler bu mirasa sahip çıkmaz, ülkenin kamplara bölünmesine çanak tutarsak şehitlerimizin kemikleri sızlar. Atamız “ Yurtta Sulh Cihanda Sulh” diye ne güzel söylemiş. Ne acıdır ki bugün, bu ikisine de hasret kaldık. Çevremizdeki düşmanlıklar bir yana yurdumuzun içinde de özlediğimiz dostluk sağlanamadı. Üzücü olan bu dostluğun zedelenmesine en çok siyasilerimiz neden oluyor. Onlar ülkede insanlarımızın kamplaşmasını körüklüyor Çok yazık.
BİR FİL DAHA VERİNİZ
Timur Ankara’da hüküm sürdüğü dönemlerde, her köye bakılması için bir fil vermiş. Köylüler kıt imkanlarıyla bu fillere bakıyorlarmış. Gün gelmiş köylüler filleri besleyemez hale gelmiş. Bu durumu Timur’a iletmek için Nasrettin hoca’ya başvurmuşlar.
Rivayet bu ya, Hoca ile Timur’un arası iyi imiş. Hoca “sizler de gelirseniz tamam” demiş. Hasredin hoca arkasında köylüler Timur’un otağına gitmek için yola çıkmışlar. Hoca Timurlar görüşmek için içeri girdiğinde bir bakmış ki kendisini desteklemek için gelen köylülerden kimse yok tamamı oradan uzaklaşmış.
Nasrettin hocayı karşısında gören Timur “ hoca hoş geldin ne isteğiniz var” dediğinde. Arkasında köylüleri görmeyen hoca,” hakanım köylülerimiz verdiğiniz fillerden çok memnun birer fil daha vermenizi istiyorlar” demiş .
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?
KADIN MEMURLAR 1. DÜNYA SAVAŞINDAN BERİ VAR
Ülkemizde kadın memurlara yönelik ilk ilanı 1.dünya Savaşında erkeklerin askere alınmasıyla boşalan memurlar için Maliye nezareti vermişti.
Silah altına alınmış memurların işini görebilecek hanımlar vazifeye davet edilmişti.
ÖZLÜ SÖZ
Cesaret tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.
EFLATUN