Ben artık yediden yetmişe
Siyasetin göbek taşıyım
Sevginin surlarını yıka-neyken
Ezberciler bakiresi adımdı
İçtim içtim kimin umurunda
Uçtum kondum aramadım kıyıyı
Ay yüzüme vurdu yalnızlığımı
Su koydum ısınmadı ateşimle
Yetmişi geçince ip atladım
Çocukluğum salladı beşikte beni
Şu yedi uyurlar artık
Uyansa bir de çoğalsak aşka
N.T
Hani bir bilim adamı demişti: “Bana bir kaldıraç bulun dünyayı yerinden oynatayım.” Böyle bir şey olur mu? Olabilir mi aklım ermiyor ama bilimde “Olmaz olmaz” diye bir şey yok, diyorlar. Yüzyıllardır, insanlar savaş adlı oyunda birbirilerine yok yere yok etmiş. Özellik “haçlı seferleri”yle kanlı günler yaşanmış. Sanırım 12 sefer yapılmış, inanç ayrılığı yüzünden.
Dünya kurulalı beri bu hep yaşanmış. Tarikatlar birbirine girmiş, kılıçlar kınından çekilmiş.. Ve kan gölleri oluşmuş meydanlarda. Rejim kavgalarının boyutları da ayrı bir konu.
Sonuç mu? Sonuç yok. İşte dünyanın hali. Ortadoğu yangını örnek sayılabilir.
Ve her zaman ateş düştüğü yeri yakmış. Ölen öldüğü ile kalmış, kalanlar dünya cennetini parsellemiş.
“Ayıp, yasak, günah “ boyunduruğunu insanlık adına bir türlü kırılamamış. Yaşayan yaşamış, yaşamayan dünya cehennemini paylaşmış.
Bir Spartaküs nasılsa gelip geçmiş buralardan Yine kalkıp başka Spartaküsler mi arayalım? Ya da bekleyelim? Bu da Godo’yu beklemek gibi olacak galiba.
“Tek ağaç gibi hür/bir orman gibi kardeşçesine…” diyen Nazım’ın bile başına gelmedik kalmamış.
Kıbrıs olaylarının başladığı yıllarda İsmet İnönü’ye: “Çizmelerinizi giyecek misini Paşam” diye sormuşlar. Yanıt:” Çizmelerim yok, aklım var”
Dolduruşa getirilen bir genç İnönü’nün önüne çıkıp “Bizi aç bıraktın demiş: “Evet aç bıraktım ama, babasız bırakmadım.” Demiş.
İkinci Dünya Savaşına ülkemizi sokmaması bile önemli bir devlet adamlığı. Bir de düşünebilsek; savaşa girseydik kimlerin başımıza neler gelecekti?Kaç çocuk öksüz kalacaktı?.
Geçmişi karalamakla elimize bir şey geçmez ama geçmişten ders alarak yararlanmak bize çok şey kazandıracaktır
Akıllı toplumlar bunu bilir ve yaşar…