İlk cemre düşünce baharla tokalaşma zamanı artık, diye bayağı sevindim. Sıcaklar da bayağı yükselmiş, güneş sırtımızı ısıtmaya başlamıştı, bile. Balkonlarda kıpırtılar başlamış erkenci çiçekler tüm güzelliklerini sergileme telaşıyla yanıp tutuşuyordu sanki. Yarış edenler de vardı gibi geldi bana.
“İnsan ayağının bastığı yerde ot bitmez.” derdi eskiler. Bizim mahallenin Japon baharları, badem ve erik ağaçları erken açınca umarım aldanmazlar. Çünkü bu bahar kış baharı.
Cadde kenarlarına birkaç ay önce ve her yıl olduğu gibi hercai menekşeler ekilmişti. Çıkmaya, açmaya çoktan başladılar. Ancak geçen süre içinde basılan yerler olmuş. O yerlerde l hercailer bir türlü boy gösteremedi. Yani o sözü kanıtlayan bir örnek
bir zamanlar laleleri ve üretimiyle ünlüymüş. Avrupa’nın bazı ülkelerine lale soğanı ihraç ettiği aklımda kalmış
Şu saptamayı da yazmadan edemiyorum doğrusu:
Bir kişiyle ayak üstü, şurdan burdan konuşuyoruz. Bir ara yeşilliğin bbir yanında ballı babalar açmaya başlamış.
--Aaa… dedim ballı babalar açmış!..
Arkadaş bakmadı bile: hiçbir şey de söylemedi. Konuşmasını sürdürdü. Doğa ya da çiçeklere karşı bu ilgisizlik beni şaşırmıştı,
doğrusu.
Oysa benim bildiğim ne varsa doğada var. Tüm güzellikler onda. Kentimiz Lale- kent olma yolunda. Bize düşen yardımcı olmaktır, korumak ve destek vermektir, sanıyorum.
Bir örnek daha:
Dükkânı olan bir tanıdığa dedim ki .Dükkanının ününde üç saksı var. Şunları sulasan iyi olmaz mı? Ivır zıvır etti. Bir süre sonra yeniden söyledim Nazımız geçer sandım. Bana dedi ki:
Belediyenin görevi…
Yani elimden gelseydi bir bidon su alıp o saksıları sulayacaktım.
Bu örnekler elbette basit şeyler… Ama kimdi diyen: “Herkes evinin önünü süpürse kent temiz olur”
Her şeyi kurumlardan beklemek, ne denli doğru, bilemiyorum.
Neyse, dönelim baharın gelişine
Menekşeler çom çom…
Japon baharları, uyanmak üzere…
Sümbüller mor pembe,
Kardelenler beyaz beyaz,
Güller, daha temkinli, henüz budanma aşamasında,
Çimler yemyeşil…
Şimdilerde; yani erken açan erik badem, zerdali …
Bu güzellikleri yaşamak… Sanırım, sorun bu…Çünkü doğa olmasaydı, biz de yoktuk. Onun bir parçası olduğumuzu unutmamak gerekir, kanısındayım.
Erken bile olsa tokalaşmak iyi olur en güzel mevsim erkenci baharla.
BENİ GÖRÜN
Sevda sitesi aşk büfesinde
Rüzgar sustu, uçmaz oldu hüzünlerim
Aşağılarda sel suları üstlerde
“Ben”sizlik
Bir gören olmadı bereket
Betonla söyleşirken
Sıtmalı balkonlarda acı/gelin
Çamaşırları,
Kapatmalar ve gör/memişin trenleri
Ben istemem kalsın desen de
Çok acıdır toplu yaşamın fireni
Yangın yerine dönen beni görün
Görün beni
Vizeli N.T