Sonunda kararımı verdim…
Sonunda beni de özendirdiler. Döndüm dolaştım, çiçekten çiçeğe uğradım ve zar-zor da olsa kararımı verdim:Ben aday adaylığına adayım. Adayım demek kolay . İşin içine gir de gör; dediler. Dışardan göründüğü gibi değil, dediler… Yani dediler de dediler. Bunları söylerken kaç fırın ekmek yediler? Görmedim ama fısıltı gazetesine göre belli değilmiş!...
Durumu ve olağanüstü kararımı önce yakınlarıma açtım. Kimi dudak büktü, kimi “sana oy vermezler” dedi, kimi usulden de olsa “senin neyin eksik, elbette olabilirsin, yakışır da sana” diyenlerde olmadı değil.
Aday adayları çoğalmaya başladıkça benim umudum ve isteğim azalmaya, küflenmeye… başladı. İçten sevenler ya da beni az çok takdir edenler; “sakın yılma “ dediler.
Biraz daha araştırdım ki; işin içinde para da varmış.
O yakınlara “yahu!.. ben de para yok ki; üç aylığımı verirdim , sonra ne yeriz, ne içeriz.” , E, canım bir süre yeme içme sen de…” demezler mi? İnanın fıttıracaktım.
Bir karar aldık sonra bir miktar ben vereceğim, kalanını da onlar tamamlayacak… mış.
Bunu duyanlar beni yıpratmak ya da vazgeçirtmek için ipliğimi, urganımı, yorganımı pazara çıkarmaya başladılar. Ben ne anlarmışım siyasetten! Siyaset koşturmak istermiş, siyaset çene istermiş, siyaset yalan dolanla olsa bile sıradan insanı ikna etmek demekmiş. Köşe yazarlığı yapıyorum diye boşuna övünme. Okuyan yok çünkü yazılarını. Şair olduğunu da sanma. Dokuz kitabım var diye de övünme. Parayı basan herkes kitap sahibi olabilir günümüzde. Seninkilerde öyle. Okuyan olduğunu da sanmıyoruz. Ama ben dürüst bir insanım! Diyecek oldum. Bu devirde dürüst insan olur muymuş? Ne işe yarıyor dürüstlük dediler. Dediler ki çok kişi oraya cebini doldurmak için gitmekte. Böyle şeyler elinden gelmiyorsa, ne işin var orad?. Bırak ta becerenler gitsin!..
Ama dua ederim dedim. Dua ile bu işler olsa ohooo!. “Peki Allah’ını seven bana oy versin” desem , yine kabul görmez mi?
Kafayı mı üşüttün be adam, olacak iş mi bu? “Ama bazıları oldurtuyor, bildiğim!” Sen onlara bakma ! İnanç sömürüsü yaparak seçmeni kandırıyorlar. “E, bu ayıp ya da günah değil mi? Çıkar her şeyin önünde mi yani?” Maalesef dedesi, maalesef
Yani ben şimdi, çok istediğim halde “aday adaylığı”na aday olmayayım mı?
“Tüh be o denli de özenmiştim.”
Yine gittim aday adaylığına aday olmaya. Meğer zamanı geçmiş, kontenjan dolmuş!
Eve dönünce bir bardak soğuk su içitim. Avuçlarımı yaladım. Belki de son sevincim ve mutluluğum havada kalmıştı…
Diye düşünürken uyanmışım. Kan ter içindeyim. Hemen çamaşırlarımı tazeledim.
Rüyası bile , meğer ne sıkıntılıymış…
Dünyaya bir daha gelsem de asla “aday adaylığına”, “aday” olmam
Sen olma, ben olma !... Peki karanlıklar nasıl çıkacak aydınlığa?....
ÇOCUK SEVİNCİ YANKILARI
Üleşince sevgiyi
Her ev
Bir güvercine dönüştü
Şiir karıştı sulara
Yolunu şaşırdı kayan yıldız
Özleme düştü
Kapışıldı mutluluk
Bir kez daha
Bir kez daha duvarlar
Mutlu çocuk sevinci yankılarına
Yenik düştü
N.T