Edirne Belediyesi önderliğinde gerçekleşen etkinliklerin başında gelen kitap Fuarının 5. si açıldı.
Bir ülkenin gelişmişliği medeni olması kültür seviyesinin artması ancak kitap okuma ile doğrudan ilintilidir. Gözler kitap satırlarıyla buluşup bilgiler beyine aktarılmadan alınan bilgiler kalıcı olmuyor.
Kitap fuarları ve kütüphaneler bu bilgilerin kaynağı. O nedenle Edirne’de açılan kitap fuarını önemsiyorum. Edirne gibi kültür seviyesi yüksek 40 bin üniversite öğrencinin bulunduğu bir ile bu tür etkinliklerin olması kentimize ayrı bir güzellik yaratır.
İşin olumlu yanı bu bir de kitapları değerlendirdiğinizde doğru ile eğrinin bir potada eritildiği, bir dönemde günümüz ekonomisini ve siyasi yapısını irdeleyen eserlerin dün doğru olanları bugün tartışılır duruma geldi bilimsel olarak doğruluğu kanıtlanmış eserler dahi bugün farklı gerekçelerle tartışılır hal geldi. Bilimsel verilerden yoksun değerlendirmeler ile yazılan kitaplar doğruluğu kanıtlanmış eserler için de şüphe uyandırıyor. Günümüz global ekonomisi bu konuda en büyük etken ve yönlendirici durumunda
Onun için bir bilimsel, ekonomik,siyasal konuları kapsayan eserleri okuduğunuzda ve bunları günümüzdeki uygulamalarına baktığınızda kafanızda şüphe uyanıyor. ! Acaba hangisi doğru” diye endişeye kapılıyorsunuz.
Sosyal medya da insanların kitap okuma alışkanlığını bir anlamda yok etti. İnsanlarımız kolaycılığa alıştı. Eskiden öğrencilere ara tatillerinde bir kitabı okuyup özetinin çıkarılması istenirdi.
Onun için tüm kitabı okumak zorunda kalınıyordu. Şimdi böyle bir zorunluluk yok. hangi eserin özetini çıkarmak istiyorsanız bilgisayarın tuşuna basıp kes yapıştır usulü alabiliyorsunuz. Bu durum beyinleri hantallaştırıyor, okuma alışkanlıklarını azaltıyor “okuyup elime ne geçecek sözlerinin geçerli olduğu okumanın sadece boş vakitleri değerlendirme olarak tanımlandığı bir ülkede bundan farklı bir sonuç beklemek mümkün değil.
Kuşkusuz sosyal medyanın yararları tartışılmaz. Yalnız ondan yerinde ve zamanında yararlanmasını bilmek ono göre faydalanmak gerekir.
OLUMLU BİR TAVIR
CHP İl Merkezine delege seçimlerini izlemek için gittim. Seçime katılan iki liste olmasına rağmen tarafların birbirine çok saygılı davranmaları oy verirken hiç kimsenin etki yapmaması herkesin hür iradesiyle oylarını kullanması demokrasimiz açısından olgunluk göstergesi.
Bu arada oy verenlerle konuştum tarafların kendilerini etkileyip etkilemediğini “ şuraya buraya oy verin” deyip demediğini sordum. Partililerin bu konuda şikayetleri yok . Sandık başına gelen oyunu kullanıp gidiyor.
Oy verirken özellikle söylenen şu burada iki liste var Bizler kırmızı ve mavi listelerden herhangi birine oy veriyoruz. Bu listelere oy verenler bizim ortak amacı olan arkadaşlarımız. Seçim bittiğinde kim kazanırsa kazansın yine partimize sahip çıkacak seçilen arkadaşların arkasında olacağız. ‘Tek hedefimiz CHP’yi iktidara taşımak” şeklinde tınımladırlar. Ana Muhalefet Partisi her ne kadar seçim dönemlerinde birbiri ile çelişen tavır içinde olsa da partisine sahip çıkmada ilkeli davranıyor. Delege seçiminde de bunun
örneğini gördüm. Darısı diğer partilerimizin başına….
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?
İLK TRANVAYIMIZ ATLARLA ÇEKİLDİ
Ülkemizde ilk tramvay işletmeciliği 3 Eylül 1869’da Konstantin Karopano Efendi tarafından kuruldu. Bu kuruluşa Osmanlı Bankası da katılmıştı. Bu ilk tramvay işletmesine kırk yıl işletme hakkı tanındı. İlk tramvaylar demir ray üzerinde atlarla çekilirdi.
İlk atlı tramvayın çalışmaya başlaması 1871 yılındadır.
Tramvayın ilk gidiş dönüş yolu Azapkapı- Galata.Tophane- Beşiktaş arasındaydı.
Daha sonraları Eminönü-Aksaray, Aksaray-Yedikule, Aksaray-Topkapı, Aksaray- Kurtuluş, Aksaray-Şişli arasında çalışmaya başladı. 1914 yılına kadar atlarla çekilen tramvaylar , o yıldan sonra elektrikle çalışmaya başladı. 1929 yılında tramvay şirketini durumu bozulunca, belediye çalıştırmaya başladı.
PİNTİLİK
Bir İskoçyalı yaz tatilinde para biriktirmek için parlak bir yöntem bulmuştu. Genç karısına verdiği her öpücük karşılığında bir kumbaranın içine her defasında bir lira atıyordu.
Tatil zamanı yaklaşınca kumbarayı heyecanla kırdı ve bir liraların arasında oh liralar ve elli liralar çıkınca, ,şaşanlıktan dili tutulmuş halde karısına baktığında kadın “ Evet böyle sevgilim” dedi. “herkes senin gibi pinti olacak değil ya”