Edirne öyle güzelliklere sahip bir kent ki, buranın tarihi ve doğal güzellikleri hangi kentimizde görebilirsiniz .Çevresinden üç nehir geçen,bir belik gibi Edirne çevresinde dolaşıp birleşen sonra sınırlarımızı takiben birleşerek Meriç Nehri adıyla Saroz Körfezine uzanan Arda,Tunca Meriç nehirleri kentimize ayrı bir güzellik katıyor.
Şöyle hakim bir tepeden Edirne’ye baktığınızda yüzlerce tarihi eserle özellikle Selimiye’nin görkemli yapısıyla Edirne görenleri hayran bırakıyor.
Keşke , kentimizde tarihi eserlerin görüntüsünü engelleyen binaların yapılmasına zamanla izin verilmeseydi..O zaman Edirne’nin tarihi güzellikleri tüm çevre yollarından aynı görkemli yapılarıyla görmek mümkün olacaktı.
Ne yazık ki, özellikle Selimiye görüntüsünü engelleyecek yapılarla tarihi eserlerimizin net olarak görüntüsüne mani olduk.
Özellikle Havsa istikametinden şehre geldiğinizde Selimiye Camimizin sadece minareleri ille kubbesinin üstü görünüyor.
Diğer giriş yollarından ise, özellikle batı ve güneydeki yollardan Edirne’ye baktığınızda, Selimiye’nin heybetli yapısını görmeniz mümkün oluyor.
Pazarkule istikametinin Yunanistan sınırları içinden de tarihi eserlerimizi tüm heybeti ile görebiliyorsunuz.
Şehre girişte yurtiçi bağlantıda en önemli yol olan E-5 Kara yolunun Edirne girişinde tarihi eserlerimizi diğer yönlerdeki yollarda olduğu gibi görmek mümkün değil.
Birkaç kat bina uğruna tarihi güzelliklerimizi feda etmişiz. Başka ülkelerde kentlerin tanıtımında önemli görevi olan tarihi eserlerin yapılaşmada tüm boyutu ile görüntüsü sağlanırken, bizde bu kural hiçe sayılmış,yapılaşmaya feda edilmiş.
Bundan yarım asır öncesini hatırlayanlar bilir Havsa istikametinden Edirne’ye yaklaştığınızda tüm heybetli görüntüsü ile Selimiye karşınıza çıkıyordu.
O günün fotoğrafları ile bugünkü görüntüyü karşılaştıranlar bu farkı göreceklerdir.
Buna izin verenler kentimiz için en büyük kötülüğü yapmış,tarihi eserler çevresindeki yapıların görüntüyü engelleyecek şekilde yapılmasına izin vermişlerdir.
Bugün dahi yapılaşmada tarihi dokularımızın görüntüleri dikkate alınmıyor,çevrelerinde görülmelerini gizleyen yapılaşmaya izin veriliyor.
Bir de Tümen bahçesindeki yüksek ağaçların ne gibi özelliği var.Onların da Kapıkule istikametinden kente girişte tarihi eserlerin görüntüsünü engellediği bilindiği halde gereken önlem alınmıyor. Vakıf malı imiş gibi yüksek boylu ağaçların varlığı sürüyor.
Onların yerine daha kısa boylu tarihi dokuya uygun ağaçlar olamaz mı?
-----------------------------------------------------------------------------
TEKRAR HATIRLATAYIM
Bugüne kadar defalarca gündeme getirdim Atatürk anıtı çevresi insanlarımızın en yoğun olarak bulunduğu yerlerden biri.
Çevredeki tarihi güzellikleri ile kentimizi ziyaret edenlerin ilgi duyduğu bir yer.
Ne yazık ki, buralarda halkın oturup çevreyi seyredebileceği bankların konulması halkın talebi olarak bu köşede duyurmama rağmen mümkün olmadı.İnsanlarımız Uğur Mumcu Parkı ve Atatürk Anıtı çevresinde beton setlere oturmak zorunda kalıyor.
Bugünün ekonomik şartlarında herkesin parklara gitmeleri mümkün olmuyor.Mahalli idarelerin parklardan elde edeceği gelirden feragat ederek dar gelirli halkı da düşünmesi onların ücretsiz olarak oturabileceği yerleri yapması gerekmez mi?
Aynı şekilde Bedesten yanındaki alandan da banklar kaldırılmış . Acaba neden.?
Yoksa halk çevredeki parklara mı yönlendirilmek isteniyor?
------------------------------------------------------------------------------
FIKRA
ARABANIN PLAKASI
Orhan ve eşi Aysel bir müzeyi geziyorlardı.Bir Mısır mumyasının önüne gelip durdular.Hayretle mumyayı incelerken gözleri mumyanın üzerindeki M.Ö 2000 yazısı dikkatlerini çekti.Aysel eşine:
“Ne demek M.Ö 2000 ?“diye sordu.
Orhan şu cevabı verdi:
“Bunda anlamayacak ne var? Adama çarpıp onu bu hale getiren aracın plakası”
KENTİMİZİN GÜZELLİKLERİNİ KORUYAMIYORUZ
FİKRİ YALIN